Vururuz

Haber Merkezi
04:0022/12/2019, Pazar
G: 22/12/2019, Pazar
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv

Türkiye ile Libya arasında güvenlik ve askeri iş birliği mutabakat muhtırasını içeren yasa Meclis’ten geçti. CIA devşirmesi Hafter, Libya’da Misrata’ya saldırıya hazırlanırken, bölgede olan Bayraktar TB2 İHA’lar ise olası bir müdahaleye karşın tetikte.

Avrupa’nın enerji ihtiyacını tek başına karşılayacak Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin attığı adımlar, Libya’nın meşrû temsilcilerine karşı geniş bir cephe oluşturdu. Rusya, BAE, Mısır, Suudi Arabistan, Fransa, İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın desteklediği CIA devşirmesi Halife Hafter, Trablus’un ardından Misrata’ya saldırmaya hazırlanıyor. Sudan ve Çad’dan milis transfer eden, aynı zamanda Rusya’dan da paralı asker desteği alan Hafter, Fayiz es-Sarrac liderliğindeki Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni (UMH) bitirmek için taarruz planı yapıyor. Hafter güçleri, Misratalı savaşçıların Trablus ve Sirte’yi savunmaktan vazgeçmemeleri halinde Misrata’ya yönelik bombardıman başlatacaklarını duyurdu. Saldırıda yoğunlukla Mısır ve BAE uçakları kullanılacak. Aslında operasyon, Türkiye’nin bölgeye ulaşmak için kullandığı Misrata havaalanı ile deniz limanını devre dışı bırakmayı hedefliyor. Türk Hava Kuvvetleri, Trablus’a nakil hattını kesecek böyle bir hamleyi engellemek için teyakkuzda. UMH’nin açıkladığı son karar ise Akdeniz semalarının daha da ısınacağının işareti oldu: Libya hava sahası sivil uçuşlara kapatıldı.

TEREDDÜT YOK, SAVUNACAĞIZ

Bayraktar TB2 İHA’lar uzun süredir bölgede. Türkiye cephedeki gelişmeleri dakika dakika izliyor. Hafter güçleri nakil hatlarına yönelik saldırganlığını artırırsa aktif müdahale safhasına geçilecek. Libya askerlerine bir süredir eğitim veren Mehmetçik sayısında da son günlerde artış yaşandı. UMH’ye yönelik saldırıları püskürtmek üzere bir grup özel kuvvet unsurunun Misrata ve Trablus’a konuşlandığı ileri sürülüyor. Hafter güçlerinin, Türk keskin nişancılarından ötürü bir türlü ilerleyemediği Trablus cephesinde Türk yapımı çok sayıda zırhlı müdahale aracı, sahra ve havan topu bulunuyor. Türkiye ayrıca kargo uçak ve gemileriyle de son bir haftada yoğun miktarda askeri sevkiyat gerçekleştirdi. Bölgeye nakledilen savaş araçları arasında Fırtına obüslerinin de bulunduğu iddiası mevcut. Eğer Hafter, Misrata’ya yönelik saldırı başlatırsa TSK, meşrû hükümeti savunmak için tereddüt göstermeyecek.

Meclis kabul etti

Türkiye ile Libya arasında Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası, TBMM Genel Kurulu’nda onaylandı. Meclis’teki oylamada 269 kabul, 125 ret oyu verildi. 27 Kasım’da Dolmabahçe imzalanan mutabakat, taraflar arasında işbirliği, Libya’da polis ve askeri sorumlulukları içeren Ani Müdahale Kuvveti kurulmasına olanak sağlıyor. Anlaşma, bu kuvvete Türkiye tarafından eğitim, danışmanlık, tecrübe aktarımı, planlama ve malzeme desteği vermesini, ayrıca Libya’da müşterek bir Savunma ve Güvenlik İşbirliği Ofisi kurulmasını hükme bağlıyor. Mutabakat bunun yanında, Türkiye’nin Libya’da üsler kurmasını, denizde ve karada ortak harekât icra edebilmek için liman ve kışlalar tahsis edilmesini, kara-hava-deniz araçları ve silah sevkiyatını, bu silahların kullanımına ilişkin eğitim verilmesini kapsıyor. Ortak istihbarat operasyonları ve terörizmle mücadele de mutabakatın konuları arasında. Meclis’te kabul edilen askeri anlaşma, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayı sonrası yürürlüğe girecek.

Türkiye sahada

  • İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Libya ile yapılan anlaşmalardan sonra gelen baskıların Türkiye’nin kararlı duruşunu etkilemeyeceğini vurguladı. Mikro blog platformu Medium hesabındaki yazısında Altın, “Anlaşmadan sonra küstahça açıklamalar yapan Güney Kıbrıs bir yana AB, ABD ve Rusya’dan gelen tepkiler Türkiye’nin kendi Doğu Akdeniz politikasını yürütmesini engellemeyecektir” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin Libya’da Ulusal Mutabakat Hükümeti ile yaptığı anlaşmayla Doğu Akdeniz’de bir oldu-bittiye müsaade etmeyeceğini gösterdiğini belirten Altun şunları yazdı: “Türkiye bu anlaşmayla Doğu Akdeniz’deki gücünü pekiştirirken, bölgede yadsınamayacak bir aktör olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Türkiye içine kapanamaz, bölgesindeki gelişmeleri olduğu gibi izleyemez. Bu sadece tarihsel bir sorumluluk değil aynı zamanda büyük bir devlet olmanın getirdiği bir zarurettir. Türkiye büyük bir devlettir. Bu yüzden güneydeki terör devletini bitirmek için operasyonlar düzenlediği gibi Doğu Akdeniz’de de egemenlik haklarının ihlaline izin vermeyecektir. Türkiye’nin Antalya Körfezi’ne hapsedilmesi kabul edilemez. Artık egemenlik hakları için mücadele eden, daha aktif dış politikalarla artık sahada olan bir Türkiye var. Bunu hukukun sınırları içinde, kimi ülkelerin yaptığı gibi saldırgan bir siyasetle değil, bölgesel barışa katkı sunarak yapmak isteyen bir Türkiye.”
#Türkiye
#Libya
#Bayraktar TB2
#Hafter