Türkiye, 15 Temmuz'da tarihinin en karanlık ve en uzun gecelerinden birini yaşadı. Milletimizin emniyet mensuplarıyla omuz omuza cansiperane mücadelesiyle engellenen bu hain saldırıda 173'ü sivil olmak üzere 239 vatandaşımız şehit olurken 2 bin 200'e yakın insanımız yaralandı. Peki, bu hain girişim başarılı olsaydı, bizleri neler bekliyor olacaktı? FETÖ, darbe sonrası planlarını da hazırlamıştı. Kimin hangi görevlere getirileceği, kimlerin nerelere atanacağı, hangi isimlerin infaz edileceği, hangi medya organlarının kapatılacağına dair her şey daha önceden belirlenmişti.
FETÖ askeri cuntası en kanlı ve cani cunta olarak tarihe adını yazdırdı. Şayet darbe girişimi başarılı olsaydı, o gece olduğu gibi bugün de kan dökmeye devam edecekti. Darbeye karşı çıkmak için sokağa çıkan bütün vatandaşlara kurşun ve bomba yağdırılacak, belki de ülkede bir iç savaş başlayacaktı. Darbecilerin üzerinde ele geçirilen belgelerde “Meşruiyetini kaybetmiş mevcut yürütme erki görevden el çektirilmiştir. Meclis feshedilmiştir. Vatana ihanet içerisinde bulunan tüm kişi ve kuruluşların en kısa zamanda ulusumuz adına karar vermeye yetkili mahkemeler önünde hesap vermesi sağlanacaktır" ibareleri yer alıyor. Meclis fesh edildikten sonra Cumhurbaşkanı ve Başbakanı başta olmak üzere, bakanlar, milletvekilleri ve çok sayıda bürokrat darbecilerin çıkaracağı askeri anayasayla, vatana ihanet suçundan yargılanacak ve idam edileceklerdi. Muhalefet de bu durumdan payını alacaktı. Siyasi partilerin tüm faaliyetleri durdurulacak, Meclis darbeci askerlerden oluşturulacaktı. FETÖ'cü askerler, gerçekleşen darbe sonrası Mısır'da olduğu gibi, kendi istedikleri partilerin seçime girmesini sağlayacak ve halk kime oy verirse versin yine onlar kazanacaktı.
Darbenin hemen sonrası sokağa çıkma yasağı ile birlikte gözaltılar başlayacaktı. Sıkıyönetim ilan edilerek hızla tutuklamalar yapılacaktı. Bütün kamu kuruluşlarına el konularak, devletin en önemli kadrolarına, FETÖ mensupları yerleştirilecekti. Kamu çalışanları fişlenerek, ya idam edilecek ya kovulacak ya da hapsedilecekti. Yasak sonrası darbeci zihniyetin benimsemediği her şey suç sayılacak ve hapsedilmeler, askeri yargılamalar sonrası idamlar başlayacaktı. Darbe girişiminin başarısızlığa uğratılmasının ardından tutuklanan cuntacı askerlerden alınan belgeler de bu durumun vahametini gözler önüne seriyor. Sıkıyönetim komutanlıklar listesi, sokağa çıkma yasakları, infaz edileceklerin isimleri, direnenlere karşı uygulanacak yaptırımlar...
Tüm bankalara ve başta Ak Parti üyeleri olmak üzere, darbeye karşı gelen halkın tüm mal varlıklarına el konulacaktı. FETÖ mensubu Osman Özsoy, darbeden bir ay önce televizyonda yaptığı açıklamada “AKP'nin tüm üyelerinin tamamının mal varlığına 2 gün sonra çökebilirsiniz. Köprüler yapıldı, yüz binlerce dönüm arazi orada el değiştirdi. Kısaca yazık oldu diyorum, finalleri böyle olmasaydı diyorum" sözleriyle bunu açıkça ilan etmişti. İş dünyası ve STK'larda da gözaltılar ve kapatmalar olacak, mallarına el konacaktı.
17 Temmuz sabahı ülkede hayat duracaktı. Tüm havaalanlarında sivil uçuşlara izin verilmeyecek, ülkeye giriş çıkışlar engellenecekti. FETÖ'CÜ olmayan tüm polisler görevden alınacak, ordudan çok sayıda tasfiye gerçekleşecekti. Üniversiteler kapatılacak, akademisyenler ya gözaltına alınacak ya da kovulacaktı. Vatandaş işine, öğrenci okuluna gidemeyecek; ülkedeki ekonomi ve eğitim sistemi sekteye uğramış olacaktı. Ülkenin uluslararası itibarı alaşağı edilerek yapılan politik, ekonomik tüm olumlu çalışmalar yok hükmüne gelecekti. Ticaret ve ekonomi duracak, haftalarca belki de aylarca sokağa çıkma yasağı uygulanacaktı.
Askeri cuntanın hedefinde medya kuruluşları da olacaktı. Televizyon kapatmalar, yayın yasakları, gazete baskınları… Nitekim yakalanan darbecilerin üzerinden Yeni Şafak gazetesi başta olmak üzere Sabah ve Star gazetesi binalarının koordinatlarını gösteren harita bile çıktı. Gazeteler basılacak ve yöneticiler sorgusuz sualsiz infaz edilecek, diğer çalışanlardan cuntaya karşı çıkan olursa onlar da infaz edilecekti. Facebook, Twitter gibi sosyal medya hesapları üzerinden de darbeyi eleştiren, sorgulayan, FETÖ yapılanmasına muhalif paylaşımda bulunan kişiler için soruşturmalar, tutuklamalar yapılacak, birçok kişi salt muhalif olduğu için tutuklanacaktı.
Söz konusu darbenin başarılı olması halinde bundan en çok istifade edecek olansa hiç şüphesiz diğer bir terör örgütü PKK olacaktı. Zira darbe sonrası ülkede güvenlik zafiyeti oluşacak ve PKK Güneydoğu'da daha etkin olacaktı. PKK, ülke içinde yaşanan kargaşayı bahane ederek bölge güvenliğinin kendilerinde olduğunu ilan edecek ve böylece doğuda özerk bir yapının zeminini oluşturacaktı. Devlete destek veren Kürt halkına ya zulmedecek ya da infaz edecekti.
Ülkede bunlar olurken sınır güvenliği tehlikeye girecek, IŞİD fırsatı kullanarak ülke içine girip yerleşmeye başlayacaktı. Amerika bunu bahane ederek ülkeye müdahale etmeye kalkacaktı. Bu arada ülkelerindeki iç savaştan kaçıp Türkiye'ye gelen mülteciler de bu darbeden nasibini alacak, ya göçe zorlanacaktı ya da ülkelerine dönmek zorunda kalacaktı.
Kısacası ülke bütünlüğü adına yapıldığı ileri sürülen darbe, tam da ülkenin bölünmesine neden olacaktı. Ve en önemlisi de darbeyle hiçbir ilgisi olmadığını iddia eden terörist başı Gülen, aynı İran devrimi sonrası ülkesine dönen Humeyni gibi bir kurtarıcı gözüyle Türkiye'ye gelecekti. FETÖ mensupları tarafından Mehdi gibi karşılanacaktı. Zira Fetullah Gülen, 40 yıldır bugünü bekliyordu.
Gerçek Hayat Dergisi'nin tüm dosya yazılarını ve haberlerini takip etmek için
adresini ziyaret edebilirsiniz.