Kıbrıs Barış Harekatı’nın üzerinden 46 yıl geçti. O dönem 14 yaşında olan KKTC Başbakanı Ersin Tatar, Türk askerini ağlayarak karşıladıklarını hatırlatıyor. Yeni Şafak’a konuşan Tatar, “Anavatan’ın desteğiyle başımız dik. Hayatımızın sonuna kadar Türkiye’mizin desteğinde KKTC’nin güçlenmesi için çalışacağız. Türkiye’yle var olacağız” dedi.
Türkiye’nin, Rum zulmüne son vermek için 1974’te düzenlediği Kıbrıs Barış Harekatı’nın üzerinden 46 yıl geçti. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit ile hükümet ortağı Necmettin Erbakan’ın girişimleriyle başlatılan harekat, Kıbrıs’ta Türk varlığının sürdürülmesini sağlayan en önemli adım olarak tarihe geçti. Harekatın yıldönümünde KKTC Başbakanı Ersin Tatar, Yeni Şafak’a konuştu.
***
14 YAŞINDA AĞLAYARAK KARŞILADIK
Kıbrıs Türk’ünün Barış Harekatı’nı büyük bir özlemle beklediğini belirten KKTC Başbakanı Ersin Tatar, Yeni Şafak’a o günleri anlattı: “1974’te Bülent Ecevit ve hükümet ortağı Necmettin Erbakan’ın talimatıyla Mehmetçik adaya çıktı. Tarihte yeni bir sayfa açıldı. Türk milleti bir kez daha muzaffer oldu. O dönem 14 yaşındaydım. Mehmetçiğin paraşütlerle Kıbrıs’a indiğini gördüm. O tarihi an sırasında hepimiz ağlıyorduk. Türkiye ve Kıbrıs’ın etle tırnak gibi. Bu topraklarda Türk varsa, onurlu bir şekilde yaşayabiliyorsa, Türkiye’mizin sayesindedir. Şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Gazilerimize bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.”
BAŞARIMIZA SAHİP ÇIKMALIYIZ
- Bölgede Birleşik Kıbrıs adıyla sonunda Kıbrıs Türk’ünün adada azınlık olacağı bir oyunun oynandığını anlatan Tatar, anavatanın desteğiyle başlarının dik olduğunu vurguladı. Tatar, “Kıbrıs Türk’ü bunu hep reddetti. Bu saatten sonra onurlu bir yaşamın gereği bu oyunlara gelmemektir. Benim tüm hayatım ve mücadelem bu oyunlara karşı gelmekten ibaret. Hayatımızın sonuna kadar Türkiyemizin garantörlüğü ve desteğinde KKTC’nin güçlenmesi için çalışacağız. Burada kendi devletimizin çatısı altında, onurlu ve başımız dik bir şekilde, Doğu Akdeniz’de ulusal çıkarlarımızın da korunabilmesi adına güvenli bir gelecek için altyapıyı güçlendirmemiz lazım. Milli şuur içinde tarihi başarılarımıza sahip çıkmamız gerekir” diye konuştu.
1960 ÖNCESİNE GİTMEK ULUSAL UTANÇTIR!
Kıbrıs’ta büyük bedellerin ödendiğini hatırlatan Tatar, “1960’ta Rauf Denktaş ve Adnan Menderes, Türklerle Rumların eşit statüde olmalarını sağladı. Anlaşmanın üzerinden 60 sene geçtikten sonra 1974 harekatı da dahil, Türkiye büyük fedakarlıklarına devam etti. Bu saatten sonra 1960’ın gerisine gitmek, bizim ulusal utancımız olur” dedi.
KİMSENİN GÜCÜ YETMEZ
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve ekiplerinin Türkiye’nin garantörlüğünü tartışmaya açtığını savunan Tatar, “Bunu tarihte kimse yapmadı, bunlar yaptı. Hala Rum tarafı bir anlaşma olacaksa, artık eski garantörlükleri ortadan kaldıracak diyor. 1960 anlaşmasının en büyük önemi, Türkiye’nin tek taraflı müdahale hakkı almasıdır. 1976’te Yunanistan ve İngiltere’nin karşı çıkmasına rağmen, Türkiye bu anlaşma sayesinde adaya ayak bastı ve bugünlere kadar gelindi. Bu saatten sonra bu tarihi geri döndürmeye kimsenin gücü yetmez” şeklinde konuştu.
BENİM YOLUM TÜRKİYE’NİN YOLU
- Türkiye’nin her zaman Kıbrıs’ın yanında olduğunu kaydeden Tatar, “Bu cumhuriyeti yaşatmak, çocuklarımıza gelecek vaadetmek için Türkiye’nin gücü bizim gücümüz. Türkiye ne kadar başarılı olursa, biz burada o kadar nefes alırız. Ben Dr. Fazıl Küçük, Rauf Denktaş, Dr. Derviş Eroğlu’nun devamıyım, dördüncüyüm. Tarihe baktığınızda benim siyasetim, onların siyasetidir. İnşallah ben de başarılı olacağım, tarihsel süreç beni bu noktaya getirdi. Benim yolum Türkiye’nin yoludur. Türkiye’yle var olacağız. Türkiye’nin desteğini her zaman yanımızda hissederek başarılı olmak da en büyük temennim” ifadelerini kullandı.
En mutlu gündü
Kıbrıs Barış Harekatı sırasında Meclis Başkanı olan İsmail Bozkurt, “20 Temmuz sabahı Ankara’daydım. Sabah beni uyandırdılar, ‘Türkiye Kıbrıs’a çıktı’ diye. Ben bu harekatı bekliyordum şahsen. O gün rahmetli Ecevit ile görüşmeye çalıştım, beni rahmetli Erbakan’a yönlendirdiler. Erbakan hoca önce harekatla ilgili kısaca bilgi verdi. Hiç unutmadığım bir şey öğrendim Erbakan hocadan. İslami açıdan çok önemli olan Larnaka’ya kadar olan bölümün alınması gerektiğini söylemişti. Sonra ben Genelkurmay’la görüştüm. 25 Temmuz günü askeri helikopterle Adana Kolordu’ya iki arkadaşla birlikte gittim. Helikoperle Taşucu’na oradan da Girne dağlarının arkasında olan indirme bölgesine indik. O şekilde adaya intikal ettim” ifadelerini kullandı.
“Bizim için beklenen bir gündü. En mutlu bir gündü” diyen Bozkurt, “20 Temmuz bizim için, var olma veya yok olmak demekti. O gün tankların Mağusa’ya yürüyüşünü gözlerimle gördüm. O 2-3 günü nasıl coşkuyla karşıladığımızı, kurtarılan her yerin coşkusunu mutluluğunu heyecanını çok çok hatırlıyorum” dedi.
Türk askerini 11 yıl bekledik
- Harekata katılan mücahitlerden biri olan Salih Üntaş da o dönemi şöyle anlattı: "19 Temmuz gecesi nöbetçi subaydım. O gece Albay Sadrettin Cengiz, harekatın gerçekleşeceğini söyledi. 20 Temmuz sabahı Ecevit'in mesajı ve arkasından Rauf Denktaş'ın, 'Türk askeri adanın dört bir yanından çıkarma yapıyor' cümleleriyle yaşadığım heyecanı unutamıyorum.” 1963 yılında Ankara'da özel eğitim gören Üntaş, şöyle devam etti: "Bize o yıllarda bir şey olursa 2 saate oradayız, Türk askeri hep yanınızda diyorlardı. Biz 1963'te hadiseler başladı. İki saat içinde Türk askerinin gelmesini beklerdik. Aradan tam 11 yıl geçtikten sonra o günü karşılamak bizim için bambaşka bir olaydı. Rumlar 21 Temmuz tarihinde Kıbrıslı askerleri Baf'ta esir aldı. Ben o gün esir düşmeyen askerlerden biriyim. 15 gün kuyuda saklandım. 15 gün sonra kuyudan çıktım. O günlere dair Türk askerinin hava birliğine bağlı jetlerin bir harekatını asla unutamuyorum. Bir caminin minaresine Rum bayrağı dikilmişti. Türk jeti o bayrağın dikili olduğu direği düşürdü."