Türkiye, Duma'daki kimyasal saldırı sonrası ABD ile Rusya arasında tırmanan gerilimde devreye girerek krizin sıcak savaşa dönüşmesini engelleyen güç oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3 gün arayla Rus ve ABD'li muhataplarıyla ardı ardına telefonda görüştü. Suriye'de kimyasal saldırıların son bulması için son saldırıya karşı mutlaka ceza mekanizmasının devreye sokulması gerektiğine inanan Ankara, BMGK'da ABD'nin tasarısının güçlü destekçileri arasındaydı. Türkiye, BMGK'dan bu doğrultuda bir karar çıkarılamamış ve cezalandırma mekanizmasının devreye sokulamamış olmasını büyük kayıp olarak görüyor.
Ankara bununla beraber, Suriye'nin dünya güçlerinin kozlarını paylaştığı bir arena olmaması için de elinden gelen her türlü çabayı gösteriyor. Bu doğrultuda diplomatik temaslar en üst seviyede devam ediyor. Rusya Parlamentosu Savunma Komitesi Başkanı emekli General Vladimir Şamanov'un, "Türkiye Moskova ile Washington arasında arabuluculuk yaptı" şeklindeki sözleri, kritik süreçte Ankara'nın rolüne ilişkin en net ifade oldu. Krizde hangi safta yer aldığı dünya kamuoyunda en çok merak edilen ülke olan Türkiye, tarafsız kalmayı tercih ederek tarafları sakinleştirme uğraşı verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gece ABD Başkanı Trump, dün de Rusya Devlet Başkanı Putin'le görüştü. ABD-İngiltere-Fransa ile Rusya-İran kampları arasında kesilmeye yüz tutan askeri temaslar her şeye rağmen Ankara'nın çabasıyla sürüyor. Türkiye'yi 'saf seçmeye' zorlayan son gelişmelere karşı sergilenen aklıselim tutum, bulunduğu coğrafi konum itibariyle kilit noktada olan Türkiye'nin bu krizi dindirebilecek yegane güç olduğu yönündeki görüşü de pekiştirdi. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtları ile İdlib'de üstlendiği misyonla bölgedeki etkinliğini gösteren Ankara, bir süredir arabuluculuk noktasında sözü geçen ülkeler listesinin başında geliyor. Türkiye'nin ilkeli çizgisi ve istikameti belli diplomatik ekseniyle, aklıselimin kapı dışında tutulduğu son dönemde, yaşanan kriz ortamını coğrafyanın lehine ve dengeli bir şekilde yönettiği belirtiliyor.