Bahçeli özetle şunları söyledi: “18 Mart 2018’de 12’inci Olağan Büyük Kurultayı’mızı muazzam bir katılım, eşsiz bir heyecan atmosferi içinde gerçekleştirdik. 18 Mart 2018 gelesiye kadar, nice engelleri aştık. Nice oyunları bozduk. Büyük Kurultayımız öncesi neler söylemediler ki?
Milli beka söz konusu olduğunda siyasi plan yapılmaz, yapılmamalıdır. (AB Varna zirvesi) Avrupa Birliği üyelik süreci yılan hikâyesine dönmekle kalmayan, taviz koparmaya, temellerimizi dinamitlemeye, tarihi emanetlerimizle oynamaya dayanan bir kapana, bir tuzağa, bir girdaba bürünmüştür.
Varna zirvesi, doğal olarak geçen hafta Brüksel’de alınan son derece rahatsız edici, incitici, Türkiye’yi hor ve hakir gören bir dizi kararın ardından yapılmıştır. AB Konseyi’nin, ülkemizin Akdeniz ve Ege Denizi’ndeki faaliyetlerini kınayan açıklaması bir defa skandaldır, iflah olmaz bir Haçlı kafasıdır. Ege’yi Yunan gölü haline sokmak isteyen, Akdeniz’i de Rum, İsrail ve küresel enerji şirketlerine tescil etmek için kırk dereden su getiren çürük AB zihniyeti, Lozan’dan kaynaklanan haklarımızı gasp etmenin peşindedir.
AB’nin kınama mesajı bizim için yok hükmündedir. Fırsatçılık yapan Yunanistan Başbakanı Çipras kaleyi boş zannetmiş. Bu zat Brüksel’deki AB zirvesi sonrası, Türkiye’nin Ege’de sıcak temas yaratmak istediğini yüzü kızarmadan dile getirmiş, sabrımızı test etmeye kalkışmıştır. Üstelik böyle bir sıcak temas yaratacak olanın kendi ayağına kurşun sıkmış olacağını söyleyerek, Türkiye’ye aba altından sopa göstermeye cüret etmiştir. Denizin dibi bugünkü boş konuşanların dedeleriyle dolup taşmaktadır. Herkes aklını başına almalıdır. Bu işin şakası yoktur. Barbaros Hayrettin Paşa ruhu henüz kaybolmamış, Akdeniz’i Türk gölü haline getiren tarihi ve güçlü irade henüz sönmemiştir.
Türkiye’nin AB hayal yolculuğunda, muhataplarının riyakarlığı, iki yüzlülüğü ve samimiyetsizliği bütün çıplaklığıyla görülmüştür. Türkiye; AB'ye mecbur değildir, muhtaç değildir, mahkum değildir.”