Avrupa Konseyi'ne Türkçe hitap eden Başbakan Davutoğlu, kendisine İngilizce soru soran HDP'li Kürkçü'ye sert tepki gösterdi. Davutoğlu, "Türkçe dinleyip, anlamayı bilseydiniz, sorularınızın cevabının bu satırlarda olduğunu görürdünüz" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Strazburg'da Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Genel Kurulu'na hitap etti. Türkçe'nin AB'nin resmi çalışma dili kabul edilmesinin ardından ilk kez genel kurula hitap eden Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olan Davutoğlu, konuşmasını Türkçe yaparak tarihe geçti. Başbakan'ın burada HDP'li Ertuğrul Kürkçü ile diyaloğu gündeme damga vurdu.
Kürkçü, Davutoğlu'na, “PKK gerillası ile Türk Silahlı Kuvvetleri'nin girdiği müdahaleler nedeniyle 300 kişi hayatını kaybetti, sivillerin hakları ve özgürlükleri güvenlik operasyonlarında ihlal edildi. Suriye savaşından kaçan mülteciler için Türkiye hala güvenli bir ülke mi? Suriye'deki bu çatışmayı nasıl sona erdireceksiniz?" şeklindeki sorusunu İngilizce yöneltti. Davutoğlu, Kürkçü'nün sorusunu İngilizce sorması ve zaman zaman konuşmasını keserek sataşmalarda bulunmasına çok sert tepki gösterdi. Davutoğlu, şunları söyledi:
“TBMM'yi temsilen Avrupa Konseyi'nde bulunan bir milletvekili olarak Sayın Ertuğrul Kürkçü'nün her şeyden önce oy aldığı Türk ve Kürt vatandaşlarına saygı gereği, en azından burada, bu özel günde çalışma dilini Türkçe olarak ilan eden Avrupa Konseyi'nde, Türk Başbakanı'na Türkçe hitap etmesini tercih ederdim. Eminim ki kendisine oy verenler de bundan daha memnun olurlardı. Şimdi Sayın Kürkçü, Cizre'de, Silopi'de yaşıyor olsaydı, hani 'gerilla' diyerek kendince meşruiyet kazandırmaya çalıştığı PKK'lı teröristlerin kazdıkları çukurların yanlarından geçerek, mayın döşedikleri yolların arasından geçerek okula gitmek zorunda kalan bir çocuğu olsaydı ya da bir yakını, bir günde 10 terörist roketin atıldığı Cizre Hastanesi'nde tedavi görüyor olsaydı ya da Kızılay'da otobüs bekleyen sıradan insanların üzerine yürüyen o canlı bombanın katlettiği kişilerden birinin akrabası olsaydı herhalde PKK'ya gerilla diye bir tabir değil, 'alçak bir terör örgütü' derdi.
Çözüm Süreci 2013 Mayıs ayında ilan edildiğinde, eğer silahlar bırakılsaydı, bugün farklı şeyler konuşuluyor olacaktı. Ama, terör örgütü silahları terk etmeyecek, mayın döşemeye devam edecek, canlı bombalarla benim vatandaşımı katledecek, siz dönüp desteğini ve meşruiyetini halktan almış bir Başbakana, 'Bu operasyonlar ne zaman bitecek?' diyeceksiniz. Her vatandaşım güvende ve özgür olana kadar ve kamu düzeni ikame edilene kadar bu mücadelemiz sürecek.
Siz, TBMM'de istediğiniz şekilde, istediğiniz ifadede bulunabiliyorsunuz, herhangi bir sınırlama geliyor mu size? Sorularınızın bu gerçek cevabı bu satırların arasındadır. Türkçe dinleyip, anlamayı bilseydiniz, sorularınızın cevabının bu satırlarda olduğunu görürdünüz. Türkiye, demokratik bir hukuk devletidir. Bunun için de mücadelemiz de sürer, özgürlükleri de teminat altına alırız."
Başbakan Davutoğlu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Başkanı Guido Raimondi ile görüştü. Davutoğlu, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Genel Kuruluna hitabının ardından AİHM'e geçti. Burada, AİHM Başkanı Raimondi ile bir araya gelen Başbakan Davutoğlu'nun görüşmesi basına kapalı gerçekleşti. Görüşmede, Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan, AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da bulundu. Başbakan Davutoğlu'nu AİHM Başkan Yardımcısı Işıl Karakaş karşıladı.
Toplantıya Davutoğlu'nun HDP'li Ertuğrul Kürkçü'ye tepkisi, damga vurdu. Konuşmanın ardından Davutoğlu'nun yanına ilk giden isim ise CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal oldu. Baykal, konuşması biter bitmez Davutoğlu'na yaklaşarak bir süre ayakta sohbet etti. İkilinin samimi sohbeti objektiflere böyle yansıdı.
Avrupa'da yaşayan Türkler, Başbakan Ahmet Davutoğlu'na büyük ilgi gösterdi. Bazı vatandaşlar, Başbakan'la 'selfie' çekti.
Avrupa Birliği, Türkiye'deki Suriyeli sığınmacılar için taahhüt ettiği fonun 110 milyon avroluk kısmını serbest bıraktı. AB Komisyonu'ndan yapılan açıklamaya göre, serbest bırakılan 110 milyon avronun 60 milyon avrosu Türkiye ile AB arasında varılan mutabakat çerçevesinde Yunanistan'dan Türkiye'ye geri gönderilen sığınmacılar için, kalan 50 milyon avro ise Türkiye'deki Suriyeli sığınmacılar için kullanılacak. Fon, sığınmacıların gıda, sağlık ve konaklama giderleri için kullanılacak. AB'nin 2017 sonuna kadar söz verdiği 3 milyar avroluk fonun sadece 187 milyon avrosu serbest bırakılmış oldu.
Açıklamanın, Davutoğlu'nun AB Komisyon Başkanı Juncker ve diğer yetkililer ile gerçekleştireceği görüşmeden saatler önce yapılması dikkat çekti. Türkiye-AB arasında varılan mutabakat çerçevesinde 20 Mart itibariyle Yunan adalarına giden sığınmacıların geri gönderilmesi ve iade edilen her bir Suriyeli sığınmacı için Türkiye'deki bir Suriyeli sığınmacının AB ülkelerine yerleştirilmesi karara bağlanmıştı. Geri göndermeler 4 Nisan'da başlanmıştı.
AB, 29 Kasım 2015'de yapılan Türkiye-AB Zirvesi'nde ise Türkiye'deki Suriyeli sığınmacılar için 2017 sonuna kadar 3 milyar avroluk fon sağlamayı taahhüt etmişti. 18 Mart'ta yapılan zirvede ise bu bütçenin bitmesi durumunda 2018 sonuna kadar 3 milyar avroluk ek fonun hayata geçirilmesi kararlaştırılmıştı. Fonların, Türkiye'deki Suriyeli sığınmacıların sağlık, eğitim, altyapı, gıda ve diğer ihtiyaçları için geliştirilecek projelere harcanması karara bağlanmıştı.
Küreselleşmenin hayatın her alanını etkilediği böyle bir ortamda, adalet ve merhameti de küreselleştirmek zorundayız. Aksi halde dünyanın hiç bir bölgesinde, ne adaletten ne özgürlükten ne de güvenlikten söz edebiliriz. Bizim, mazlumlara, masumlara kapımız açıktır, ülkemiz açıktır ama en önemlisi yüreğimiz ardına kadar açıktır ve açık kalacaktır.
Suriye'de hangi mülteciye sorarsanız sorun Türkiye Cumhuriyeti bayrağı altında kendini huzurda hissettiğini bilir. Suriyeli mültecileri siz değil, Suriyeli mültecilere gidenler bilir. Hiçbir Suriyeli mülteci, Türkiye'de kendini, güçsüz, zayıf, tehdit altında hissetmiyor. Al bayrağın altında huzur bulmak için Türkiye'ye geliyorlar.
Dostlarımız maalesef külfet paylaşımında gereken sorumluluğu üstlenmemiş, bölge ülkeleri yalnız bırakılmıştır. Tekrar bebeklerin cesetlerinin ne Türk kıyılarına ne de Ege adalarına vurmasını istemiyoruz. (Türkiye'yi hedef alan terör saldırıları) Bu saldırıları yapanlar belliyken ve o belgeler bütün dünyaya ifşa edilmişken, PKK ya da PYD'yi meşrulaştırma çabaları DEAŞ'ı meşrulaştırma çabalarından farklı değildir. PKK veya YPG, PYD için Avrupa'nın ortasında para toplama kampanyaları ve propaganda toplantıları düzenlenirken ve bunlar silahla takviye edilirken, terörle mücadele konusundaki dayanışma mesajlarının anlamı kalmamaktadır.
Anayasanın ruhunda Avrupa Konseyi'nin temel ilkeleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi temel unsur olacak. Bunu bir garanti, teminat olarak söylüyorum.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Başkanı Pedro Agramunt ile görüştü. Makam aracıyla Avrupa Konseyi binasına geçen Davutoğlu'nu, kapıda AKPM Başkanı Agramunt karşıladı. Şeref defterini imzalayan Davutoğlu, ardından Agramunt ile görüştü. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun da bir dönem AKPM Başkanlığı görevini yürüttüğünü hatırlatan Agramunt, “Evinize tekrar hoşgeldiniz, sizi ağırlamaktan onur duydum" diye konuştu. AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker ise Türkiye ile AB arasındaki sığınmacı krizi anlaşmasının meyvelerini vermeye başladığını söyledi.
Hakkında dosya bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasını içeren anayasa değişikliği teklifi, bu hafta TBMM Anayasa Komisyonu'nda görüşülmeyecek. TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop, geçen hafta Komisyon'da Siyasi Etik Yasa Teklifi'nin görüşülerek alt komisyona sevk edildiğini anımsatarak, “Alt Komisyon çalışması devam ediyor, bugün itibarıyla bitirilecekti. Bu hafta üst komisyonda ele alınacak. Siyasi Etik Teklifi'nin yarına yetişmesi biraz zor alabilir ama 21 Nisan Perşembe günü görüşeceğiz" dedi. Şentop, “Bu hafta görüşülebilirdi. Ama önümüzdeki hafta Genel Kurul gündeminde Siyasi Etik Yasa Teklifi olacak. Bu hafta Komisyon'da görüşülse bile Genel Kurul gündemine alınması konusunda bir tereddüt var bizde. Yetişmeyebilir diye düşünüyoruz. Bu hafta değil de gelecek hafta içinde görüşülebileceğini düşünüyoruz. Çarşamba veya Perşembe olabilir" diye konuştu.
Azerbaycan Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu ve AKPM Üyesi Ganire Paşayeva, "Başbakan, Avrupa kurumlarının yaptığı yanlışları açıkça ve dostça doğrudan yüzlerine söyledi" dedi. Türk Grubu Üyesi Serap Yahşi Yaşar ise, "Hem sığınmacı sorunu hem de terörle ilgili Türkiye'nin yaptıklarından ve iyi niyetinden bahsetmeden konu başlığı açılmıyor. Başbakanımız Avrupalı dostlarımızın katkısına ihtiyaç olduğundan bahsetti" şeklinde konuştu.