TSK tarafından Ocak ayının 3. haftasında başlatılan ve bugün tam olarak ikinci ayını deviren Zeytin Dalı Harekatı, Türkiye'nin askeri operasyonlarda taktik, strateji ve kullanılan mühimmat noktasında geldiği noktayı da bir kez daha tüm dünyaya kanıtladı. Konunun uzmanlarına göre yıllarca Batı'nın askeri ekipman kıskacıyla sıkıştırılmaya çalışılan Türkiye, Afrin Harekatı ile sadece düşman hattını değil, bu kıskacın da belini kırdı.
Türkiye, Zeytin Dalı Harekatı kapsamında taktik ve stratejik anlamda önemli kazanımlar elde ederken, geçmiş operasyonlarda hiç uygulanmayan yaklaşımlar ile Afrin harekatında ilk kez kullanılan mühimmat ve silahlar Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gelecek vizyonuna ilişkin de önemli ipuçları barındırıyor.
Bugüne kadar Zeytin Dalı Harekatı'nda kullanılan 60'ın üzerinde farklı tipte milli ürün kullanılması ise yakın geçmiş için bile ancak 'hayal edilebilecek rakamlar' olarak değerlendiriliyor.
"Muhabere sahasında testler hayati önem taşıyor"
Türkiye ve Etki Alanındaki Bölgeler Savunma Analisti Turan Oğuz, Yenisafak.com'a yaptığı değerlendirmede, Fırat Kalkanı Harekatı'nda 7 ay 5 günde ulaşılan taktik hedeflere ve yaklaşık alana Zeytin Dalı Harekatı'nda 58 günde ulaşıldığına dikkati çekerek, Afrin’in çok rahat bir şekilde ele geçirildiğini söyledi.
Fırat Kalkanı Harekatı'nda ihtiyacı hissedilen ve henüz dünyada savaşlarda denenmeyen insansız uzaktan kumandalı atış platformu UKAP gibi ürünler hızlıca geliştirilip muharebe sahasında test edilecek hale geldiği bilgisini veren Oğuz, şöyle devam etti:
"Başka ülkelerde yıllar alan bu süreçler Savunma Sanayi Müsteşarlığı, güvenlik kuvvetlerimiz ve savunma sanayimizin öngörüsü ve esnek çalışma kabiliyeti ile rekor denebilecek kısa sürelerde muharebe alanında boy gösterebilir hale geldi."
"Sahadan gelen veriler hızlıca işleniyor"
- TSK unsurlarınca sahada test edilen sistemlere dair geri dönüş verileri üzerinde ekiplerin çok hızlı çalıştığını ve gelen dönüşler doğrultusunda güncelleme çalışmalarını yaptıklarını anlatan Oğuz, "Yine yıllardır sahadan gelen veriler ve isterler neticesinde Fırtına 2 kundağı motorlu obüsü geliştirildi, hatta testleri başarıyla tamamlanmak üzere. Aynı şekilde IHA, füze, roket, zırh, hassas güdümlü mühimmat gibi onlarca ürün muharebe sahasından gelen verilerle tekrardan gözden geçiriliyor. İnsansız ve otonom sistemler daha öne çıkmaya başladı. Elektronik harp sistemleri de kullanıldı ve geliştiriliyor" ifadesine yer verdi.
"Çok önemli kabiliyetler kazanıldı"
Oğuz ayrıca, Zeytin Dalı Harekatı kapsamında JÖH, PÖH, Jandarma Komando, Güvenlik Korucuları gibi TSK'nın diğer güvenlik güçleriyle ortak harekatlarına sahne olduğunun altını çizerek, "Bu adım, gelecek için açık arazi ve meskun mahallerde çok önemli bir kabiliyet artışı anlamına geliyor. Aynı zamanda, bu kadar farklı tecrübe ve görev tanımına sahip emniyet güçlerinin aynı harekat sahasında ortak görev icrası dünyada eşi görülmemiş bir başarı" dedi.
- "Türk Hava Kuvvetleri tamamen tek başınaydı"
- Oğuz, Fırat Kalkanı Harekatı’ndan farklı olarak Türk Hava Kuvvetleri’nin Zeytin Dalı Harekatı'nı hiçbir dış destek verilmeksizin tek başına gerçekleştirdiğini hatırlatarak, "Bu harekatta tanklarımız da Fırat Kalkanı’na oranla çok daha az hasar gördü. Çünkü burada ön cephede değillerdi. Tankların yerine bu harekata özel üretilen 'Standart Dışı Taktik Araçları' sahada sürekli görür hale geldik. Bu da Fırat Kalkanı Harekatı'ndan çıkarılan derslerle ve bu harekata özel hamlelerle yapılan başarılı bir taktik değişikliğin göstergesi idi" ifadesini kullandı.
Geçmiş dönemlerdeki operasyon ve harekatta kimi unsurların hareketlerinin gözlenmesi/bilinmesine rağmen farklı gerekçelerle vurulmadığı kimi dönemlerin geride kaldığına vurgu yapan Oğuz, şunları kaydetti:
Fırat Kalkanı Harekatı'nda bir süpürme harekatı icra eden Mehmetçik, Zeytin Dalı'nda çevreleme harekatı seçeneğini kullandı. Burada bizim için önemli olan, TSK'nın her iki harekat tipini de başarıyla uygulayabildiğini tüm dünyaya göstermesi oldu.
Zeytin Dalı Harekatı'nda Fırat Kalkanı'na oranla çok daha fazla sayıda terörist etkisiz hale getirildi."
Oğuz ayrıca, çok büyük kısmı yerli olan hassas güdümlü silah ve mühimmatlarımız sayesinde hiçbir sivil kaybına neden olmadan 2 aylık süreyi bıraktığımıza işaret ederek, şunları söyledi:
- "Alanda belki de en güçlü olduğumuz alanlardan biri de insanlı ve insansız uçar unsurların daha yoğun kullanımı ile alana ilişkin çok yakın gözlemler yapılabilmesiydi. Bu yolla terör örgütünün olası kara propagandaları, Afrin Hastanesi olayında olduğu gibi daha yayılmadan çok net kanıtlarla engellenebildi. Bu adımlar bize Türkiye'nin psikolojik harp konusunda da bütün bileşenleriyle bugüne kadar ki en iyi duruşu sergilediğini kanıtlıyor."