Suriye’nin kuzeybatısında son dönem yaşanan gelişmeler, terör örgütünün kaos ve istikrarsızlıktan beslendiğini, Suriye’de diyaloğa ve BM kararlarında tarif bulan çözümlere karşı olduğunu bir kez daha gün yüzüne çıkarttı. Bölgedeki Araplar ve kendileriyle aynı düşüncede olmayan Kürtleri baskı altında tutan örgütün bu politikası, protesto gösterisi düzenlemek isteyen Suriye Kürt Ulusal Konseyi mensuplarını 1 Temmuz’da tutuklamasıyla tekrar ortalığa saçıldı.
Suriye’de 15 Temmuz'da yapılması planlanan genel seçim öncesi Şam ile giriştiği müzakerelerden istediği sonucu elde edemediği anlaşılan PKK panik içinde. Sözde Özerk Yönetim’in Yürütme Komitesi eş başkanı Hasan Koçer ekonomik, siyasi ve güvenlik sorunlarının Şam’la çözülebileceğini, Suriye için tehdit oluşturmadıklarını, anlaşmadan yana olduklarını, ancak Şam ile Türkiye’nin mutabık kalması halinde Suriye halkının direneceğini söyledi. Bölücü örgütle iltisaklı “Suriye Demokratik Konseyi” de Türkiye ile Şam’ın normalleşmesinin Suriye halkının meşru çıkarlarına aykırı olacağını, Suriye’nin demokratik geleceğinin hedef alınacağını iddia etti. Yine sözde Özerk Yönetim bölgesinden 33 siyasi parti ve örgüt, “Şam-Ankara yakınlaşması” aleyhine yayınladıkları açıklamada, normalleşmenin Suriye’de iyileşmeye neden olmayacağını, bilakis “Türk işgalini meşrulaştırarak” Suriye krizini derinleştireceğini savundu.
Suriye sahasındaki istikrarsızlıktan güç alan bölücü terör örgütü, diğer terör örgütleriyle de iş birliği halinde hareket kabiliyetini geliştirmeye çalışıyor. Kaynaklar önce 30 Mayıs’ta, sonra 11 Haziran’da yerel seçim teşebbüsü Türkiye tarafından akamete uğratılan örgütün mevcut aşamada ABD’den beklediği desteği bulamadığına işaret etti. ABD Başkanlık seçimi sonrasına yönelik senaryolar ve Türkiye-Şam normalleşme perspektifinde kaydedilebilecek ilerlemelerle birlikte değerlendirildiğinde, örgütün Suriye’deki kaosun devamı amacıyla hareket edeceği belirtiliyor.