FETÖ'nün darbe girişimi esnasında İstanbul Büyükşehir Belediyesinin önüne giden Mehmet Emin Ertaş, vurulan insanları gördükten sonra askerlerin silahı ve tanklarını ele geçirmek için üzerlerine yürüdüğü esnada ayağından vuruldu.
Fatih'te kafe işleten Mehmet Emin Ertaş, darbe girişimi esnasında yaşadıklarını anlattı.
Darbe girişiminin olduğu akşam arkadaşlarıyla işlettiği mekanda otururken darbe haberlerini almaya başladıklarını anlatan Ertaş, buna karşı ne yapmak gerektiğini konuşmaya başladıklarını aktardı.
Ertaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısının ardından hemen harekete geçtiklerini ve tanıdıklarını arayıp, askerlerin olduğu yerlere yönlendirmeye başladıklarını dile getirdi.
Bu esnada yaklaşık 500 kişi olduklarını belirten Ertaş, "Arkadaşları Vatan Caddesine yönlendirdik. Sonra, 'Büyükşehir'de sıkıntı var' diye haber geldi. Biz de hemen oraya doğru hareketlendik. Üzerimizde Türk bayrakları, tekbirlerle belediye binasının yanına ulaştık. Yani askerin bize silah sıkacağı aklımızın ucundan geçmiyordu. Oraya varınca, silah sesleri duymaya başladık. 10 kişi dizilmiş rastgele insanlara ateş ediyor. İnsanlar yere düşmeye başladı. İnsanları tak tak indiriyorlar. 20 civarında kişi yerde yatıyor." dedi.
Mehmet Emin Ertaş, üzerinde Türk bayrağı olan bir kişinin başından vurulup, hemen yanında yere düştüğü ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kanlar yerlere akıyor. Onu görünce zaten kendimi kaybettim. 'Allahu ekber' dedik. Aklım başıma gelince, 'Bismillah deyip gidelim ve askerlerin elindeki silahları alalım' dedim. Aklıma sadece bu geldi. 'O tanklar ne olursa olsun sabah güneşi görmemeli' dedim. Tek hedefimiz bu oldu. Sonunda ölüm olsa da o tankları almamız gerekiyordu. Çünkü o tanklar güneş görse, Allah korusun bu ülkede belki 300 bin insanımızı kaybedecektik. Ülkemiz belki de Allah korusun parçalanacaktı. 100 yıl geri gidecektik. En büyük oğlum 13 yaşında. Bedel ödenmesi gerekiyorsa, bu bedeli o ödemeyecek. Bedel ödeme sırası bende. Sonra, darbeci askerlerin silahlarını almak ve tankları ele geçirmek için hareketlendik. Üç adım atmadan sağ ayağım 20 santim kadar ayağa kalktı. Ayağımdan vuruldum. Yere düştüm. Yeğenlerim kemerle ayağımı bağladılar. Kan durmayınca birisi atletini çıkartıp, bağladı. Araba çevirip, hemen hastaneye kaldırdılar. Orada 30 kişiden fazla kişi vardı. Serum verdiler. Tedavi etmeye başladılar."
Hastanenin her tarafının kendisi gibi vurulanlarla dolu olduğunu aktaran Ertaş, bir arkadaşının eşinin de tesadüfen hemen yanındaki yatakta tedavi gördüğünü kaydetti.
Ertaş, söz konusu kişinin durumunun çok kötü olduğunu vurgulayarak, "Gece 04.00 civarıydı biri aradı. 'Orada ne işin vardı?' diyordu. Yenge hanım da 'ben vatanım bayrağım için oraya gittim' dedi. Ağlamamak için kendimi zor tuttum. Çok duygulandım bundan. Sonra, ayaklarımı dikerken kanlar akıyor. Dikişleri atarken, 'Ne olur bana sert bir cisim verin, ısırayım. Çektiğim oflamaları yanımdaki abla duymasın.' dedim. Bir tuvalet kağıdının kartonunu yıkayıp ağzıma verdiler. Çiğneye çiğneye arkadaşlar dikişlerini yaptılar." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a belediye başkanıyken bir söz verdiklerini dile getiren Ertaş, kendisini "eli kanlı teröristlere" vermemenin mutluluğunu yaşadıklarını ve ölene kadar bu söze sadık kalacaklarını söyledi.
Ertaş, hayatı boyunca FETÖ elebaşı Fetulah Gülen'e kanının hiç ısınmadığını belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Ama bu kadar acımasız olacağını hiç düşünmedim. Bu topraklarda yaşayıp, buranın suyunu içen bir kişinin ne olursa olsun böyle acımasız olacağını aklımdan geçirmedim. Darbeleri duyduk. Darbenin şekli belli. Hiçbir dönemde böyle acımasızlık olmadı. Bunlara darbeci demek de doğru değil. Bunlara direkt terörist demek en doğrusu. Darbecinin bile bir şerefi var. Bunlar ondan bile noksanlar."