MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Zeyin Dalı Harekâtı’nın devam ettiği Afrin’e girme çabasında bulunan Şam rejiminin başındaki Beşşar Esed’e tepki gösterdi. Bahçeli, “ABD’nin tavrı ne olursa olsun terörün Afrin’deki başı ezilecektir. Esed ise yanılıp yenilip Afrin’e girerse, PKK/PYD/YPG ile aynı cepheye düşerse elbette ki sonuçlarına katlanmak durumunda kalacaktır” dedi.
Bahçeli, "Türkiye, Afrin’de bir savaşın tarafı değil, terörle haklı bir mücadelenin içindedir. Amaç bellidir. Ulaşılmak istenen hedef bilinmektedir. Suriye yönetiminin, Türk ordusuna işgalci demesi de yalnızca hezeyan ve seviyesizliktir. Asıl kimlerin işgale heveslendiği ortadadır. Kimsenin toprağında gözümüz yoktur. Ama kimsenin de topraklarımızda gözünün olmaması tarihi, hukuki ve ahlaki bir mükellefiyettir. Şayet gözü olan varsa, herkes bilmelidir ki, o gözü çıkarmasını, o göze çomak sokmasını çok iyi bilir, çok da iyi yaparız" şeklinde konuştu.
Afrin’de olağanüstü bir beka mücadelesi sürerken, cephe gerisinde “fitne kuyusu” kazıldığını belirterek CHP’ye yüklendi. MHP Grubu’nda gündemi değerlendiren Bahçeli, şunları söyledi: Halen ne işiniz var Afrin’de diyenler; geçmişte ne arıyorsunuz Viyana kapılarında diyenlerin bugünkü varisleridir. Ne arıyorsunuz Afrin’de diyenlerle, Afrin’e girmeyin uyarısı yapanlar zihniyet itibariyle hıyanet madalyonun iki yüzü, aynı beşikte ninnisi söylenen iki sütkardeşidir.
CHP Parti Meclisi’ne seçilen bir şahsın (Sera Kadıgil); “hayatta hiçbir laftan tiksinmedim, şehitler ölmez vatan bölünmezden tiksindiğim kadar” hakaretini ayaklarımın altında çiğniyorum. Bunlar YPG’ye meftun, PKK’ya vurgun, şehitlere suskundur. FETÖ’ye hayran, milli şuura hasımdır. Ve de bunların Atatürk’le yolları ayrılmış; kimisi Pensilvanya’ya, kimisi Kandil’e, kimisi de PYD/YPG üzerinden Washington’a hızla dümen kırmıştır.
Mehmetler Afrin’de ilerledikçe içimizdeki müstevli kalıntıları telaşlanmakta, iftira ve ihanet mangasındaki yerlerini soluk soluğa almaktadırlar. Ederi bir dolar olanlar da satılmışlıklarını unutarak küstahça, sataşmaya kalkışmaktadır. Gandi’sini, muhasebecisini, muhallebicisini bilmem; yaptıklarıyla küçülenler kirli sözlerle büyüyeceklerini asla zannetmesinler. Afrin’de olağanüstü bir beka mücadelesi sürerken, cephe gerisinde fitne kuyusu kazmak dalalet, densizlik ve bozgunculuktur.
ABD Savunma Bakanı YPG ile PKK’yı birbirinden ayırıp çatıştırma önerisinde bulunmuştur. İtiraf edilen vahim politika, kimin kime tetikçilik yaptığının, kimin kimlerle düşüp kalktığının net bir delili olmuştur. Bu durum ABD’nin devlet ciddiyetinden ne kadar uzaklaştığının açık bir göstergesidir. ABD Savunma Bakanı, PKK ve YPG’nin vasiliğini kabullenmiş, dahası tuzaklarla dolu, asla kabulü olmayan bir ifadenin tarafı haline gelmiştir. Türkiye’ye, terör örgütü PKK/PYD’ye orantılı ve ölçülü karşılık vermesi konusunda tavsiyelerde bulunan NATO Genel Sekreteri bu olan bitene ne diyecektir? NATO, orantısız bir ahlak kaybıyla bize sınır çizmeyi bırakmalı, terör örgütlerine karşı sesini yükseltmeli, safını belirlemelidir. NATO üyesi Türkiye midir? Yoksa PKK/PYD midir?
(ABD ile üçlü mekanizma) Suriye içerisinde fiili durum oluşturma ve demografik değişim yaratacak çabaların karşısında olunacağı belirtilmiştir. Ancak bizim karnımız vaatlere toktur. Ayinesi iştir kişinin, lafına bakılmayacaktır. PKK/PYD’ye verilen destek kesilmeden, ülkemize Suriye konusunda verilen sözler yerine getirilmeden, FETÖ konusunda taleplerimiz karşılanmadan ABD ile var olan ilişkilerin ileri seviyeye taşınmasını beklemek aşırı iyimserlik, hatta saflıktır. Türkiye sınır ötesindeki terör varlığının imhasına yönelik kararlı bir duruş sergilemektedir. Fırat’ın batısı ya da doğusu fark etmeyecek, terör tehdidi tamamıyla ortadan kalkıncaya kadar mücadele Allah’ın izniyle devam edecektir.
Bahçeli, şehitlerin emanetlerine ve gazilere sahip çıkmanın, korumanın ve toplumda kendilerine yakışır bir hayat seviyesi sağlamanın herkesin görevi olduğunu dile getirerek, “Hizmetli unvanlı kadrolarda görev yapan şehit ve gazi yakınlarımızın, kadro ve pozisyon unvanları başka bir işleme gerek kalmaksızın memur olarak değiştirilmesini ümit ve temenni ediyorum.” dedi.
Şehit ve gazilerin anne ve babalarına bağlanan aylığın her biri için asgari ücretin net tutarından az olmamak üzere artırılmasını; şehit yetimlerinin hepsine kamuda iş hakkı verilmesini; gazilere 3600 günde emekli olabilme hakkı tanınmasını; ordu ve polis vazife malulü gazilerin aylıklarının iyileştirilmesini isteyen Bahçeli, muharip gazilerin hepsine aynı tutarda şeref aylığı ödenmesi, kendilerinden madalya için para istenme ayıbının ortadan kaldırılmasının mutlaka sağlanması gerektiğini söyledi.