Bitlis’te köpeğin saldırısına uğradıktan sonra kuduz olan 10 yaşındaki Mustafa Erçetin, 20 gündür tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Küçük Mustafa’nın trajik ölümü, büyük sorun haline gelen sokak köpeklerini yeniden gündeme taşıdı. Sayılarının 10 milyonu bulduğu tahmin edilen sokak köpekleri, önlem alınmazsa daha çok can alacak.
Kuduz köpeklerin saldırısına uğrayan 10 yaşındaki Mustafa Erçetin’in vefatı, başıboş sokak hayvanları konusunu bir kez daha hatırlattı. Her gün bir güvenlik ve sağlık haberi ile gündeme gelen sokak hayvanlarıyla ilgili sorun, ilk adımda hayvan popülasyonu ile başlıyor. Resmi olarak Türkiye genelinde başıboş kaç sokak hayvanı olduğu bilinmiyor. Ancak tahminlere göre bu sayı 10 milyona dayanıyor.
İSTANBUL’DA EN AZ 129 BİN SOKAK KÖPEĞİ VAR
Bazı illerde geçmiş yıllarda yapılan sayımlar bile sorunu ortaya koymaya yetiyor. 2018 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin mahalle muhtarları aracılığıyla yaptığı sayımlara göre, kentte en az 162 bin kedi, 129 bin sokak köpeği bulunuyor. Sayının en az yüzde 30 artmış olabileceği belirtiliyor. Köpeklerin kaçının aşılanıp küpelendiği ise net olarak bilinmiyor. Ankara’da da tahmini sayılara göre sadece sokak köpeği sayısı 100 bini aşıyor.
İZMİR’DE VAHİM TABLO
İzmir’de tablo daha vahim. 2017 yılı verilerine göre İzmir’de 500 bine yakın sokak hayvanı var. İzmir’deki bu sayı bazı ilçelerin nüfusundan bile daha fazla. Türkiye genelinde diğer illerde kaç başıboş hayvan olduğu konusu da muğlak. Büyükşehirlerde yapılan “sokak hayvanlarını kayıt altına alma çalışmaları” küçük şehirlerde neredeyse hiç olmadığı için, kırsal bölgelerde durumun daha endişe verici olduğu belirtiliyor.
KUDUZDA 1 NUMARA KÖPEKLER
Türkiye genelinde her yıl ortalama 250 bin ila 300 bin kişi kuduz şüphesiyle sağlık kuruluşlarına başvuruyor. Bunlardan sadece 1 veya 2’sine kuduz teşhisi konulsa da temas sayısı endişe verici olarak görülüyor. Ancak hayvanlarda kuduz vakası sıkça görülüyor. Sığırlar, yük hayvanları (at-eşek) ve yabani hayvanlarda görülse de kuduz vakalarında başı köpekler çekiyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre kuduz hayvan vakalarının yaklaşık yüzde 44’ünü köpekler oluşturuyor. Sokak hayvanlarından insanlara bulaştığı bilenen diğer hastalıklarla ilgili bir istatistik ise bulunmuyor.
KRİTİK 10 GÜN
Fatih Belediyesi Sağlık İşleri Müdürü Ayşegül Coşkun, "5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu gereği başıboş köpeklerin alınıp, rehabilite edilmesi, kısırlaştırılması, kuduz aşılarının yapılması, mikroçip ile kayıt altına alınması ve alındıkları yerlere tekrar bırakılması gerekiyor. Biz belediyeler olarak bu talimatı uyguluyoruz. Bazı yaşlı, dezavantajı hayvanların ise barınaklarımızda bakımını üstleniyoruz. Diğer hususta ısıran, saldırgan nitelikteki hayvanların bir insanı ısırdığı tespit edilmişse, ilk olarak kuduz aşısı yapılması gerekiyor. İlçe belediyeye başvuran vatandaşın beyanı doğrultusunda köpeklerin eşkal bilgisi alınıyor. Bu bilgiler doğrultusunda köpek sahadan alınarak 10gün süreyle gözetim altında tutuluyor. 10’uncu günün sonunda eğer hayvanın saldırganlık belirtisi yoksa, kişinin sağlık sorunu yoksa, hayvan tekrar sokağa salınıyor" dedi.
ALFA KÖPEK ALINIRSA SÜRÜ DAĞILIR
Sokak aralarında yer alan köpek sürülerine dikkat çeken Coşkun, “Sürüler içinde alfa köpek olarak adlandırılan lider köpekler var. Lider köpeklerin sürüden ayrılması, bu sürülerin dağılmasına yol açıyor. Belediye ekiplerinin özellikle dikkat ettiği husus, sürü içinde küpesiz köpeğin olup olmadığıdır. Eğer küpesiz köpek varsa alınarak rehabilitasyon işlemlerinin yapılması gerekiyor. Diyelim ki, sürüdeki tüm köpeklerde küpe mevcut, hayvanlarla doğrudan ilgilenen yerel hayvan koruma görevlilerimize bilgi vererek alfa köpeklerin yer değişimlerini sağlıyoruz. Alfa köpekler, köpeklerin sürü halinde dolaşmasını sağlıyor. İnsanlar köpekleri toplu halde gördükleri zaman korkuyorlar. Buradaki alfa köpek yer değiştiğinde sürü psikolojisi de bitmiş oluyor” şeklinde konuştu.
HAYVANLAR POTANSİYEL TEHLİKE DEĞİL
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erman Or, “Kuduz hastalığı kolay bulaşabilen bir hastalık değil ancak ülkemizde maalesef bu hastalık hala varlığını sürdürüyor. İngiltere, Kıbrıs gibi ülkeler çok sıkı karantina tedbirleri uyguladığı için bu ülkelerde tamamen ortadan kalkmış vaziyette. Ülkemizde ise çevreden merkeze doğru bir yayılım var, Yani yaban hayatta gerekli önlemler alınmadığı, yeterli ölçüde sağlık kontrolü uygulanmadığı ve aşı yapılmadığı için bu hayvanlar aç kaldıklarında merkeze doğru hareket ediyorlar. Kurt, tilki gibi hayvanlar bir çiftlik hayvanı, kedi ya da köpeği ısırdığında veya tırmaladığında hayvanlar hastalanabiliyor. Kuduz virüsü taşıdıklarında ise insanlar için potansiyel risk oluyorlar. Mevcut sistem içinde can dostlarımız olan kedi ve köpekler potansiyel bir tehlike değil” ifadelerini kullandı.
KISIRLAŞTIRMA VE ÇİPLEME GEREKİYOR
Sokak hayvanlarının popülasyonunu düşürmek için belediyelerin yapması gereken işlemlere işaret eden Prof. Or, “Bunların başında kısırlaştırma geliyor. Hayvanların mutlaka çiplenerek, haklarında bilgi sahibi olduğumuz hayvanlar olmaları gerekiyor. Eğer bu önlemler alınırsa, çevreden bulaşma da engellendiği takdirde biz de çok başarılı sonuçlar alabiliriz. Hayvanlardan biri kudüz ile temas ettiğinde bu durum herkes için tehlike” diye konuştu.
KONTROLSÜZ YEMLEME ZARAR VERİYOR
Sokaklara kontrolsüz şekilde bırakılan yemlere işaret eden Prof. Or, “Hayvanseverlik ile sokakta hayvan beslemek aynı şey değil. Bazı hayvanlar için sokağa konulan kuru mamaları kirpiler de yiyor. Bu onların sağlığını olumsuz etkiliyor. Hayvanseverlik tüm hayvanları düşünmek demek aslında. Hayvanların doğru beslendiğini zannediyoruz ama işin aslı öyle olmuyor. Diğer açıdan bakıldığında bu tip mamaların bazısı hayvanlara zararlı parazitleri, ara konakçılar için de besin görevi görüyor ve hastalıkların taşınması için aslında ortam oluşuyor. Bilinçli beslenme gerekiyor, her bulduğumuz yere mama bırakmanın pratikte bir faydası yok, sağlıklı da bulmuyorum” şeklinde konuştu.
Kuduzun yanı sıra toksoplasma, ekonokok kisti, bruselloz gibi hastalıkların da bulaşabildiğinin altını çizen Prof. Or, sokak hayvanların çiğ ürünlerle beslenmemesi gerektiğini, çiğ beslenmenin parazitlere yol açtığının altını çizdi.