Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA), Türkiye’de yayın yapan medya kurumlarını analiz eden bir rapor yayınladı. “Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları” başlığı ile yayınlanan raporda, Türkiye’de yayın yapan yabancı basın organlarından BBC Türkçe, Deutsche Welle Türkçe, Amerika’nın Sesi, Sputnik Türkiye, Euronews Türkiye, CRI Türk (Uluslararası Çin Radyosu - Türkiye) ve Independent Türkçe’nin, 15 Temmuz darbe girişimi, PKK’nın hendek terörü ve HDP’li milletvekillerinin tutuklanması, Fırat Kalkanı Harekatı, Zeytin Dalı Harekatı, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve İstanbul Havalimanı’nın açılışı ve son olarak Rahip Brunson krizinden sonra yaşanan ekonomik dalgalanma başlıkları altında Türkiye’ye yönelik tavırları yayınladıkları haberler üzerinden incelendi.
Raporda, CRI Türk haricindeki mecraların haberlerinde mevcut hükümet karşıtı bir haber dilinin benimsendiği vurgulanırken, CRI Türk ve Independent Türkçe’nin diğer mecralarla karşılaştırıldığında çalışan profili olarak daha çoğulcu bir tablo çizdiği ve Türkiye’nin farklı renklerini yansıtan birçok medya kuruluşunda çalışmış kişilere bünyesinde görev verdiğinin saptandığına dikkat çekildi.
İsmail Çağlar, Kevser Hülya Akdemir ve Seca Toker tarafından hazırlanan 202 sayfalık raporda, incelenen medya organlarının kuruluş süreçleri anlatıldı. Türkiye için önemli kırılma noktaları olan siyasi ve ekonomik olaylarda yayınladıkları haberlerin analiz edildiği medya kuruluşlarının bünyelerinde çalışan gazetecilerin daha önce görev yaptığı diğer medya kurumları da incelendi.
RAPOR TÜRKİYE'NİN NASIL RESMEDİLDİĞİNİ ANLATMAYA ÇALIŞIYOR
SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran’ın “yabancı basının Türkçe servisleri aracılığıyla Türkiye’nin küresel alanda nasıl resmedildiğini ve bu medya organlarının Türkiye algısı üzerinde nasıl bir siyasi iklimin etkili olduğunu anlamayı amaçlamaktadır” ifadelerinin yer aldığı takdim yazısında, raporun uluslararası yayıncılık alanında sesini duyurmuş seçili mecraların Türkiye algılarının daha iyi anlaşılmasına hizmet etmek amacıyla hazırlandığı vurgulandı.
(Not: SETA’nın web sitesinden yayınladığı raporda, medya kurumlarıyla ilgili yer alan analizler kısmen özetlenerek ve ekleme yapılmadan aktarılmıştır.)
Dünyanın en eski devlet kanalı olan ve İngiltere’nin kamu yayın organı olarak 18 Ekim 1922’de Londra’da kurulan BBC’nin Türkçe Servisi SETA’nın raporunda 5 farklı başlıkta analiz edildi:
"Günümüzde halen Londra merkezli yayın yapmakta olan BBC Türkçe internet sitesi ve sosyal medya hesaplarıyla paylaşımlarını artırmaktadır. BBC Türkçe’nin Twitter, Facebook ve YouTube kanalları mevcuttur. Dünyanın elli merkezinde iki yüz elli kadar BBC muhabiriyle sitenin haber içeriğini oluşturmaktadır. Türkiye iç gündemine dair konuların saha haberciliği ve özel dosyalar halinde ayrıntılı şekilde incelendiği görülen haber içeriklerine ek olarak yurt dışındaki çeşitli dergiler ve BBC World sitelerinden alınan yazılar da çevrilerek BBC Türkçe sayfasında yayımlanmaktadır.
15 Temmuz Darbe Girişimi:
BBC Türkçe de darbe girişimi gecesinde Türkiye’nin yanında olmak konusunda çekimser davranmıştır. Mecranın ilk andan itibaren servis ettiği haberlere bakıldığında darbe girişimine karşı güçlü bir kınama ve birlik mesajı içermeyen bir dil kullandığı görülmüştür. Darbe girişimi ve failleri üzerine çok kısa bir süre odaklanan BBC Türkçe bu olayın ardından, darbecilere karşı başlatılan gözaltı ve tutuklamaları hükümete yönelik asılsız iddialarla daha fazla gündeminde tutmuştur. Onlarca kişinin hayatını kaybettiği ve yüzlerce vatandaşın yaralandığı, devlete karşı yapılmış böyle büyük bir tehdit karşısında yaşanması çok muhtemel olan gözaltı kararları, tutuklamalar ve olağanüstü hal (OHAL) kararı eleştirilere maruz kalmıştır. BBC Türkçe iki yüz elli insanın şehit olmasına yol açan darbe girişiminin faili FETÖ’ye karşı yer yer suçlayıcı ifadeler kullansa da darbenin bir sorumlusu olarak da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı göstermiştir. Orduda FETÖ’nün güçlenmesine sebep olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kandırıldık” cümlesi gösterilirken orduda yapılan tasfiyelerin de bu olayda etkili olduğu eklenmiştir. BBC Türkçe darbe girişiminden sonra ise suçlulara işkence yapıldığına yönelik haberler yayımlamıştır. Olağanüstü durumlarda her devletin azami güvenliği sağlamak amacıyla ilan ettiği OHAL kararını da yine Batılı ülkelerin eleştirileri bağlamında okuyucusuna sunmuştur.
15 Temmuz darbe girişiminden birkaç gün sonra BBC’nin Fetullah Gülen ile görüşme yaptığı ve bu görüşmeyi haberleştirdiği görülmektedir. Öte yandan FETÖ elebaşı Gülen’in darbeyle ilişkili yorumları ve hükümetin içinde yer aldığı bir senaryo olduğuna yönelik sözleri manşetten paylaşılmıştır. BBC Türkçe tarafından üretilen söylemlerin bütününe bakıldığında darbe girişiminin hükümete yaradığı ve hükümetin hukuka aykırı hareket ettiği iddia edilmektedir.
Türkiye’nin PKK’nın şehir uzantılarını ve silahlı terör örgütü mensuplarını sivil halkın arasından temizlemek üzere başlattığı şehir operasyonları BBC Türkçe tarafından daha çok HDP’li milletvekillerinin gözünden aktarılmıştır. Her ne kadar HDP’li milletvekillerinin terör örgütüyle bağlantısı ve daha önce devletin terörle mücadelesi hakkında bölge halkında tepkiye neden olacak yalan ve spekülatif haberler aktardıkları defalarca kanıtlanmış olsa da BBC Türkçe HDP milletvekillerine güvenilir haber kaynağı muamelesi yapmıştır. Teröre ve terör örgütü mensuplarına karşı başlatılan güvenlik operasyonları görmezden gelinmiş, adeta devlet ile bölge halkı arasında doğan bir çatışma olarak gösterilmek istenmiştir. HDP milletvekillerinin bu operasyonların “devlet terörü” olduğuna dair açıklamaları ise özellikle vurgulanmıştır. BBC Türkçe muhabirlerinin bölgeye dair ilettiği haberlerde sık sık 1990’larda Kürt halkının yaşadığı zorluklar ve kayıplar hatırlatılmış, bağlantısı olmadığı halde Cizre olayları sırasında da benzer şekilde bölge halkının mağdur bırakıldığı imajı oluşturulmuştur. BBC Türkçe PKK’nın şehir yapılanmasıyla mücadele sürecinde terör karşıtı habercilik yapmadığı gibi terör örgütüyle bağlantısı olduğu tespit edilen HDP’li milletvekillerinin tutuklanması sürecinde de hükümeti “antidemokratik” olmakla suçlamıştır. Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu HDP milletvekillerinin tutuklamaları sonrası mecranın yayımladığı haberlerden HDP’li milletvekillerinin başta terör örgütünü desteklemek olmak üzere çeşitli suçlardan gözaltına alınması ve tutuklanması sürecini demokrasiye karşı bir darbe olarak yorumladığı anlaşılmaktadır. İlk tutuklamaların gerçekleştiği Kasım’da gün içerisinde canlı anlatım için bir sayfa açılmış ve oradan Sırrı Süreyya Önder’in “Biat etmeyen kim varsa demokratik siyasetten tasfiye ediliyor” açıklamalarına yer verilmiştir. HDP’li milletvekillerine yöneltilen suçlamaların içeriğine dikkat çekmek yerine tutuklamaların uluslararası kamuoyu tarafından tepkiyle karşılandığı mesajına ağırlık verilmiştir.
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatları:
Suriye’de etkisini arttıran DEAŞ ve PKK’nın Suriye uzantısı YPG tehdidi nedeniyle Türkiye’nin sınır güvenliğini sağlamak adına başlattığı Fırat Kalkanı Harekatı (FKH) BBC Türkçe tarafından dikkatle takip edilmiştir. Ancak süreç boyunca gerçekleştirilen haberlerde sınır güvenliğinden ziyade teknik konular aktarılarak bu harekatın ABD ve Rusya ile olan ilişkileri nasıl etkileyeceği üzerine yorumlar yapılmıştır. Haber içerikleri Türkiye’nin ABD ile 15 Temmuz darbe girişiminin ardından gerilen ilişkilerinin bu harekat sonrası daha da bozulacağını söylerken Rusya ile daha dengeli ilişkiler kurmak üzere hareket ettiğini iddia etmektedir. Ayrıca Esed’in Türkiye’ye yönelik “işgalci” suçlamalarını da gündeminde tutmuştur. BBC Türkçe Zeytin Dalı Harekatı’nda da (ZDH) benzer bir haber politikası takip etmiştir. Askeri operasyonun detaylarına ve devlet adamlarının konuyla ilgili görüşlerine yer veren haberi Amerika, Rusya ve Suriye’nin verdiği tepkileri içeren haberler izlemiştir. Haber içeriklerinde sık sık Suriye’nin operasyondan haberdar olmadığına vurgu yapılmıştır. Ardından Rusya’nın ve ABD’nin kaygıları aktarılmaya başlanmıştır. Fehim Taştekin’in “Zeytin Dalı’nın vadetmediği barış” başlıklı yazısına yer verilmiştir. Taştekin yazısında Türkiye’nin bölgedeki savaşı alevlendirdiği halde ironik şekilde barışı simgeleyen “zeytin dalı”nı harekat adı olarak kullandığını söylemiştir.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve İstanbul Havalimanı:
BBC Türkçe Türkiye’nin önemli projelerinden Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve İstanbul Havalimanı için farklı haber dilleri kullanmıştır. Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne dair oldukça az ve yorumdan uzak haber yaparken İstanbul Havalimanı hakkında olumsuz yorumları ön plana çıkarmıştır. Haber sitesi İstanbul’un mega projelerinden olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün açılışını sadece bir haberle geçmiştir. “Yavuz Sultan Selim Köprüsü Açıldı” başlıklı haberde projenin detayları ve açılış konuşmalarına yer verilmiştir. BBC Türkçe İstanbul Havalimanı’na dair ise tartışmalı konuları ön plana çıkarmış ve havalimanı hakkında farklı kesimlerin yönelttiği tepkilere odaklanmıştır. Yayımlanan bir haber içeriğinde “Havalimanı ihalesi Türkiye’de daha önce tartışmalara neden oldu. Projenin ismi 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda da geçti” ifadeleri kullanılmıştır. Havalimanının açılışına yakın bir zamanda işçilerin eylemleriyle ilgili haberlerin ön planda olduğu görülmektedir. İlgili haberler eylemlere katılan işçilerin daha iyi koşullarda çalışmak istediği için tutuklandığını öne sürmektedir. Bununla beraber BBC Türkçe Mimarlar Odası’nın havalimanı inşaatına dair gündeme getirdiği alanın inşaat için uygun olmadığı ve birçok ağacı kesildiği gibi dayanaksız olduğu iddialarını sorgulamadan ve farklı bir bakış açısına başvurma gereği duymadan kesin bilgi olarak aktarmıştır.
Amerikan vatandaşı olan Rahip Andrew Brunson’ın FETÖ soruşturmasından tutuklanmasının ardından ABD tarafından Türkiye’ye karşı alınan yaptırım kararının sonucu olarak yaşanan ekonomik dalgalanmayı BBC Türkçe yoğun şekilde haberleştirmiştir. Haberler öncelikle ABD ile Türkiye arasındaki ilişkiyi konu alırken iki taraftan da devlet yetkililerinin yaptığı açıklamalara yer verilmiştir. Bu dönemde dolar kurunun yükselişi üzerinde Türkiye’nin ABD ile yaşadığı siyasi gerginliğin ve Washington’ın yaptırım tehditlerinin etkisine odaklanılmamış, yaşanan kur dalgalanması yalnızca Ankara’ya yönelik olumsuz eleştiriler ekseninde aktarılmıştır. BBC Türkçe dolar kurunun değişimini yorum yapmadan haber olarak geçtiği gibi kamuoyunu olumsuz yönde etkileyecek haberler de paylaşmış, doların yükselişini uzun soluklu bir ekonomik krizin habercisi olarak sunmuştur.
Konrad Adenauer’in başbakanlığı döneminde 3 Mayıs 1953’te Köln’de kurulan ve Soğuk Savaş döneminde “Almanya’nın Sesi” olarak yayın yapan Deutsche Welle’nin (DW) Türkçe yayınları 1 Temmuz 1962’de başladı.
15 Temmuz Darbe Girişimi:
DW darbe girişimiyle ilgili haberleri iletme konusunda yoğun bir mesai harcamış olsa da içeriklerin darbe karşıtı olduğunu söylemek oldukça zordur. Mecra darbe girişimiyle alakalı fotoğrafların ve yorumsuz aktarılan haberlerin yanı sıra Avrupa Birliği’nin (AB) ve Alman medya kuruluşlarının darbeyle ilgili görüşlerini sıkça haberleştirmiştir. Darbenin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı daha da güçlendirdiğine yönelik paylaşımlar yapmıştır. Haberlerde darbenin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın işine geldiğini ima eden ifadelere ve bu meseleyi “otoriterliği” için kullanacağı vurgusuna yer vermiştir. DW Türkçe Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın darbeyi kullanarak kendisine muhalif olanlardan kurtulup kendi pozisyonunu sağlamlaştıracağına yönelik yorumları derleyip haberleştirmiştir. Gözaltıların hukuk devletini tehlikeye attığını, Türkiye’nin diktatörlüğe hatta İslamcı bir diktatörlüğe doğru evrildiğini belirten haberler yapmıştır. Darbe girişiminin hedefi ve FETÖ’nün darbe planlaması konusunda çok fazla haber yayımlamayan DW Türkçe daha çok tutukluların işkence gördüğünü iddia etmiştir. Ayrıca FETÖ elebaşı Gülen’in darbeyle alakalı açıklamasını referans göstererek asıl sorumlunun Recep Tayyip Erdoğan olabileceği yorumunu manşete çekmiştir.91 Bu haber içeriklerinden de anlaşılacağı üzere tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleşen bir darbe girişimi sonrası DW Türkçe’nin haber dili kendi misyonu olduğunu iddia ettiği tarafsız ve gerçek haber anlayışıyla çelişmektedir.
PKK-Hendek Terörü ve HDP’li Vekillerin Tutuklanması:
Örgütün etkinlik alanını genişlettiği bölgenin şehir yapılanmalarına karşı başlatılan askeri operasyonlar DW tarafından bir “iç savaş” algısıyla duyurulmuştur. Yaşananların bir iç savaş olduğu, sokaktaki insanların bu savaşın bir tarafı olmak istemediği iddia edilerek vatandaşların Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) şehir operasyonlarını desteklemedikleri ima edilmiştir. PKK’ya karşı başlatılan Hendek operasyonları sırasında DW Türkçe PKK mensuplarını “terörist” olarak nitelendirmekten kaçınarak YPG’li ve PKK’lı teröristleri “YPG-PKK güçleri” olarak isimlendirmiştir. Polis ve askerle silahlı çatışmaya giren örgüt üyelerini “güçler, gençler, militanlar” olarak nitelendirmiştir. 27 Eylül 2015’teki bir haberde PKK’lı teröristler “Kim Bu Militan Gençler” başlığıyla adeta birtakım sosyal faaliyetlerde bulunan gençlerden bahsediliyor gibi aktarılmıştır.
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatları:
Türkiye’nin DEAŞ’a karşı Cerablus’ta başlattığı FKH, DW Türkçe tarafından “Türkiye’nin Suriyeli Kürtlerle Savaşı” olarak aktarılmıştır. Her ne kadar operasyonun ilk günlerinde Almanya’nın Türkiye’nin yanında olduğu mesajı iletilse de ilerleyen günlerde bu askeri operasyon “işgal” olarak nitelendirilerek Suriyeli Kürtlerin operasyonlara karşı çıktığı iddia edilmiştir. PKK’nın Suriye uzantısı olan PYD’nin eş başkanı Salih Müslim’in görüşleri tüm Suriyeli Kürtlerin görüşü gibi aktarılmış ve Suriyeli Kürtlerin operasyonu sert bir tepkiyle karşıladığı savunulmuştur. Ayrıca çeşitli Alman gazetelerinin Erdoğan’ın Kürtleri bir “takıntı” haline getirdiği ve Suriye’nin içişlerine müdahalede bulunduğuna yönelik tepkilerine yer verilmiştir. Sivil ölümlerinin olduğu iddialarıyla beraber ABD ve Rusya’nın operasyonla ilgili Türkleri uyardığı bilgisi haberleştirilerek uluslararası kamuoyunda operasyonun itibarı zedelenmeye çalışılmıştır. Fırat Kalkanı Harekatı ile bağlantılı şekilde başlatılan Zeytin Dalı Harekatı ise daha farklı noktalara temas edilerek eleştirilmiştir. İlk günler operasyona dair teknik bilgilerin verildiği haber içerikleri zamanla operasyona karşı yürütülen eleştirileri aktarmaya evrilmiştir. Alman siyasetçilerin NATO’ya çağrısından Türk muhalefetinin uyarılarına kadar birçok eleştirel yorumlara yer verilmiştir.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve İstanbul Havalimanı:
Özellikle çevre ve yeşil alanların tahrip edilmesi hususunda eleştiriler yöneltilen Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve İstanbul Havalimanı projelerinin Türkiye’yi aynı zamanda büyük bir borç yükünün altına soktuğu da iddia edilmiştir. Öte yandan İstanbul Havalimanı üzerine çokça haber yapan DW Türkçe özellikle havalimanı inşaatında çalışan işçilerin eylemleri üzerinde durmuştur. “İstanbul’da Panzerler Eşliğinde Havalimanı İnşaatı” başlıklı haberinde inşaat alanının adeta OHAL bölgesine döndüğünü ve işçi ölümleri önemsenmeden çalışmaların sürdüğünü iddia etmiştir. “Her Şey Hazır Olmasa da Açıldı” başlığıyla verdiği haberde ise ağaçların kesildiğini söyleyerek işçilerin kötü şartlarda çalıştığını iddia eden bir video yayımlamıştır. Diğer haberlerde de İstanbul Havalimanı üzerine yapılan tartışmalar ön plana çıkarılmış ve bu gelişmenin İstanbul için yeni sorunların başlangıcı olabileceğini iddia etmiştir.
DW Türkçe tarafından Rahip Brunson krizinden sonra Türkiye ve ABD arasında yaşanan bir “ekonomik savaş” olarak yorumlanan süreç birçok habere konu olmuştur. Bu süreçte daha çok Erdoğan’ın Trump’a karşı eleştirilerine yer veren gazete ekonomik güvenin kaybolduğunu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın halkın güvenini kaybettiğini iddia etmiştir.
AMERİKA’NIN SESİ (VOICE OF AMERICA, VOA)
ABD’nin en çok takip edilen uluslararası yayıncılarından olan Amerika’nın Sesi (VOA), 1 Şubat 1942’de kuruldu ve bu tarihten itibaren Türkçe yayın yapmakta.
15 Temmuz Darbe Girişimi:
VOA’nın Türkiye ayağı olan Amerika’nın Sesi 15 Temmuz darbe girişimi döneminde Türkiye’ye tam destek göstermemiştir. Darbeyi açıktan kınayan ve mecranın Türk hükümeti ve Meclisin yanında olduğunu belirten bir paylaşıma rastlanmamıştır. Daha çok idam, işkence, işten çıkarımlar gibi manipülasyona açık konuları gündeme getirmiştir. Darbeden iki gün sonra ise FETÖ elebaşı Gülen’in bazı savunma ve taleplerini içeren bir video yayımlanmıştır. Darbe iddialarının reddedildiği görüntüler ve bu iddiaları uluslararası komisyonun araştırması gerektiği yönündeki talepler yansıtılmıştır. Ayrıca Gülen’in talepleri haber başlığı olarak servis edilmiştir. Mecra OHAL kararı üzerinden Meclisin devre dışı kalacağı ve bunun diktaya yol açacağı algısını işlenmiştir. Askeri darbe gibi demokratik yönetime doğrudan müdahaleyi dahi hükümete karşı birçok soru ve eleştiriyle beraber işleyen haber sitesinin OHAL konusunda bu tür bir demokrasi refleksi göstermesi tutarlı ve inandırıcı görünmemektedir. Amerika’nın Sesi “Türkiye’de Parlamento Devre Dışı mı Kalacak?” başlıklı haberiyle Meclise ihanet edildiğini ve Meclis kararına gerek duymadan kanun çıkartılmasının demokratik olmayacağını belirtmiştir.
PKK-Hendek Terörü ve HDP’li Vekillerin Tutuklanması:
2015’te Türkiye’nin doğu illerinde başlatılan askeri operasyonlar çoğunlukla Amerika’nın Sesi haberlerinde “bölgede iç savaş ve tahribat” algısı üzerinden ele alınmıştır. Türkiye’nin yıllardır mücadele halinde olduğu PKK’nın şehir yapılanmasına karşın başlatılan mücadele adeta devletin bölge halkına karşı uyguladığı bir “şiddet eylemi” olarak lanse edilmiştir. Sivil ölümler olduğu öne sürülen birçok haberle suçsuz insanların öldürüldüğü ve ailelerin de öldürülme tehlikesi yaşadığı iddia edilmiştir. PKK’nın şehir yapılanmasına karşı başlatılan operasyonlar “iç savaş” ve “göçe neden olan bir kriz” olarak değerlendirilmiştir. Dönemin başbakanının bölgede “temizlik” yapıldığını söylediği açıklamalar HDP’nin hükümete yönelik “katliam” eleştirileriyle beraber sunulmuştur. HDP’nin operasyonları protesto etmek amacıyla başlattığı eylemlerin engellenmesi eleştirilmiş ve “Cizre’den ölüm, su ve gıda sorunu haberleri geliyor” yorumlarıyla HDP’nin Kürt halkını devlete karşı savunduğu mesajı iletilmeye çalışılmıştır.
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatları:
Amerika’nın Sesi web sitesinde Suriye’de DEAŞ’a karşı düzenlenen FKH’yi ilk günlerde operasyona dair teknik detaylarıyla aktarsa da zamanla Türkiye’nin sınır güvenliği meselesinden uzaklaştırmış ve “Türkiye-Amerika gerilimi” bağlamında ele almıştır. Ayrıca operasyonlara yönelik Suriye’nin ve uluslararası örgütlerin verdiği tepkilere de geniş yer vermiştir. İlk gün haberlerinde PYD elebaşı Salih Müslim’in Türkiye’nin çok şey kaybedeceğini belirten bir açıklamasına yer verilmesi dikkat çekmektedir. Türkiye’nin sınır güvenliği ve DEAŞ’la mücadeleyi merkeze alan bu askeri girişime başta ABD’nin destek verdiği yönünde haberler servis edilmişse de zamanla konu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Washington’ı PYD’ye destek olmakla suçlamasına dönmüştür. Amerika’nın Sesi’nin Türkiye’nin Suriye operasyonlarına verdiği tepkilere bakıldığında Ankara-Washington ilişkileri ekseninde konuyu değerlendirdiği gözlenmektedir. YPG’yi bir terör örgütü olarak anmayan haberler aynı zamanda bu örgüt üzerinden Türkiye’ye yönelik eleştirileri de sıkça gündeme getirerek terör örgütüne dolaylı yoldan destek olmuştur.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve İstanbul Havalimanı:
Uluslararası medya kuruluşlarının Türkçe servisleri Türkiye’nin mega projelerine karşı ortak bir tutum sergilemiştir. Bu tutuma göre Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile ilgili çok fazla habere yer verilmezken İstanbul Havalimanı sadece son dönemde ortaya çıkan işçilerin şikayetleri ve eylemleri üzerinden ele alınmıştır. Her iki proje de Türkiye’nin son dönemde gelişmesi ve büyümesiyle bağlantılı olduğu halde projelerin gerekçelerine değinmeyen haberler eleştirilen noktalara odaklanmayı tercih etmiştir. Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün açılışında yapılan konuşmalar, projeyle alakalı bilgiler ve köprü yapımına karşı çıkan Mimarlar Odası gibi kurumların argümanlarını yorum yapmadan tek haberle duyuran Amerika’nın Sesi İstanbul Havalimanı’nın açılışında ise objektif bir yayın politikası uygulamamıştır. “İstanbul’un Üçüncü Havalimanı Açıldı Ama İtirazlar Sürüyor” başlıklı haberde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasına yer verilse de Meral Akşener’in Kuzey Ormanları Savunması ve havalimanı inşaatına karşı bir ekonomistin açıklamaları daha çok ön plana çıkarılmıştır. Bu haberlerde havalimanının ekonomik bir proje olmadığı ve çevreye zarar verdiğine yönelik iddialar mevcuttur. Haber içeriklerinden anlaşıldığı üzere Amerika’nın Sesi her iki projenin Türkiye için gerekliliği ve getirisini görmezden gelmiş ve mega projelerin hayata geçirilmesini eleştiren yorumları ön plana çıkarmayı tercih etmiştir.
Rahip Brunson olayıyla birlikte ABD’nin yaptırım tehditleri neticesinde Türkiye ekonomisinde yaşanan ekonomik dalgalanma Amerika’nın Sesi web sitesinde yoğun şekilde işlenmiştir. Bir Amerikan yayın kuruluşu olarak haber içeriklerinde Türkiye’nin Rahip Brunson’ın tutuklanmasını krize çevirdiği algısı hakimdir. Erdoğan’ın ve diğer devlet yetkililerinin ABD’ye yönelik sözleri sık sık haber başlığına çekilmiştir. Özellikle Erdoğan’ın doların yükselmesini Türkiye’ye yönelik bir “kuşatma” olarak gördüğü vurgulanmıştır. Haberlerde yer verilen yorumlarda ise krizin aşılsa da kalıcı izler bırakacağı belirtilmiştir. Haber içerikleri Moskova’nın Ankara’ya destek olduğunu vurgulamış ve Türkiye’yi ABD ekseninden kayarak Rusya’yla yakınlaşan bir ülke olarak resmetmiştir. Ağustos 2018’de dolar Türkiye ekonomisinin gerçeklerinden bağımsız bir şekilde siyasi gerilimler sonucu hızla artmıştır. Türkiye ekonomisi ve Ankara-Washington ilişkilerini normale döndürmek için gösterilen çabalara değinmeyen Amerika’nın Sesi haberleri krizin sorumlusu olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı işaret etmiştir.
Federal Devlet Üniter Kurumu “Rossiya Segodnya” Uluslararası Haber Ajansı (MIA Rossiya Segodnya) tarafından 10 Kasım 2014’te Moskova merkezli olarak kurulan Sputnik’in Türkiye servisi ise Aralık 2014’te itibaren faaliyete geçti. Yayınları çok fazla dinlenen Radyo Sputnik’in (RS FM) karasal radyo yayını 7 gün/24 saat Türkiye’nin beş kentinden yapılmakta.
15 Temmuz Darbe Girişimi:
Darbe girişimini kınamak yerine korku ve panik iklimini empoze eden ve sonrasında darbe girişiminden hükümeti sorumlu tutan hatta dünyanın önemli devlet adamlarının darbe başarılı olursa orduya destek olacaklarına dair açıklamalarını yayımlayarak neredeyse darbe girişiminden taraf olmuştur. 15 Temmuz gecesi ve sonrasında Sputnik’in haber dili küresel habercilik etiği ve doğru haber anlayışıyla bağdaşmamaktadır. Sputnik’in Türkçe yayın yapan haber ajansı Sputnik Türkiye ise aradan geçen yaklaşık iki yılın ardından darbe gecesine ve ertesi günlere dair haberlerin çoğunu internet sitesinden kaldırmıştır. Sitede bulunan haberlerse yalnızca uluslararası arenadan Türkiye’ye yöneltilen eleştirileri kapsayarak okuyucusuna Türkiye’nin kazandığı demokrasi mücadelesini teğet geçen bir arşiv sunmaktadır. Darbe gecesi silahlı terör örgütü üyelerine karşı korumasız bir şekilde sokağa dökülen halkı darbecilere zarar vermekle suçlayan haberler medya organının ne denli yanlı bir tutum takındığını göstermektedir. 22 Temmuz’da ülkede yaşananların normale dönmesi için gerekli olan OHAL sürecinin başlatılması da yine demokrasi ve özgürlük çerçevesinde Türkiye’ye yöneltilen bir eleştiri malzemesi olarak kullanılmıştır. Bu haber arşivinden anlaşılacağı üzere Sputnik Türkiye darbe karşısında Türkiye’nin yanında yer almak yerine darbe sonrası yaşananlar üzerinden eleştiriler yöneltmiştir.
PKK-Hendek Terörü ve HDP’li Vekillerin Tutuklanması:
Sputnik Türkiye 15 Temmuz darbe girişimi döneminde Türkiye’ye her ne kadar eleştirel yaklaşmış ve konuyla ilgili birçok haber yayımlamışsa da öncesinde PKK’nın bir terör eylemi olan “hendek” olaylarını görmezden gelmiştir. Olayların yaşandığı dönemde sadece Demirtaş’ın “barış” mesajlarını ileten mecra hükümetle ilgiliyse yalnızca Erdoğan’ın Demirtaş’a dava açtığına dair bir haber yayımlamıştır. Medya organının bu yanlı tutumu HDP’li milletvekillerinin tutuklamalarına karşı olan yaklaşımından da anlaşılmaktadır. Aralarında HDP eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da bulunduğu dokuz milletvekilinin terör bağlantısı başta olmak üzere birçok suçlama neticesi tutuklanmasının ardından mecra Türkiye’deki demokrasi adına endişeli olduğuna yönelik haberler paylaşmıştır. İlk gün girilen haber başlıklarında Türkiye’ye yönelik “Nazi tipi diktatörlük” ve “anti-demokratik uygulamalar” suçlamaları görülmektedir.
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatları:
Türkiye’nin DEAŞ’la mücadele amacıyla 24 Ağustos 2016’da başlattığı FKH, Sputnik Türkiye tarafından ilk olarak “Cerablus’a Fırat Kalkanı Operasyonu: Türk Tankları Suriye’de” haber başlığıyla duyurulmuştur. Türkiye’nin Suriye’de başlattığı bu askeri operasyonun daha çok Türkiye-Rusya ilişkileri bağlamında ele alındığı göze çarpmaktadır. Bu bağlamda “Rusya Olmasa Türkiye Cerablus’a Giremezdi” başlıklı haberi dikkat çekicidir. Gazeteci-yazarların konuya ilişkin görüşlerini aktaran haberde Türkiye ve Rusya arasında bir normalleşme yaşandığı için bu operasyonun başlayabildiğinin altı çizilmiştir. Türkiye’nin bölgede müttefikleriyle uyum içerisinde dikkatli bir askeri taarruz harekatı izlemesi, küresel güç dengelerini gözetmesi bir anlamda “Rusya’ya bağlı Türkiye” imajıyla gölgelenmeye çalışılmıştır. Bununla beraber Rusya’nın operasyon nedeniyle bölge halkı adına endişeli olduğunu duyurduğu haberler gündeme gelmiştir. HDP’nin operasyonu bir “Kürt karşıtı girişim” olarak değerlendirdiği de aktarılmıştır. 20 Ocak 2018’de ZDH’nin başlaması da yine Türkiye’nin Suriye politikasıyla bağlantılı şekilde ancak Rusya merkezli ele alınmıştır. Haberler Erdoğan’ın fiili olarak operasyonun başladığını söylemesinin ardından hız kazanmıştır. İlk günden itibaren Kremlin’in operasyonu yakından izlediği ve Türkiye’yi Suriye’nin toprak bütünlüğü konusunda uyardığına yönelik haberlere rastlamak mümkündür. Ancak bu operasyon sırasında Rusya’nın Kürtlere desteğini azalttığı ve bu nedenle Türkiye’yi operasyon nedeniyle kınamadığı, sadece duyduğu rahatsızlığı dile getirdiği belirtilmiştir.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve İstanbul Havalimanı:
Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün İstanbul’un üçüncü köprüsü olarak açılmasının Sputnik Türkiye’de öne çıkan bir konu başlığı olmadığı, bu konuyla ilgili arşivlerinde iki haberin yer aldığı görülmektedir. Bu haberlerden birinde yalnızca “Yavuz Sultan Selim Köprüsü Açıldı” başlığıyla köprü fotoğraflarına yer verilirken diğer haberde ise köprüde fotoğraf çekinenlerin trafiği kilitlediği belirtilmiştir. Türkiye’nin bir diğer mega projesi olan İstanbul Havalimanı’nın açılışı 29 Ekim 2018’de gerçekleşmiştir. Bu açılış Sputnik Türkiye’de daha çok “havalimanının ismi” ve öncesinde gerçekleşen “havalimanı işçilerinin protestoları ve tutuklanmaları” bağlamında ele alınmıştır. Erdoğan’ın çok tartışma konusu olan havalimanının adını “İstanbul” olarak açıkladığı duyurulmuştur. 29 Ekim töreninde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Anıtkabir defterine “Türkiye’nin gücünün sembolü” olarak İstanbul Havalimanı’nın açılacağını yazmasına dikkat çekilmiştir. Konuya ilişkin haberlerin bir kısmıysa İstanbul Havalimanı’nın sıfırdan inşa edilen en büyük havalimanı olduğuna değinmiştir.
Ağustos 2018’in ilk haftasında Türkiye’de doların Türk lirası karşısında ani yükselmesi dünya basınının oldukça ilgisini çekmiştir. Birçok mecra konuyu ekonomik bir çalkalanmadan ziyade ABD-Türkiye arasında yaşanan siyasi bir kriz olarak ele alırken Sputnik Türkiye ise Türkiye’nin ABD ve NATO’dan uzaklaşarak Rusya’ya yaklaştığı iddiaları çerçevesinde işlemiştir. Sputnik Türkiye’de bu konu hakkında yayımlanan haberlere bakıldığında öncelikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’ye yönelik tepkisinin haberleştirildiği görülmektedir. Rahip Brunson olayının ardından iki ülke arasında yaşanan gerginliğin sebep gösterildiği dolar yükselişini Türkiye’nin bir “ekonomik savaş” olarak nitelendirdiği belirtilmiştir. Türkiye’nin ABD’ye karşı içerisinde bulunduğunu söylediği ekonomik savaş karşısında Rusya’nın ve İran’ın Türkiye’yi destekleyen mesajlarına yer veren haberlerde Suriye konusunda müttefik olan üç ülkenin yine yan yana olduğuna vurgu yapılmıştır. Sık sık iki ülke arasındaki uçurumun giderek açıldığını ileri süren haberler Türkiye’nin ABD’den uzaklaşırken müttefik arayışları içine girdiği mesajını iletmeye çalışmıştır. Türkiye’nin alternatif müttefiki olarak da Rusya’nın işaret edildiği birçok haber içeriğinden anlaşılmaktadır.
1993’te Fransa’nın Lyon kentinde yayın hayatına başlayan ve AB tarafından finansal olarak desteklenen Euronews’in; Arapça, İngilizce, Fransızca, Almanca, Yunanca, Macarca, İtalyanca, Farsça, Portekizce, Rusça, İspanyolca ve Türkçe olmak üzere toplam on iki ayrı dilde yayını bulunmakta.
15 Temmuz Darbe Girişimi:
Euronews darbe girişimi sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın FETÖ elebaşı Gülen’in iadesi konusunda ABD’ye olan tepkisine dikkat çekmiştir. Bu durum yayın kuruluşunun darbe girişimini daha çok Türkiye-ABD arasında ortaya çıkan büyük bir çatışma alanı olarak değerlendirdiğini göstermektedir. Darbe girişimi sonrası haberlerinde kamu hizmetlerinden ihraç edilen ve tutuklanan FETÖ mensuplarını ön plana çıkaran mecra görevden uzaklaştırılan terör örgütü üyeleriyle röportajlar gerçekleştirerek darbe girişiminin ciddiyetine gölge düşürmüştür. NATO’da çalışan subaylardan FETÖ bağlantısı tespit edildiği için ihraç edilenlerle gerçekleştirilen bir röportaj tamamen darbenin gerçek olmadığı iddialarına dayanmaktadır.
Euronews 2015’te PKK’nın Çözüm Süreci’ni bozarak şehir merkezlerinde başlattığı terör eylemleri ve bölgesel özerklik ilanlarına karşı başlatılan operasyonları aktarırken PKK’yı Türkiye’nin mücadele içinde olduğu bir terör örgütü kabul etmiş ancak özellikle bölgede gerçekleştirilen askeri operasyonlara halkın bir kısmının tepkili olduğunu vurgulamıştır. Mecra bölgeye ve PKK’ya dair haber aktarımında her ne kadar terör ve terörist vurgusu yapsa da sık sık sivil halkın ve masum insanların devlet ve PKK arasındaki savaşın mağduru olarak zarar gördüğünü ileri sürmüştür.
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatları:
Euronews Türkçe 24 Ağustos 2016’da Türkiye’nin son dönemlerde artan DEAŞ saldırıları sonrası hudut güvenliğini sağlamak amacıyla operasyon başlattığını duyurmuştur. DEAŞ’ın Türkiye’ye yönelik saldırılarının hatırlatıldığı haberlerde operasyona dair gelişmeler gün gün aktarılmıştır. ÖSO ile ortak hareket edildiğini vurgulayan haberlerde dikkat çeken nokta YPG’nin “PKK’nın Suriye uzantısı” olarak tanımlanmasıdır. ABD tarafından PKK ile olan bağlantısı açıkça kabul edilmeyen YPG’nin Euronews Türkçe tarafından Türkiye’ye yakın bir söylemle anıldığı görülmüştür. İlerleyen günlerde Türkiye’nin Suriye operasyonları daha çok PYD ile bağlantılı şekilde ele alınmıştır. Sık sık Türkiye’nin YPG’yi geri çekilmesi ve ABD’yi de PYD’ye destek vermemesi için uyardığı söylenmiştir.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve İstanbul Havalimanı:
Türkiye’nin mega projelerine dair çok yoğun bir haber trafiğine rastlanmasa da Euronews Türkçe projelerin hayata geçişini farklı tartışma zeminleri üzerinden okuyucuya aktarmıştır. Özellikle İstanbul Havalimanı’nın açılışına dair Türkiye’de ve dünyada tartışılan konu başlıklarına ayrıntılarıyla yer vermiştir. Olumlu veya olumsuz farklı görüşleri ileten haberlerin genel yaklaşımı ise daha çok projelerin Türkiye ekonomisini zarara uğrattığı üzerinedir. Türkiye’nin son yıllarda hayata geçirdiği en önemli projelerden olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün olumlu bir tonla haberleştirildiği görülmüştür. Özellikle Erdoğan’ın bu projenin Türkiye’nin gelişimini simgelediğine dair sözlerine ve projede çalışan işçilerin ikramiye almasını sağlamasına vurgu yapılmıştır. İstanbul Havalimanı’na dair ise olumsuz temaların ön plana çıktığı görülmüştür. İşçi ölümleri, havalimanının maliyeti, ismi ve büyüklüğü üzerinden çeşitli spekülasyonlar ortaya atılmıştır. Bu spekülasyonlara dayanan tartışmalar Euronews Türkçe tarafından farklı görüşlere yer verilmeden ve tartışmalara konu olan iddiaların aslı araştırılmadan gündeme getirilmiştir.
Türkiye’de tutuklu bulunan Amerikalı Rahip Brunson üzerinden yaşanan Ankara-Washington hattındaki gerilim ve karşılıklı açıklamalar sonucu Türk lirası dolar karşısında keskin bir düşüş yaşamıştır. Doların yükselişi haberlerde ABD’nin Türkiye’ye yaptırımı olarak değerlendirilmiştir. Bu konu hakkında Türk ekonomistlerin eleştirildiği haberlerle beraber Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Mevlüt Çavuşoğlu gibi devletin üst kademelerinin açıklamaları da okuyucuya iletilmiştir. Özellikle Erdoğan’ın “Biz savaşa hazırız” söylemi dikkat çeken haber başlıkları arasına girmiştir. Bununla birlikte Türk ve yabancı ekonomistlerin konuya dair görüşleri tek tek incelenmiştir. Özellikle yabancı ekonomistlerin oldukça karamsar bir tablo çizdiği yayımlanan haberlerden anlaşılmaktadır. “Türkiye krizinin cahil otokratlar yönetimde olduğunda yaşanılabilecek türden bir şey olduğu” aktarılan yorumlardan biridir.
CRI TÜRK (ÇİN ULUSLARARASI RADYOSU-TÜRKİYE
3 Aralık 1941’de “Pekin Radyosu” adıyla Pekin’de kurulan CRI’ının, Türkçe yayın yapan kanalı ve haber sitesi 1 Kasım 2016’da CRI Türk adıyla yayına başladı.
Türk devletinin PKK’nın 2015 genel seçimlerinin ardından bölgede terör olayları gerçekleştirmesi ve bölgesel özerklik ilan etmesi üzerine başlattığı operasyonun ilk günlerinde yayında olmasa da CRI Türk kuruluşunun ardından bu olaya dair önemli gelişmeleri takipçileriyle paylaşmıştır. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Cizre’ye birlik ve beraberliği vurgulamak amacıyla yaptığı ziyarete haberlerinde yer veren mecra Soylu’nun “teröre sıfır tolerans” yaklaşımını da içerikte vurgulamıştır. Cizre’de ve Sur’da yaşanan çatışmaları “devletin Kürt vatandaşlarla çatışması” algısı üzerinden yaymaya çalışan Batı kaynaklı yayın kuruluşlarına göre CRI Türk daha objektif bir yaklaşımla bölgede yaşananları değerlendirmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre teröre destek olmak gibi net bir şekilde suç kapsamına giren eylemlerde bulunan HDP’li milletvekillerinin tutuklanması ve şehirlerde devlete karşı hendek kazan teröristlerle mücadele çoğunlukla dünya basınında Türkiye karşıtı bir söylemle gündeme getirilmiştir. Uluslararası bir yayın ağına sahip CRI Türk bu açıdan daha farklı bir yaklaşım sergilemiş, tutuklamaların ve şehir operasyonlarının asıl nedenlerine yoğunlaşarak takipçilerine daha tarafsız bilgiler sunmuş, PKK’ya ve teröre karşı Türkiye Cumhuriyeti’ni destekleyecek haberler üretmiştir.
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatları:
CRI Türk Suriye operasyonlarını “Türkiye’nin sınır güvenliği” çerçevesinde değerlendirmiştir. Türkiye’nin sınır güvenliğini sağlamak ve bölgede güvenlik koridoru oluşturmak için Suriye operasyonlarını genişlettiğini duyurmuştur. Zeytin Dalı Harekatına destek mesajlarını sık sık gündeme getiren haberler Türk ordusunun bölgeyi teröristlerden, silah ve patlayıcılardan arındırdığı söyleyerek bölgede yaşanan terörle mücadeleyi tüm boyutlarıyla aktarmıştır. PYD/PKK mensuplarınca inşa edilen “Öcalan Anıtı”nın ZDH kapsamında imha edilmesini duyurarak anıt için “sözde anıt” ifadesini kullanmış ve inşasının provokasyon amaçlı olmasına dikkat çekmiştir. ABD ve Rusya’nın Türkiye ile Suriye konusunda irtibatta olduğunu aktarması ve Fener Rum Patriği’nin destek mektubunu yayımlaması yayın organının ZDH’yi meşru olarak değerlendirdiği ve desteklediği yönünde bir imaj çizmektedir.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve İstanbul Havalimanı:
CRI Türk Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün açıldığı dönemde yayın hayatına henüz başlamadığı için konuya dair haber metinlerine rastlanmamıştır. Mecranın Türkiye’nin bir diğer önemli projelerinden olan İstanbul Havalimanı’nın açılışını ise ülkenin gelişiminin önemli bir parçası olarak değerlendirdiği ürettiği haber içeriklerinden anlaşılmaktadır. CRI Türkçe İstanbul Havalimanı’nın açılışını Binali Yıldırım’ın “Cumhuriyet’in şanına yakışan bu eser hayırlı, uğurlu olsun” sözlerini haber başlığına çekerek duyurmuştur.
CRI Türk Türkiye ve ABD arasında yaşanan Rahip Brunson krizinin ekonomiye etkisine haberlerinde geniş yer vermiştir. Doların yükselişe geçtiğini söyleyen haberler bu durum karşısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği birlik ve dayanışma mesajlarını sıkça tekrarlamıştır. Erdoğan’ın ABD’nin dolar yaptırımına meydan okuduğu söylenmiş ve aynı zamanda Ankara’nın Washington’ın kaybetmeyi göze alamayacağı bir müttefik olduğu vurgulanmıştır. Bununla beraber Çin’in ve Katar’ın müttefik ülkeler olarak ABD’ye karşı Türkiye’nin yanında olduğunu söyleyen açıklamalarına dikkat çekilmiştir. Yayın organı doların yükselişi haberlerini aktarırken bu yükselişi Türkiye ekonomisine değil Rahip Brunson krizine ve ABD’nin “ekonomik yaptırımlar”ına bağlamıştır.
7 Eylül 1986’da Londra’da kurulan Independent, 26 Mart 2016’da gazete baskısını durdurarak dijital yayına geçti. 2018 yılında IDML ve Suudi Arabistan Araştırma ve Pazarlama Grubu’nun (SRMG) bünyesinde bulunan Media Arabia arasında imzalanan anlaşma çerçevesinde 15 Nisan 2019’da Independent Türkçe olarak yayına başladı.
SETA, inceleme yaptığı olaylar sırasında Independent Türkçe yayına başlamadığı için konuya dair herhangi bir analiz yayınlamadı. Raporda, kurumun çalışanlarının önceden görev aldıkları veya katkı sundukları kurumların çeşitlilik gösterdiği belirtilerek hazırlanan görsele göre Independent Türkçe çalışanlarının önceden, Haber Global, CNN Türk ile Habertürk’ün ön planda olduğu ve BirGün’den A Haber’e kadar Türkiye’nin birçok medya kurumun kökenli isimler yer aldığına dikkat çekildi.
MEDYA KURUMLARINA VE KAMUYA ÖNERİLER
SETA 202 sayfalık raporunun son bölümünde ise Türkiye’de yayın yapan uluslararası medya kuruluşlarına ve kamuya maddeler halinde önerilerde bulundu.
Uluslararası Medya Kuruluşlarına Öneriler
• Türkiye’de yayın yapan yabancı medya organlarının tamamına yakını tek sesli bir profil çizmektedir. Medya organlarının ilan ettikleri yayın ilkeleri doğrultusunda tarafsız ve çok sesli bir haber aktarım dili geliştirmeleri gerekmektedir. Bu hususta Türkiye’ye mahsus öz denetim mekanizmalarını geliştirmeleri faydalı olacaktır.
• Global mecraların Türkiye uzantıları bağlı oldukları ana kademe tarafından denetlenmelidir. Zira zaman zaman medya organının ana haber birimiyle Türkiye uzantısının farklı haber politikaları takip etmesi söz konusu olabilmektedir.
• İncelenen mecraların tek sesliliğini kırması için çalışan profilini çeşitlendirmesi ve toplumun farklı kesimlerini yansıtan kişilere bünyesinde yer vermesi gerekmektedir.
• Mecraların yayın ilkelerinde çalışanlarının siyasi kimliğini belli edecek kamusal paylaşımlarda bulunmaması kuralı yer alırken bu kurala uymayan birçok çalışan olduğu görülmüştür. Medya aracının çalışanlarını bu noktada denetlemesi ve haber diline siyasi kimliğinin yansımamasına özen göstermesi gerekmektedir.
• Özellikle kamu yayıncılığı yapan Batı medyası organlarının Türkiye uzantılarının gündeme dair konularda hükümetin resmi kanatlarından yapılan açıklamaları mutlaka iletmeye dikkat etmesi gerekmektedir. Hükümete yönelik eleştirilerle beraber resmi açıklamaların da haberlerde yer alması okuyucuyu doğru yönlendirme açısından gereklidir
• Her bir mecranın “şikayet ve öneri” bölümü bulunmaktadır. Özellikle doğrudan hükümeti hedef alan haberlerde yanlış bir içerik ve tutum tespit edildiğinde ilgili mercilere itiraz ve uyarıda bulunulmalıdır. Böylece medya kuruluşu ve kamu yayıncıları için ilgili ülke nezdinde denetim mekanizmaları işletilebilir.
• Türkiye’nin uluslararası kamu yayıncılığını yürüten TRT World gibi başarılı örneklerin sayısı artırılmalıdır.
• Türkiye farklı dillerde yayın yapma kapasitesini ve yurt dışında yayın yapan medya organlarının sayısını artırmalıdır. Kamu yayıncılığı devreye sokulacağı gibi özel medya kuruluşları da bu amaç doğrultusunda desteklenebilir.
• Türkiye’de yayın yapan yabancı medya kuruluşlarının güvenilirliği ve tarafsızlığı takip edilip kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Bu maksatla bir yayın takip ve raporlama oluşumu kurulmalıdır. Medyanın tabiatı gereği oluşumun devlet tarafından kurulması isabetli olmayacaktır. Sivil toplumun kuracağı bu oluşum desteklenmeli ve teşvik edilmelidir.