TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İstanbul’daki TBMM Filizi Köşk Sosyal Tesisi'nde medya kuruluşlarının genel yayın yönetmenleriyle iftar programında bir araya geldi. Kurtulmuş, TBMM’nin önünde iki büyük ödevin bulunduğunu, bunlardan birisinin yeni bir anayasanın yapılması mecburiyeti olduğunu kaydetti.
Kurtulmuş şöyle konuştu: “Hakikaten siviller eliyle yapılmış, parlamentoda yapılmış, demokrat, kuşatıcı bir anayasanın yapılması Türkiye için elzemdir. Bunun için gayret edeceğiz. Tabii hemen seçimden sonra, belki de anayasa sürecinden daha kolay sonuç alabileceğimiz bir süreç, Meclis’te yeni bir iç tüzüğün hazırlanmasıdır. Meclis’in etkisini ve ağırlığını artıracak bir iç tüzüğü Meclis’te grubu bulunan partilerle görüşerek gündeme almayı, eş zamanlı olarak da anayasa çalışmalarını sürdürmeyi düşünüyoruz.”
“Parlamentoda iyi bir şekilde bu müzakereleri sürdürmeyi başarırsak bundan sonuç alabileceğimizi ümit ediyorum. Ben de şahsen seçimden sonraki dönemde yeni anayasa meselesini başta grubu bulunan siyasi partilerle görüşerek takip edeceğim. Bazı siyasi partilerin anayasa hazırlıkları var ama bütün siyasi partilerin bu süreçte yeni anayasaya ilişkin hazırlıklar yapmalarını bekliyorum. Meclis Başkanı olarak akademinin, hukuk çevrelerinin, sivil toplum kuruluşlarının ve yeni bir anayasa ihtiyacını hisseden, sözü olan herkesin sözünün dinleneceği ve bundan istifade edileceği bir anayasa yapım sürecini demokratik bir hassasiyetle başlatacağız.”
“Ne zaman yeni bir anayasa yapımı tartışılsa bazı çevrelerden, ‘Anayasa yapabilmek için kurucu meclisin olması lazım’ tepkisi geliyor. Kusura bakmayın, 1960 darbesinin anayasasını onaylayan meclis kurucu meclis oluyor; 1982 Anayasası’nı kabul eden meclis, kurucu meclis oluyor da bu milletin seçtiği meclis niye anayasa yapamıyor? Dolayısıyla hiçbir şekilde, içeriden, dışarıdan, başka birilerinden sufle edilerek söylenecek bir anayasa teklifine ihtiyacımız yok. Bu millet bütün farklı siyasi farklılıklarıyla kendi görüşlerini toplar ve olgun bir sürecin sonunda da kendi ihtiyacı olan bir anayasayı, yeni bir anayasayı gerçekleştirebilir.”
“Bayramdan sonra nasip olursa partilerimizi de ziyaret edeceğim. Bundan da hiç çekinmem. Tek tek hepsiyle görüşürüm. Orada da inisiyatif alırım. Hiç kimsenin dediklerinin yüzde 100 hepsi olmayabilir. Partiler için söylüyorum. Ama sonuçta iyi niyetli bir şekilde yaklaşılırsa ben sonuç alınacağından eminim. Bunun için de tabii önce Meclis’teki tansiyonun düşürülmesi, diyaloğun kurulması lazım. Kimseyi zorlayamayız. Önce ittifak edilecek hususların gündeme getirilmesi lazım. İlk dört madde konusunda partilerin bir ittifak halinde olmayacağı aşikârdır. Dolayısıyla tartışmalı olduğu belli olan bir konunun gündeme getirilmesi lüzumsuz yere gündemi işgal etmektir. Onun için ilk dört maddenin bu tartışmalarda gündeme alınmayacağı aşikârdır.”
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde, “Gazze'de acilen ateşkes sağlanması” yönünde kabul edilen karar tasarısına ABD’nin çekimser kalmasının iyi bir haber olduğunu belirten Kurtulmuş, “Çünkü artık şunu görüyorlar. Netanyahu’yu sırtlarından atarak, ellerini temizleyerek buradan çıkmaları mümkün değil. Çekimser kalarak, yeni bir barış imkânının, en azından ateşkes imkânının ortaya çıkması için bir adım atılmış oldu” diye konuştu. Türkiye’nin Gazze’ye yönelik bir barış gücünde yer alıp almayacağı yönündeki bir soruya Kurtulmuş, “İsrail'in fiilen uluslararası hukuka aykırı attığı bu adımları önleyecek bir mekanizma mutlaka kurulmak zorundadır. Barış gücü, en önemli tedbirlerden birisidir. Bizim garantör olmak dediğimiz şey bu… Türkiye'nin de içinde bulunduğu, tercihen bölge ülkelerinden bir barış gücü oluşturulabilirse İsrail bu kadar rahat adım atamaz. Dolayısıyla bunun uluslararası bir mekanizma içerisinde önlenmesi mümkündür. Türkiye'de böyle bir barış gücünde yer alır” cevabını verdi.
1990 sonrasında iki kutuplu dünya sisteminin değiştiğini kaydeden Kurtulmuş, ABD önderliğindeki Batı’nın kendisi için yeni düşmanlar icat ettiğini vurguladı. Kurtulmuş, “Gelinen noktada şunu gördük ki; ABD öncülüğündeki Batı hâkimiyeti Afganistan'dan hızla çekilmek zorunda kalarak sona ermiştir. Yeni dünya dengeleri içerisinde, bu bölgedeki denklemlerde, ana aktörlerinden biri olma potansiyeline sahip olan ülke Türkiye'dir. Dolayısıyla Türkiye ne şu eksene ne de bu eksene göre kendisini konumlandıramaz. Türkiye milli eksenini tahkim etmek zorundadır” diye konuştu. Kurtulmuş, şunları söyledi: “Hiç kimsenin eksenine girmek mecburiyetimiz yoktur. Türkiye zaten kendi eksenini inşa ediyor, gerçekleştiriyor. Biz kendi eksenimize, kendi köklerimize döner, kendi milli karakterimiz üzerinden yükselebilirsek Türkiye'nin geleceği açıktır. 7 Ekim'den iki gün sonra 9 Ekim'den itibaren çok sayıda ülkeyle temaslarımız oldu. Zaman içerisinde şunu gördüm ve çok memnun oldum. İslam ülkelerinde olağanüstü yüksek bir bilinç ortaya çıkıyor. Burada Türkiye'nin ve Tayyip Erdoğan'ın tarihsel bir katkısı, rolü vardır. Cesaretle kalkıp gerekenleri söyleyebilmesi, birçok ülkeyi cesaretlendiriyor.”