“Türkiye'nin gerçek anlamda bölgesel güç olabilmesinin olmazsa olmaz şartı TF2000 gemileridir” desek herhalde abartmış olmayız. Modern savaş konseptinin vazgeçilmez unsuru olan 'hava savunma fırkateyni', MİLGEM projeleriyle elde edilen tecrübenin üst düzey bir ürünü olacak.
Yüzen bir komuta kontrol merkezi işlevi görecek TF2000 gemisi, çok sayıda hava-deniz hedefini aynı anda izleyip tedbir alacak. Hem kendini hem de bulunduğu bölgedeki tüm unsurların savunmasını tek başına üstlenebilecek geminin planlanan özellikleri saymakla bitmiyor.
200 km menzildeki hedefe ateşlenebilen milli gemisavar füzesi Atmaca, torpido savunma füzesi TORK ve deniz-kara unsurlarını 800 km öteden vurabilen yerli SOM'u taşıyacak TF2000 fırkateyni, bunlarla birlikte daha birçok mühimmatla teçhiz edilecek. Milli imkanlarla geliştirilen orta irtifa Hisar füzesi ya da binlerce km uzağa gönderilebilen balistik Yıldırım da bunlardan yalnızca birkaçı. Kendisine yönelik yakın tehditlere karşı yerli lazer silahına da sahip olması beklenen TF2000, Türk donanmasının caydırıcı gücüne çarpan etkisi yapacak. Fakat TF2000, asıl gücünü füzelerden değil, 'her şeyi gören' gözlerinden alacak.
Aynı anda binlerce hedefi takip edip 3 boyutlu haritalandırma yapabilen faz dizinli radar teknolojisi, TF2000 fırkateyninde bulunacak. Erken uyarı ve istihbarat için gemide mutlaka bulunması gereken Çok Maksatlı Faz Dizinli Radar yani 'ÇAFRAD'ı üretebilmek için ASELSAN, METEKSAN ve TÜBİTAK harıl harıl çalışıyor. 2013 yılında başlanan projede ne aşamaya gelindiği bilinmiyor, ancak TF2000'in suya indirilmesi en çok bu projeye bağlı durumda. Geliştirilmekte olan ÇAFRAD, 400 km yarıçapta su üstündeki bir hedefi, havadaki bir füzeyi, uçağı ya da İHA'yı tespit edip bu tehditlerden bölgesindeki diğer gemi, uçak ya da yer istasyonunu haberdar edebiliyor.
Bir TF2000 fırkateyninin ne anlama geldiğini herhalde şu örnek daha iyi açıklayabilir: TF2000'in Ege Denizi'nin güneyinde olduğunu düşünelim. Atina'dan İstanbul'a atılan bir füzeyi havada etkisiz hale getiren gemi, aynı anda Girit'teki bir denizaltıyı batırabilir, Mısır donanmasından birçok gemiyi tahrip edebilir, aynı dakikalarda İsrail'e bile füze yollayabilir. Bunları yaparken kendisine saldırması muhtemel 10'larca savaş uçağını da düşürebilir. Geride kalan binlerce düşman unsuru için ise Türk donanmasındaki diğer gemilere nokta hedef verebilir, dost uçakları yönlendirebilir, yer istasyonlarını koordine edip uygun silahları görevlendirebilir.
Asgari 150 metre boyunda olması beklenen 18 metre genişliğindeki TF2000 fırkateyninin ağırlığı 7 bin ton olacak. Yerli savaş yönetim sistemi GENESİS'in özel bir versiyonunu kullanacak gemide 220 mürettebat görev yapacak. Teknoloji harikası savaş aracının tasarım çalışmaları 2013'ten beri sürüyor. ASELSAN'ın ÇAFRAD projesini tamamlamasının ardından 4 adet yapılacak gemilerin maliyeti 4 milyar doları bulacak.
Su üzerinde ulaştığı 120 km/saat (70 knot) hızla 'dünyanın en hızlısı' olarak gösterilen 'Kaan' sınıfı hücumbot, yakın geleceğin deniz savaşlarında bilinen tüm kuralları altüst edeceğe benziyor. Gemi teknolojisinde sınırları zorlayan milli şirket Yonca Onuk, 'MRTP 44' adı verilen 47 metrelik yüksek hızlı hücumbota 110 metrelik askeri gemilerin silah sistemlerini sığdıracak. Jet hücumbot, menzili 8 km'den 16'ya çıkarıldığı söylenen ve dünyada 'delemeyeceği zırh bulunmayan' ROKETSAN üretimi tanksavar füzesi Mızrak-U'lardan en az 4'er tane taşıyacak. Baş tarafında da ASELSAN yapımı 30-40 mm'lik top bulunan 'Kaan Hücumbot'un üreticisi Ekber Onuk, “MRTP 44 çok iddialı bir proje. Sırtlandan ilham alarak ürettiğimiz bu küçük tekne ile büyük hücumbotlardan daha hızlı bir denizcilik elde edeceğiz ve 4 bin tonluk büyük bir savaş gemisini perişan edebilecek güce ulaşacağız” şeklinde konuşuyor. Onuk'un bahsettiği 'sırtlan' taktiğinin, 120 km hızla giden çok sayıda hücumbotun dev bir fırkateyni ablukaya alması ve taşıdıkları Mızrak-U füzelerini peşi peşine ateşlemesiyle hedefteki gemiyi batırması şeklinde olduğu tahmin ediliyor.
Botun üretiminde, içinde karbon, kevlar ve cam lifleri bulunan özel kompozit bir malzeme kullanılıyor. Türkiye'nin kıyı güvenliği ve SAT komandolarının en kısa sürede intikali için Deniz Kuvvetleri bu hücumbotlardan 60'ın üzerinde satın aldı. Üretici şirket Yonca Onuk, 'dünyada bir numara' olduğunu belirttiği 'askeri geminin Ferrarilerini' 7 ülkeye ihraç ediyor. Şimdiye dek ASELSAN imzalı silah sistemleriyle yüklü şekilde satılan 'Kaan'lara bundan böyle ROKETSAN üretimi Mızrak füzeleri de monte edilecek ve yurtdışına bu şekilde satılacak. Pakistan, Malezya, Gürcistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Mısır ve KKTC 'Kaan' sınıfı hücumbotları kullanan ülkeler arasında.
Radara yakalanmayan jet botun dizaynını henüz bir üniversite öğrencisiyken Kaan Onuk yapmış. Uzay Mühendisliği bölümünde okuyan Kaan 1996'da trafik kazasında öldüğünde oğlunun projesini babası Ekber Onuk devralmış. Yonca Onuk şirketi, şu anda dünyanın her yanına 'Kaan' hücumbotlarından satıyor.
Türk Deniz Kuvvetleri'nin gemisavar silahlarını millileştirme vizyonu kapsamında ROKETSAN'a ihale ettiği Atmaca projesi, dünyanın en gelişmiş avcı füzelerini Türkiye'ye kazandıracak. Exocet ve Harpoon füzelerinden daha üstün özelliklere sahip olacak füze, denizde asgari 200 km uzaklıktaki hedeflere karşı kullanılacak. Data-link donanımına da sahip olacak Atmaca, seyir halindeyken uzaktan hedef güncellemesine izin verecek. Atmaca'nın yalnızca gemiden gemiye değil, gemiden karaya da fırlatılabilecek şekilde geliştirilmesi planlanıyor. Geçtiğimiz yıl Güney Afrika seferine çıkan 4 gemi, yerli yapım bazı füzelerin test atışlarını gerçekleştirmişti. Güney Afrika açıklarında denenen füzelerden birinin de Atmaca olduğu iddia edildi. Halen TRI40 model Fransız motorunun kullanıldığı füze için Kale Grubu yerli motor üretiyor. Çalışmalarda son aşamaya gelindi. 2016 yılında envantere girmesi planlanan Atmaca'da kullanılacak yerli motorun, ithalinde problemler yaşanan TRI40'tan bile üstün olacağı belirtiliyor.
Yapımı tamamlanarak Deniz Kuvvetleri'ne teslim edilen 16 adet 'Yeni Tip Karakol Botu', 57 metre boyu, 70 km hızıyla deniz hakimiyetine güç verdi
Boğaz, üs, liman ve sahillere yakın bölgelerde görev için tasarlanan ve üretimine 2011 yılında başlanan 'Yeni Tip Karakol Botu' (YTKB) ya da 'Tuzla Sınıfı Karakol Gemisi' şimdiye dek 16 adet üretilerek Deniz Kuvvetleri'ne teslim edildi. Özel sektörün başarılı şirketlerinden DEARSAN Gemi İnşa Sanayii'nin tasarladığı botlar hızı, kıvraklığı ve yakın hedefleri vurmadaki başarısıyla ön plana çıkıyor. Botların boyu 57 metre, eni de 9 metre. Silah sistemlerinde HAVELSAN imzası var. 34 personelin görev yaptığı gemide 40 milimetre çift namlulu top, gece görüş özelliğine sahip 2 adet ağır makineli tüfek bulunuyor. Azami hızı saatte 70 km olan YTKB'nin asıl caydırıcı unsurları ise deniz hedeflerine göre güncellenmiş 8 ila 16 km menzilli Mızrak füzesi ile denizaltılara karşı roket sistemleri olacak. Benzerleri yurtdışında 100 milyon avro olduğu belirtilen gemiler, yurtiçinde 25 milyon avroya imal edilebiliyor. DEARSAN, 400 tonluk bu gemileri Türkmenistan ve Libya'ya da ihraç ediyor.