Rusya ile ABD, konu PKK olunca Türkiye’ye verdiği sözleri tutmuyor. Terör örgütü hâlâ güvenli bölge sınırları içerisinde ağır silahlarıyla işgalini sürdürüyor. Moskova PKK’lıları sınırdan 30 kilometre güneye çekeceğini taahhüt etmiş olsa da sahada bunun tam tersi bir görüntü mevcut. Askeri işbirliği kapsamında ortak çalışmalar devam etse de Rus makamları da ABD gibi oyalama taktiği izliyor. Soçi mutabakatının üzerinden yaklaşık bir ay geçmesine rağmen sahada terör örgütünün varlığı kendini açık şekilde gösteriyor. Rusya’nın, teröristlerin çekilmesini yönetmek bir yana örgütle işbirliği içerisinde hareket edişi Ankara’nın sabrını taşırmak üzere.
Ayn el-Arab güneyinde bulunan Sırrin’de ABD’nin boşalttığı üslere yerleşen Ruslar, önceki gün de Fırat nehri kenarında Tışrin Barajı çevresindeki üsse konuşlandı. Burada üst düzey bir Rus subayının PKK/YPG elebaşlarından Şervan Derviş ile verdiği pozlar, Kızıl Ordu-Pentagon-PKK arasında devir teslim törenine dönüştü. Sınırdaki Kamışlı’yı rejim-PKK ikilisiyle paylaşan Rusya, Kamışlı’nın dibindeki köye ABD askerlerinin üs kurmasına itiraz bile etmedi. ABD ordusu, Soçi mutabakatı kapsamına giren Dırbesiye, Amude, Malikiye ve Kamışlı’da PKK’lılarla devriye atarken Rusya, Türk Silahlı Kuvvetleri ile devriye fotoğrafı verip başka bölgelerde terör örgütüyle ittifak kurmaktan geri durmuyor.
ABD destekli PKK, bugünlerde Rusya’yı da yanında hissettiğinden iyice pervasızlaştı. Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı Harekât bölgelerine yönelik bomba yüklü araç saldırılarının dışında füzeli, havanlı tacizlerin her gün onlarcası yaşanıyor. Terör örgütü, Rasulayn’ın güneyinde bazen kendi örgüt paçavralarıyla bazen de rejim çatısı altında Suriye Milli Ordusu ve TSK’ya karşı çatışıyor. Rus ordusu, Soçi mutabakatı kapsamında bulunan Tel Temr kasabasında PKK’yı korumak için sıcak cephe hattına asker bile sevk etti. Beldenin Suriyeli muhaliflere teslimini engellemek için geçtiğimiz hafta sonu Tel Temr’de bayrak gösteren Rusya dün de çatışma hattına inerek zırhlı araçlarla boy gösterdi. Burada tıpkı Kamışlı’daki gibi PKK-Rejim-Rusya ittifakı kurulmuş durumda.
Sahada bunlar yaşanırken TSK ile Rus ordusunun ortaklaşa yürüttüğü devriyeler giderek daha da anlamsızlaşıyor. Terör koridorunu paramparça etmek için ABD’ye rağmen bölgeye operasyon düzenlemekte tereddüt etmeyen Ankara, şimdi de Barış Pınarı Harekâtı arifesindeki mesajların benzerini Moskova’ya iletiyor. Türkiye Rusya’ya hem sahada hem de masada ‘teröristleri çek’ mesajı veriyor. Görüşmelerden sonuç alınmadığı takdirde Türk ordusu kilidi yine silahla açacak. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun verdiği sert mesajlar Moskova’ya iyi niyetli uyarı niteliğinde. Hem ABD hem de Rusya ile yapılan anlaşmalarda Ankara’nın üzerine düşeni yaptığını fakat karşı tarafın yükümlülüklerini yerine getirmediğini ifade eden Çavuşoğlu, önceki gün şunları söyledi:
“Bizim hazırladığımız metinler üzerinden müzakere yapılarak mutabakat sağlandı ya da ortak açıklama yapıldı. Arkadaşlarımız da gerçekten çok iyi bir şekilde çalıştılar. Sonuçta burada biz iki ülkeyle de 5 gün içinde mutabakata vardık. Burada şu anda bu mutabakatın gereğini yaptılar mı tamamen? Hayır yapmadılar, yapılması lazım. Biz mutabakat gereği üzerimize düşeni yaptık. Tacizler olduğu zaman da gereğini yaptık ama buradan bir netice alamazsak tıpkı Amerika ile denedikten sonra harekâtı başlattığımız gibi yine gereğini yapacağız. Bunun başka çaresi yok. Yanıbaşımızdaki terör tehdidini bizim mutlaka temizlememiz lazım.”
Türkiye terör örgütünün faaliyetlerinden duyduğu rahatsızlığı sahadaki Rus unsurlarına iletti. Türk ve Rus yetkililer önceki akşam Tel Abyad güneyindeki Şerkerek silolarında biraraya geldi. Görüşmede Genelkurmay yetkilileri, sahadaki durumla ilgili bilgileri paylaşarak PKK/YPG’nin Soçi’de varılan mutabakat gereği M4 karayolundan çekilmesini istedi. Özellikle M4 karayolunun kontrolü için kavşak durumundaki Tel Temr’in terör örgütünden temizlenmesi talep edildi. Bu istekleri Rusya’nın kabul etmediği ve Tel Temr başta olmak üzere diğer bölgelerde PKK’ya yönelik desteği artırdığı belirtiliyor. Moskova-Ankara arasındaki ilişkileri olumsuz yönde etkileyecek bu adımların önümüzdeki günlerde nasıl bir seyir alacağı merak konusu.