Devlet, paralel örgütün kara para kaynağına mahkeme kararıyla el koydu. Kaynak Holding bünyesindeki 19 şirket, bir dernek ve bir vakfın finansal kayıtlarına yönelik 8 Eylül'de yapılan operasyonda elde edilen deliller, bu şirketlere yönelik kayyum kararıyla sonuçlandı. Kartal'daki Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebini değerlendiren Anadolu 10. Sulh Ceza Hakimliği, Kaynak Holding şirketlerine 7 kişilik kayyum heyeti atadı. Şirketin İstanbul Üsküdar, Bağcılar ve Bayrampaşa'da bulunan yönetim binaları ile İzmir'deki matbaasına polis ekipleri eşliğinde giren kayyum heyeti, yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı ortamda herhangi bir direniş şovuyla karşılaşmadı.
Kaynak Holding'e kayyum atanması kararıyla sonuçlanan süreç, eylül ayında şirkete yapılan baskınlarla başladı. 'Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) adına faaliyette bulunmak, karapara aklamak, vergi kaçakçılığı, terörizmin finansmanı hakkındaki kanuna muhalefet, terörizmi finanse etmek, yasadışı terör örgütü oluşturmak, bu örgütün yöneticisi ve üyesi olmak' suçlamalarıyla başlatılan soruşturma kapsamında baskın yapılan holdingde, Kaçakçılık ve Organize Şube (KOM) Şube polisleri, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) müfettişleri ve Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) görevlileri detaylı aramalar yaptı. Bu işlemler sırasında dijital verilerin imaj kopyalama işlemleri yapılarak, delil niteliğinde olabilecek tüm ticari defterler ve belgelere, bilgisayar kütüklerine, taşınabilir seyyar hafıza bellekleri gibi delillere el konuldu. Kopyalanan materyaller detaylı şekilde incelendi. Elde edilen bulgular sonrası KOM, SGK ve MASAK raporlar hazırladı.
Raporlara göre, şirketlerin bilgisayarlarında ticari faaliyetlerinden çok daha fazla FETÖ/PDY terör örgütünün faaliyetlerine, para trafiklerine ve finans sağlanmasına yönelik yazışmalara rastlandı. Kaynak Holding 'ticari şirket' gibi gözükse de asıl faaliyeti 'terör örgütüne finansal kaynak yaratma ve kaynak akışının sağlanması'ydı. Ayrıca Kaynak Holding'in kurucu ortaklarından olduğu Bank Asya'ya ilişkin BDDK'nın hazırladığı raporda ise 'holdinge bağlı şirketler üzerinden Bank Asya kredisi çekilip örgütün yurtdışındaki yapılanmalarına para aktarıldığı' belirtiliyordu. KOM Şube raporunda ise bir adım daha ileri gidiliyor, FETÖ/PDY'ye yönelik artan operasyonların, Kaynak Holding yöneticilerini şirketin malvarlıklarını satarak nakde çevirip başkasına devretmeye zorlayabileceği ve paranın örgüt amaçları doğrultusunda kullanılabileceği uyarısı yapılıyordu.
Soruşturmanın tam ve sağlıklı yapılması, delillerin yok edilmesinin önüne geçilmesi, suça devam edilmesinin önlenebilmesi ve sağlıklı nihai raporların hazırlanabilmesi amacıyla Kaynak Holding'e bağlı tüm şirketler hakkında gerekli tedbirlerin acilen alınmasının istendiği raporlar sonrası Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı harekete geçerek, kayyum atanması talebini Anadolu 10. Sulh Ceza Hakimliği'ne iletti. Mahkeme ise bu talebi yerinde bularak, holdinge bağlı şirketlere 7 kişilik kayyum heyeti atanması kararını verdi. Soruşturma kapsamında gözaltı kararı bulunmadığı öğrenildi.
Kaynak Holding'e bağlı 19 şirket, bir vakıf ile bir derneğe atanan 7 kişilik kayyum heyeti, şirketin eski yöneticilerine 'görevden alındıklarına dair kararın tebliğ edilmesinin ardından' yönetimi devraldı. İşadamı İmran Okumuş'un kayyum heyetinde üst yönetici olarak bulunduğu, avukat Sezai Çiçek, bilişim uzmanı Hüseyin Yaşar, maliyeci Aytekin Karahan, basın ve halkla ilişkiler uzmanı Ertuğrul Erdoğan, vakıf ve dernek uzmanı İsmail Gülen ile vergi denetçisi Levent Küçük'ün de diğer kayyumlar olduğu öğrenildi. Kayyumların İstanbul ve İzmir'de göreve başlamaları sırasında polis ekipleri geniş güvenlik önlemleri alarak, binalardan herhangi bir belge veya evrak çıkarılmaması için tetikte kaldı.
Anadolu 10. Sulh Ceza Hakimliği'nin Kaynak Holding ve bünyesindeki şirketlere kayyum atanmasına ilişkin kararında dikkat çekici tespitlerde bulundu. İşte karardaki o ifadeler: “Şirketlerin büyüklüğü, bu şirketler vasıtası ile işlendiği iddia edilen suçların kapsamı, yoğunluğu, etkinliği değerlendirildiğinde yönetim organının kararlarını 'denetlemek' üzere kayyum atanması yeterli görülmemiştir. Bu büyüklükte ve yoğunlukta, devletimizin yapısına yönelik, hükümeti yıkmaya, değiştirmeye, görevlerini yapmaya engel olmaya çalıştığı iddia edilen FETÖ/PDY adı altındaki böyle bir örgütün faaliyetlerine katılan, yardım eden olduğu raporlarla belirtilen şirketlere sadece denetim yönünden kayyum atanması bu suçların işlenmesine engel olamayacağı gibi, delillerin toplanması ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılması yönünden yetersiz kalacaktır. Bu nedenle hakimliğimizce anılan şirketlere yönetim organının yetkilerinin tümünün devredildiği kayyum tayini zorunlu görülmüştür."
Hakimliğin kararında, kayyum olarak atanan kişilerin yönetim organının tüm yetkilerine sahip olmalarına, yönetim organının yetkilerinin tümü ile kayyumlara devredilmesine, yeni yönetim organının bu kayyumlarca oluşturulmasına karar
verildi.
Anadolu 10. Sulh Ceza Hakimliği'nin kayyum kararında Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Daire Başkanlığı bünyesinde oluşturulan inceleme kurulunca hazırlanan rapora yer verildi. İşte o rapordaki dikkat çeken ayrıntılar:
* Yazışmalarda Fetullah Gülen'in hastalanması durumunda bile çalışanların birbirlerinden dua istedikleri görüldü.
* Şarkılarda bile sürekli 'hizmet', 'hocaefendi', 'himmet', 'abi' gibi kelimeler kullanan personelin bunu hayata geliş amacı olarak gördüğü, bu durumun da şirketin paralel yapı ile ilişkisini ortaya koyduğu tespit edildi.
* Bazı mailleşmelerde (G) ve (B) gibi kod isimlerin kullanıldığı belirlendi. Kod isim metodu genellikle yasadışı suç örgütleri tarafından kullanılan, kolluk kuvvetlerinin yapacağı takibi zorlaştırmayı amaçlayan ve sadece bu örgüte mensup olanların anlayabileceği bir kripto sistemidir.
* Bir e-posta içeriğinde KPSS sonuçlarına göre kamuda işe yerleştirilmeleri düşünülen 100 kişilik bir listeye rastlandı.
* 'Seminer-15 Kasım' adlı bir excel dosyasında yeralan kişiler için ayrı bir sütun açılarak 'sohbete gelen' ve 'gelmeyen' şeklinde not tutulduğu görüldü. Bu şekilde kişileri ayrıştırıcı listelerin hazırlandığı anlaşıldı.
* Bir mail içeriğinde, FETÖ/PDY'ye muhalif yazılarıyla tanınan yazarların kitaplarını kendi bünyelerindeki NT kitap, kırtasiye mağazalarının satış reyonlarından çıkarttırmak için çalışanlara verilen talimata rastlandı.
Kaynak Holding ve bünyesindeki şirketlerden elde edilen 220-230 TB'lık dijital verilerdeki inceleme tamamlandığında nihai rapor hazırlanacak.
Paralel yapının en önemli isimlerinden Mustafa Özcan, Kaynak Holding'e geçen yıl yapılan operasyon öncesi yurtdışına kaçarak bir daha yurda dönmedi. 20 Mart 2014'te Brüksel'e kaçan Özcan, halen yurtdışında yaşıyor. Fetullah Gülen'in veliahtı olarak gösterilen Özcan, yapılanmanın 'derin kasası' olarak cemaat içinde uzun süre imamlık yaptı. Özcan daha önce de CIA ile ilgili olarak Gülen'e verdiği bilgilerle gündeme gelmişti. Örgütün 'Türkiye imamı' olduğu ileri sürülen Özcan'ın, 10 yıl süreyle 'hava kuvvetleri komutanlığı imamlığı' yaptığı da belirtiliyor. Bu göreviyle birlikte 20 yıl boyunca FETÖ'nün Balkan sorumluluğunu üstlenen Özcan, bir dönem Fatih Üniversitesi'nde de mütevelli heyeti başkanıydı. Özcan'ın, Gülen'in ölümünden sonra örgütün başına geçeceği konuşuluyordu. Cemaatin hem kasası hem de karakutusu olarak bilinen Özcan'ın da Gülen gibi bir daha yurda dönmeyeceği belirtiliyor.
Kayyum atanan Kaynak Holding'in sahibi olarak gözüken Mustafa Özcan, Fetullah Gülen'le görüşmesine ilişkin ortaya çıkan ses kayıtlarının internete düşmesiyle gündeme gelmişti. Bu kayıtlarla Özcan'ın yabancı istihbarat servisleri ile kurulan kirli ilişki ağı da deşifre olmuştu. Kayıtta, şifreli ifadeler kullanan Özcan, ABD istihbaratı ile Gülen grubu temsilcisinin Almanya'da görüştüğünü anlatarak Gülen'i bilgilendiriyordu. Özcan, kayıtlarda 'CIA uyarılarını' Gülen'e arz ediyordu.
Yüzlerce milyon liralık haraç/himmeti Kaynak Holding kanalıyla yurtdışına aktaran paralel örgütün, 17-25 Aralık darbe girişimi başarısız olunca 'kaynak'larını Hollanda'ya transfere başladığı ortaya çıktı. Şirketin bir yöneticisinin tek seferde gönderdiği para 46 milyon TL!
Paralel yapının amiral şirketi Kaynak Holding'e kayyum atanırken Yeni Şafak, şirketteki usülsüzlüklerin ayrıntılarına ulaştı. Hükümeti devirmeye yönelik 17-25 Aralık darbe girişimi başarısız olan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ), yaşadığı panikle birlikte yurtdışına mal kaçırmaya başladı. Örgüt, bu amaçla Hollanda'da kurduğu bir paravan şirkete nakit transfer atağına geçti. Kaynak Holding'te çalışan bir yönetici, 'holding binasını teminat göstererek' çeşitli bankalardan kredi çekti. 'Ticari faaliyet amaçlı gibi' gösterilen bu kredilerin tutarı 46 milyon TL'ye kadar ulaştı. Bu kadar parayı hesabında toplayan sözkonusu yönetici, bunu tek seferde Hollanda'daki paravan şirketin hesabına aktardı. SGK ve MASAK raporlarına da yansıyan usülsüz para trafiğine Kaynak Holding'de asgari ücretle çalışan bir eleman da katıldı. Bir kısmı Bank Asya'dan olmak üzere çeşitli bankalardan 1 milyon 800 bin TL toplayan asgari ücretli, bu parayı yine yurtdışındaki paravan şirkete aktardı.
Darbe girişimi başarısız olunca Kaynak Holding'in içini boşaltmaya yönelen FETÖ, bu yolla çok sayıda usülsüz para transferi gerçekleştirdi. Yurtdışına para çıkışı için Hollanda'da kurulan paravan şirketin tüm yöneticilerinin de Kaynak Holding çalışanı olduğu belirlendi. Bank Asya'dan Kaynak Holding çalışanları tarafından çekilen kredilere ipotek olarak da şirket merkezi gösterildi. Yönetim kurulu başkanı N.T. ve yönetim kurulu üyelerinin şirketin içini boşaltmada başrolü üstlendiği operasyonda, toplam transfer meblağının ne olduğu sorusu delillerin tam incelenmesiyle açıklık kazanacak.