Jandarma İHA Komutanı Tuğg. Eyüp Subaşı, 2011 yılında tanıştığı Özdemir Bayraktar ile dostluğunu Bayraktar’ın vefatına kadar sürdürdü. Subaşı, Bayraktar’ı Yeni Şafak’a anlattı. İlk İHA sistemini Elazığ’da boz bir tarlayı andıran alana konuşlandırdıklarını belirten Subaşı gururla “Jandarma İHA’cılığı bugün 100 bin saati devirmiş durumda” diyor.
Jandarma İHA Komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, Türkiye’nin İHA başarısının öncüsü Özdemir Bayraktar ile anılarını ve Jandarma’nın İHA/SİHA serüvenini Yeni Şafak’a anlattı. İlk İHA sistemini Elazığ’da boz bir tarlayı andıran alana konuşlandırdıklarını belirten Subaşı, “Jandarma İHA’cılığı bugün 100 bin saati devirmiş durumda” diyerek bu başarıda geçtiğimiz ay vefat eden BAYKAR Savunma’nın kurucusu Özdemir Bayraktar’ın büyük payı olduğunu vurguladı. İşte Subaşı’nın açıklamalardan satır başları:
HEP ‘ÖZDEMİR AMCA’ DİYE ANDIK
Rahmetli Özdemir Bayraktar Bey ile tanışıklığımız 2011 yılının Eylül ayına dayanıyor. Bir tanıtım toplantısında oğulları Haluk ve Selçuk Bayraktar sunum yaparken Özdemir Bey geldi, yanıma oturdu. Konferansların yaramaz öğrencileri gibi dinlemek yerine fısır fısır bir şeyler anlatıyordu. Bir şeylere itiraz ettiğini, isyan ettiğini vücut diliyle dışa vuruyordu. İlk defa orada tanıştık. Ben o zaman binbaşıydım. Yaşı ve görünümü itibariyle ağzımdan “amca” lafı çıktı. O günden rahmetli olduğu güne kadar “Özdemir Amca” diye hitap ettik.
ÜRETİYORUZ ALAN YOK
O gün de toplantıda Haluk Bayraktar’ın elinden mikrofonu aldı ve “Biz bunları yaptık ama kullanan yok. Yaptık ama alan yok” diyerek bir serzenişte bulunmuştu. O gün anladım ki Özdemir Bey; tam bağımsız Türkiye’nin aslında ciddi bir fikirdaşıydı. Vefat ettiği güne kadar da telefon ve yüz yüze görüşmelerimiz devam etti. 2014 yılına doğru biz artık Jandarma Teşkilatı’nın bir İHA sistemine gerçek manada sahip olması gerektiğinden yola çıkarak bir proje yaptık. Bu projeyi Genelkurmay’a götürüp onaylattık ve ardından Savunma Sanayii Başkanlığı’na götürdük. Bizim projemiz TAKTİK İHA tedarikiydi. Biz bu şekilde ilk TB-2 projemizi 2014 yılında resmi hayata geçirdik. 2016 yılında da ilk filomuzu kurup ilk uçuşumuzu gerçekleştirmiş olduk.
İLK ELAZIĞ’DA KONUŞLANDIRDIK
Biz ilk İHA sistemimizi Elazığ’da konuşlandırdık. Elazığ’a ilk gittiğimizde havaalanında bize boz bir tarlayı andıran bir alan tahsis edildi. Bir çadırı hangar yaptık ve orayı kullandık. Bayraktar ile ilk uçuşumuz, sistemin kabullerinde oldu. O mutluluğu, o heyecanı, o gözyaşını hala hatırlıyorum. Hepsi (Özdemir, Haluk ve Selçuk Bayraktar) çok mutluydular, biz de çok mutlu olduk.
BUNUN GURURUNU YAŞIYORUZ
İlk 1000 saat uçuşumuzu sevinçle karşıladığımızı hatırlıyorum. Bugün itibariyle Jandarma İHA’cılığı 100 bin saati devirmiş durumda. 100 bin saat uçuş, dünya İHA’cılık literatüründe ciddi bir uçuş saati. Bunun da gururunu yaşıyoruz. Bu başarıda özellikle rahmetli Özdemir Bayraktar’ın çok büyük bir payı var. Rahmetli bir makine mühendisiydi. “Makine mühendisi makine yapar, uçakla ne alakası olur” diye zaman zaman takılırdık. İlk prototipini fabrikada gördüğümde; bugünkü AKINCI’nın balon gövde olan “yunus”a benzeyen gövdenin çizimi rahmetliye aitti, o zaman beyefendiyle gerçekten yeniden gurur duymuştuk.
İHA’sı olmayan İHA şube müdürüydüm
- Gençliğimden beri model uçak merak ve hastalığı vardı. Akademik olarak da İHA nedir? Ne işe yarar? Teknik olarak inceleme şansımız oldu. İHA’larla ilk yakın tanışmam da Lice’de oldu. Bayraktarların ilk üretimi olan mini sabit İHA’ları görmüştüm. Gerçek bir İHA sesini ilk defa 2009 yılında Lice’de operasyon esnasında duydum. Gökyüzünde bir trafo uğultusu şeklinde hatırlıyorum. Ondan sonra Jandarma teşkilatımız ‘İHA Şube Müdürlüğü’ ismiyle İstihbarat Başkanlığı bünyesinde bir müdürlük kurdu. Ben de bu birime İHA Şube Müdürü olarak atandım. Fakat ilk 1-2 yıl İHA’sı olmayan İHA şube müdürüydüm. Yıllarımız araştırmayla, “Dünyada ve ülkemizde ne oluyor, ne yapmalıyız, teşkilatımızın neye ihtiyacı var, bu ihtiyacı nasıl karşılarız?” sorularına cevap aramakla geçti. İşte o dönem, adı “KALE BAYKAR” olan “BAYKAR Savunma” ile yakın temaslarımız oldu.
Firma sahibi değil yol arkadaşıydı
Özdemir Bey’le, sürekli yakın temasta olduk. Rahmetli bir firma sahibi, ticari ürün pazarlayan bir adam değil de; sistemin parçası gibi çalıştı. Bu sistemi geliştirmek ve eksikliklerini tamamlamak anlayışıyla hareket etti. Biz de onlara bir firma olarak bakmadık. Beraber iş yaptığımız, aynı yolda yürüdüğümüz ve yükü birlikte taşıdığımız yol arkadaşı olarak gördük. Rahmetli de bize hep öyle davrandı. Bu işin ticari boyutu hiç söz konusu olmadı.
Ararsa 2 saat ayırmak zorundaydınız
- Özdemir Amca telefon açtığı zaman 1 saat, 2 saat veya 2 saat 15 dakika telefon görüşmesi olurdu. Telefon kapanır geri arar, çekmeyen yerde olsa geri arar ve o konuşmayı bitirir, sözünü yarım bırakmazdı. Siz Özdemir Amca ile bir telefon görüşmesi yapacaksanız 2 saat zaman ayırmak zorundaydınız. Tabii bunların bize çok katkısı oldu.
Pes etmedi
Özdemir Amca; iyi ki asabiydi, iyi ki gergindi, iyi ki isyankardı. Eğer isyan etmeyip edilgen bir tavırla hayatını sürdürseydi bu başarıların hiçbiri bugün olmamış olurdu. Yani ilk kovulduğu kapıdan geri dönüp başka bir alana yönelirdi. Pes etmeyip, yeniden yeniden deneyip o kapı olmazsa öbür kapıyı deneyip bugün Türkiye’yi, dünyanın 13 ülkesine İHA ihraç eden, dünyanın baş aktörlerine kendinden söz ettiren, konvansiyonel harpte olmazsa olmaz haline gelen noktaya taşıdı. Bu bizim gerçekten milli olarak da gurur duyduğumuz, övdüğümüz, göğsümüzü kabartan bir şey. Azerbaycanlı kardeşlerime “Biz gerçekten gardaşmışız” dedirten bir şey. Yeniden yeniden mutlu oluyoruz.