Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2010 KPSS'deki soru hırsızlığına ilişkin hazırlanan bin 500 sayfalık iddianamede, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) ilk kuruluş aşamasında Fetullah Gülen'in örgütün yapılanması aşamasında izlediği yöntemler, yaptığı gizli toplantılara da yer verildi.
İddianamede yer alan üst düzey bir yetkilinin ifadesinde Gülen'in yaptığı toplantılara ait bilgiler yer aldı. İfadede, 1988 - 1990 yıllarında Yamanlar Koleji'nden mezun olan ve şu an kaymakam, hakim, rütbeli emniyet görevlisi ve rütbeli asker olarak görev yapan isimlerin Fetullah Gülen ile gizli bir görüşme yaptığı belirtildi. Bu toplantıların ardından örgütlenmenin ortaya çıkmaya başladığına dikkat çekilen ifadede, daha sonra ise Gülen'in özel bir ekip kurmaya çalışıp devlete bağlı insanları kendine bağlı hale getirmeye çalıştığına vurgu yapıldı. Gülen'in gizli toplantılarda kamu görevlilerine yaptıkları işlerin içeriği ve iş arkadaşlarıyla ilgili istihbari bilgi toplamalarını ve bunları yazılı notlara dönüştürerek kendisine iletmeleri talimatı verdiği belirtildi.
KPSS iddianamesinde ayrıca emniyette paralel yapıya bağlı olan ya da olmayan tüm personelin listelendiği ifade edildi. Bu listede yer alan personelin cemaatteki durumu ya da cemaatle ilgili düşüncesi üzerinden 5'lik sisteme göre derecelendirildiği de iddianamede yer aldı. Derslere devamlı katılan, himmetini yüksek ve düzenli ödeyen, cemaate aidiyet duygusuyla bağlı olan kişiye 5 verildiği, derslere düzenli katılan himmette aksama yapan memura 3, dersleri ve himmeti de aksatan memura 1 verildiği
kaydedildi. Cemaatçi olmayanlara not verilmeyen listede, 4 ve 2 puanlamalarının yapılmadığı da dikkat çekti.
İddianamede, askeri ve polis koleji sınavlarına hazırlanan öğrencilerin paralel yapıyla bağının deşifre olmaması için 'abi'lerin talimatıyla farklı dershanelere yönlendirildiği belirtildi. Öğrencilerin ilerideki yaşamlarında cemaatle bağlarının ortaya çıkmaması için de 'kod' isimlerle dershaneye kayıt edildiği de vurgulandı. İddianamede kişinin cemaatle ilk tanışmasından itibaren kendisine 'kod' ismi verildiği, hatta evlere giden öğrencilerin evlerde kalan 'abi'lerin gerçek isimlerini bilmedikleri kaydedildi.