15 Temmuz darbe girişiminin seyrini değiştiren ve darbeye karşı direnişin temsili haline gelen Ömer Halisdemir, Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı’nın emrine, sonunda şehadet olduğunu bilerek itaat etti. Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı ele geçirmek isteyen darbeci Tuğgeneral Semih Terzi’yi gözünü kırpmadan öldürerek darbenin engellenmesinde büyük rol oynayan Kahraman Halisdemir, olay yerinde darbeci askerler tarafından defalarca kurşunlanarak şehit edildi.
Niğde'nin Çukurkuyu beldesinde yaşayan Hasan Hüseyin Halisdemir'in 7 çocuğundan biri olan Ömer Halisdemir, çocukluğunu Çukurkuyu beldesinde geçirdi. Çukurkuyu'da okul sonralarında çobanlık yaptı. Hatice Halisdemir ile evlendi ve Elifnur ve Doğan Ertuğrul adlarında iki çocuğu oldu. Şehit Ömer Halisdemir, 1999 yılında Piyade Astsubay olarak Türk Silahı Kuvvetlerine katıldı. Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde yurt içinde ve yurt dışında görevler yapan Halisdemir, 15 Temmuz gecesi gösterdiği kahramanlıkta adını unutulmazların arasına yazdırdı.
15 Temmuz darbe girişimi gecesi makam aracı Külliye'ye giden yol üzerinde 3 araç tarafından sıkıştırılan Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı, bu pusudan kurtulmayı başardı. Bir kalkışma olduğunu anlayan ve Özel Kuvvetler Karargâhı’nın da ele geçirilmek istendiğini öğrenen Aksakallı, en güvendiği adamını aradı ve karargâhtaki nöbetçi subaylara ulaşmaya çalıştı. Güvendiği askerlerine silahlarını alarak komutanlığın önüne gelmeleri emrini verdi. Zekai Paşa, karargâhı aradığında, darbeci Terzi’nin "Ben oraya geliyorum. Kışlanın emniyetini sağlayın, içeriye komutanlardan kimseyi almayın, gerekirse ateş edin" emrini verdiğini öğrendi. Sonrasında Koruma Astsubayı Ömer Halisdemir’i arayan Zekai Paşa o anları şöyle anlattı: “Sana, vatanımız ve milletimiz adına tarihi bir görev veriyorum. Tuğgeneral Terzi vatan hainidir, isyancıdır. Onu, karargâha girmeden öldür! Bunun sonunda şahadet var. Biliyorsun seninle 20 yıllık beraberliğimiz var. Hakkını helal et.” Ömer Başçavuş, sonu ölüme varan bu emir üzerine vakur bir sesle Zekai Paşa'ya hitaben, "Baş üstüne komutanım, hakkım helal olsun. Siz de helal edin" dedi.
Silopi'de görevli FETÖ'cü Semih Terzi, saat 02.16 sularında helikopterle Özel Kuvvetler Komutanlığı'na geldi. Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'nın emriyle silahını eline alan Astsubay Ömer Halisdemir, karargâh binası girişindeki ağaçlık alana saklandı. Helikopterden inip karagah binasına doğru yürüyen darbeci askerlerin arasına karıştı ve silahını çekerek Terzi'ye 3 el ateş etti. Terzi, yere yığılırken, Halisdemir karargâh binasının yanında bulunan ağaçlık alana doğru koştu. Bu esnada Terzi'nin yanında bulunan cuntacılar Halisdemir'in arkasından ateş açtı. Halisdemir'e 15 el ateş edildi. Halisdemir'i vuran ilk kurşunu sıkan ismin Binbaşı Fatih Şahin olduğu anlaşıldı. Şahin'in 12 el ateş ettiği belirlendi.
Astsubay Ömer Halisdemir'in vurduğu Terzi, cuntacılar tarafından karargâh binasına taşındı. Ağır yaralı olan Halisdemir de ağaçlık alandan karargâh binası önüne getirildi. Bu sırada Özel Kuvvet Komutanlığı'nda görevli ambulans geldi. Ancak cuntacıların talimatı üzerine Halisdemir'e hiçbir müdahalede bulunulmadı. Aksine 15 kurşuna dayanan Halisdemir'in nabzını kontrol eden cuntacılar ölmediğini anlayınca yerde yatan Halisdemir'e canice ateş etti. Bunu yapanın ise Üsteğmen Mihrali Atmaca olduğu belirlendi. Bu sırada cuntacılar bekleyen ambulansı da geri gönderdi. Darbeci askerlerin cuntacı Tuğgeneral Semih Terzi'yi hemen helikopterle GATA'ya götürdüğü ancak şehit Halisdemir'in naaşını öylece karargahın önünde bıraktığı belirlendi. Darbeci general ise GATA'ya gidemeden helikopterde öldü.
15 Temmuz darbe girişiminden haberdar olur olmaz hiç düşünmeden sokağa çıkan ve Vatan Caddesi’ndeki Emniyet Müdürlüğü önünde kalabalıkların arasına karışan Prof. Dr. İlhan Varank, darbecilerin planlarını bozmak için canını ortaya koydu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısı ile sokağa dökülen halkın direnişi sonuç verdi ve Vatan Caddesi’ne gelen darbeci askerler teslim oldu. Yalnız darbe henüz bitmemişti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde çatışma olduğunu öğrenen İlhan Hoca, direnişini sürdürmek için hemen oraya koştu.
Darbeciler ele geçirdikleri İBB'nin Başkanlık Girişi önünde halkı hedef alarak ateş etmeye başladı. Her sıkılan kurşunda bir kişi yere düştü. Etrafındaki insanlara ağabeylik yapıp onları koruyan Varank, gençlere ateş edilen yerleri göstererek uyardı. Prof. Dr. İlhan Varank, “Burası Çanakkale'dir” diye bağırdığı sırada darbecilerin sıktığı kurşunla yer düştü. Yarası ağırdı ama o pes etmedi, etrafındaki insanlara “Sakın korkmayın” dedi. Varank’ı hemen bir arabaya bindirip hastaneye gönderdiler. İlhan Hoca hastanede şehit düştü.
İlhan Varank’ın vurulduğu yerde kalan telefonu, kısa bir süre sonra çaldı. Yardım ettiği gençlerden biri telefonu açtı ve "Ağabey, bu telefonun sahibi çok yiğit biriydi, az önce vuruldu, götürdüler" dedi. Varank, evli ve iki çocuk babasıydı.