AK Parti MYK, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik toplantının ardından açıklamalarda bulundu.
Ömer Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle:
TBMM iki kez gazi olmuştur. Dünyadaki bütün meclisler verilen savaşın neticesinde kurulmuştur. TBMM ise savaş vermiş, başarıyla sonuçlandırmıştır. Polatlı'da top sesleri duyulurken milletvekilleri Meclis'i terk etmemişken aynısı 15 Temmuz'da olmuştur.
Milletimizin büyük mücadele ile buraya gelmiştir. Bugün buradan bir kere daha evlatlarına kavuşmak için vicdan nöbeti tutan Diyarbakır annelerine saygılarımızı, sevgilerimizi iletiyoruz.
Şebnem Şirin hunharca bir şekilde katledildi. Kadın cinayetleri hepimizi sarsmaya, içimizi acıtmaya, kahretmeye devam ediyor. Bu canilerin içinde bulundukları kültürel ortam, onları teşvik eden çeşitli kodlar, eğitimden sivil toplum çalışmalarına kadar birçok alanda güçlü bir mücadele verilmesini bir kez daha gösteriyor.
Hem yasal düzenlemeler konusunda ileri düzenlemeler getirdik, caydırıcılık anlamında. Bunların takibi noktasında özel takip sistemleriyle emniyet birimlerimizin çok yüksek gayreti var. Bu sadece güvenlik ve yasa meselesi değil. Kullandığımız haber dilinden, dizilerdeki teşvik edilen rol modellere, kültürel kodlara, çocukların yetiştirilmesinde şiddeti teşvik eden sözlerden uzak durulmasına kadar geniş çerçevede ele alınması gereken bir mesele.
Bu tezkere ile yapılan operasyonlar söz konusu olmasaydı Suriye ve Irak'ta terör devletçikleri dediğimiz fiili oluşumlar olacaktı. TSK oraya girip darmadağın etmiştir. Sınırlarımızın yakınlarında terör oluşumuna müsaade etmeyeceğimiz en kararlı bir şekilde gösterilmiştir. PKK, DEAŞ gibi örgütlerle yoğun bir mücadele verilmiştir. DEAŞ'la karadan mücadele eden, en çok zayiatı vermiş ülkeyiz.
Cumhurbaşkanımızın Afrika ziyareti çok yankı buldu. 'Türkiye'nin Afrika'da ne işi var' diye sordular. Bunlar kendilerine ait mülk gibi gördüklerini gösteriyor. Türkiye herhangi bir ülke ile çatışmak değil Afrikalı kardeşlerimizin yanında olmak için gerçekleşmiştir. Orayı sömürmek için gidenlere karşı eşit ortaklık temeli ortaya çıkmıştır. Afrika'da sömürgeci olarak bulunanların bugün oraya eşit ortaklık çerçevesinde giden Türkiye'yi sorgulamaları ibretlik bir durumdur.
Türkiye'nin varlığını bu şekilde sorgulayanların, oraya kendi mülkleri gibi baktıklarını bir kez daha görüyoruz. 2021 yılında 12 büyükelçiliğimiz vardı bunu 43'e yükseltmiş olduk. Yatırımlar yapıyoruz, insani faaliyetler gerçekleştiriyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın Afrika'ya yeni ziyaretleri planlanıyor. Cumhurbaşkanımızın Azerbaycan ziyareti tarihi bir aşamaya daha tekabül etmektedir. Havaalanı açılmıştır. Cumhurbaşkanımız bölge ülkelerine güçlü ve değerlendirilirse pozitif mesajlar vermiştir.
Önemli bir tarihi fırsat penceresi Ermenistan için söz konusu. Ermenistan, Azerbaycan'a karşı saldırganlığından vaz geçerse, makul ve medeni ülke gibi davranmaya başlarsa bölgede kurulacak istişare mekanizmasının parçası olacaktır.
10 büyükelçinin bir açıklama yapması, Türk yargısını ve içişlerine müdahale ile ilgili olarak. Büyükelçiler Viyana Sözleşmesi'nin ilgili maddesine göre davranmaktadırlar. Türkiye bu üslubu kabul etmeyeceğini ifade etmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu şekilde bunun hiçbir şekilde kabul edilmeyeceği şeklindeki irade açık ve net bir iradedir.
Türkiye'ye pek çok değerli diplomat gelmiştir, gelmektedir. Pek çok büyükelçi ile çalıştık.Onların değerli katkılarını her zaman takdirle anıyoruz. Birçoğu ile diplomatlık görevleri bittikten sonra bile temasımız sürüyor. Ülkeler arasında birbirlerini eleştiren, birbirlerinin politikasını kritik eden çeşitli dönemler yoğunlaşabiliyor. Diyelim ki A ülkesiyle kriz yaşıyoruz, o ülkenin büyükelçisi diplomatik perspektif ortaya koyduğu zaman hem görevini doğru yapmış oluyor hem de doğru bir misyon ortaya koymuş oluyor.
İlerleme raporlarını takip ediyoruz. En çok konuşulan konular yargı ve temel haklar konusudur. Yargı ve temel haklar konusunda AB'nin eleştirileri nerede konuşulacaktır? Türkiye bir aday ülkedir. Yargı ve temel haklar, adalet, özgürlük ve güvenlik konularını içeren 23. ve 24. fasılların açılmasıdır. Buradaki çelişki; fasıl açmak için ön şart olmaz. Bir meseleyi müzakere edersiniz, sonra ilerleyebiliyorsanız faslı kapatırsınız. Şimdi fasıl bile açmıyorsunuz. Müzakereye yanaşmıyorsunuz. O zaman yaptığınız şey, bir değerlendirme, analiz, eleştiri olmuyor, sadece bu konuları Türkiye'ye karşı manivela, negatif bir koz gibi kullandığınız ortaya çıkıyor.
18 Mart mutabakatının bütün boyutları ile uygulanması gerekirken buna uymuyorlar, sadece göç maddesiyle ilgileniyorlar. Bu aslında AB'nin altına imza attığı 18 Mart mutabakatından çekildiğinin, attığı imzaya sadık kalmadığının göstergesidir. Burada şöyle bir güvenilmezlik ortaya çıkıyor. Göç meselesinde Türkiye'nin insanı tavrı onların sınırları için takdir ediyorlar. Kendisini ilgilendirmeyen konularda Ege, Kıbrıs gibi konulardaki yaklaşımlarını sürdürüyor. Bir yandan mekanizmalar ya iyi çalışmıyor ya engelleniyor. Öte taraftan Türkiye'nin uyumu engellediği söyleniyor.
Karşı çıktıkları "yabancı asker" maddesi evet dedikleri tezkerede de vardı.
CHP'nin bu tavrını takdir eden siyasetçilere bakın, bunlar sadece 'PKK terör örgütü değildir' diyen kesimlerden oluşuyor. CHP yönetimi, CHP'yi PKK'ya destek verenlerin kendilerine destek verdiği bir duruma düşürmüştür.