AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Adana'da açıklamalarda bulundu.
Çelik'in açıklamalarında öne çıkanlar şöyle:
"Dayatmalar karşısında Türkiye'nin herhangi bir şekilde onların takvimiyle hareket etmesi mümkün değildi. Cumhurbaşkanımızın, bu dayatmaları hiçbir şekilde önemsemeyen ve kurumların kendi kararlarını vermesi yönünde tavır gösterdiği ortadadır. Bu şahsa suçu sabit görülerek belli oranda bir ceza verildi. Yargılamanın diğer aşamaları devam edecek.
O günleri hatırlarsak, o dönemde hükümeti tehdit eden yaklaşımlar vardı. Bunlara hiçbir şekilde prim verilmedi. Türkiye'yi birileri tehdit etmeye çalıştığı zaman, bunlara Cumhurbaşkanımız tarafından prim verilmedi.
Eleştirilerin temelsiz olduğu şuradan bellidir; belli dayatmalarla bu kararlar alınmış olsaydı, o dayatmalara yapılırken Türkiye bu kararları alırdı. Tam tersine milli onur, milli haysiyet ve milli çıkarlar temelinde Türkiye'nin tutumu ortaya konmuştur. Dayatmalar neticesinde bu karar alınmış olsaydı, yaptırımlarla tehdit edilirken bu karar alınırdı. Türkiye'nin tarihinde görmediği ekonomik saldırılar yapıldı, bunlara prim verilmedi.
Türkiye Cumhuriyeti dayatma diline prim vermez. Netice itibariyle onların söylediği zaman Türkiye'de kimse buna prim vermemiştir. Bu dili hiçbir ülkeye karşı kullanmamaları gerekir.
Bu gelinen nokta bir şeyi daha göstermiştir. Türkiye'de maalesef bu tip olaylar olduğunda muhalefetin bazı kesimleri derhal dışarıyla birlikte saf tutuyorlar. Bu çeşitli milletvekillerinin attığı bazı tweetlerde de görülmüştür. Amerikan yönetimi son derece yanlış tavır ortaya koymuştur. Amerikan yönetimi bundan ders almalıdır. Türkiye hiçbir şekilde taviz vermemiş, geri adım atmamıştır.
Bizzat Cumhurbaşkanımız büyük bir hassasiyetle takip ediyor. Kurumlarımız kendi çalışmalarını yürütüyorlar. Biliyorsunuz başsavcılığın da yürüttüğü bir soruşturma var. Türkiye'nin kendi müstakil soruşturması yürüyor.
Bu mesele çok vahim bir meseledir. Saygın bir gazetecinin öldürülmesine ilişkin spekülatif iddialar vardır. Güçlü bir şekilde soruşturulacak. Böylesi bir eylem, demokratik dünyanın tüm değerlerine saldırıdır. Türkiye Cumhuriyeti'ni doğrudan ilgilendirmektedir. Kendi topraklarımızda bu şahıs kaybolmuştur. Şahsın bir mekana girdiği ve çıkmadığı görülmektedir. Bunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Bir takım çalışmalar hakkında günübirlik bilgi verilmemesi, çalışmaların aksadığı anlamına gelmemektedir. Eninde sonunda bu şahıs nasıl kaybolmuştur, ona karşı nasıl bir eylem gerçekleştirilmiştir, kimler tarafından gerçekleştirilmiştir, bunlar ortaya çıkarılacaktır. Kaşıkçı'nın kaybolmasının üstü örtülemez. Bu meseleyi sonuna kadar takip edeceğiz."