İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 6. İdare Dava Dairesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB), TÜRGEV yurtlarına ilişkin aldığı "sözleşmenin feshedilmesi" kararını iptal eden yerel mahkeme kararını hukuka uygun buldu.
TÜRGEV ile İBB arasında, orta ve yükseköğrenim öğrenci yurtlarına ilişkin "ortak hizmet projesi" oluşturmak üzere 2015'te hizmet protokolü imzalandı. Protokol kapsamında İBB'ye ait 4 ayrı taşınmaz, yurt hizmetlerinde kullanılmak üzere TÜRGEV'e verildi.
İBB Başkanlığı, 23 Ağustos 2019'da süresinin dolduğunu ileri sürerek protokolü feshetti ve TÜRGEV'den yurt olarak faaliyet gösteren binaların verilen tefrişat malzemeleriyle iade edilmesini istedi.
TÜRGEV avukatları da İBB'nin aldığı bu kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek, iptali istemiyle İstanbul Bölge İdare Mahkemesine dava açtı.
Davayı karara bağlayan İstanbul 14. İdare Mahkemesi, 25 Mart'ta verdiği kararında dava konusu işlemin iptaline karar verdi.
İstanbul 14. İdare Mahkemesi'nin, TÜRGEV yurtlarına ilişkin aldığı "sözleşmenin feshedilmesi" karanını iptal etmesi üzerine İBB, dava konusu taşınmazların davacı tarafından teslim edildiği ve davanın konusuz kaldığı iddialarıyla istinaf kanun yoluna başvurdu.
Dava dosyasına ilişkin incelemesini tamamlayan İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Altıncı İdare Dava Dairesi, İBB'nin istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların, İstanbul 14. İdare Mahkemesi'nin verdiği iptal kararının kaldırılmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığına karar verdi.
Bu nedenle İBB'nin istinaf talebinin reddine karar veren İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Altıncı İdare Dava Dairesi, istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerini de davalı İBB'ye bıraktı.
İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Altıncı İdare Dava Dairesi kararını kesin olmak üzere aldı.
Mahkemenin kararına ilişkin TÜRGEV'den yapılan yazılı açıklamada, 2019 yılının Haziran ayında yapılan İstanbul Belediye Başkanlığı seçiminden sonra göreve gelen yeni yönetimin ilk icraatlarından birinin belediyenin vakıfla yürüttüğü "İBB Ortak Hizmet Protokolünü" iptal etmek olduğu hatırlatıldı.
"Bilindiği üzere bu protokol kapsamında kiraladığımız üç binada üniversite öğrencilerine yurt hizmeti sağlıyorduk. 23 Ağustos 2019 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi, vakfımıza hiçbir geçerli gerekçe olmadan protokolün iptalini içeren bir yazıyla bildirimde bulundu ve neticede öğrencilerimiz yurt binalarını terk etmek, öğretim yılının ortasında kalacak başka yerler bulmak durumunda kaldılar. Şişli, Mecidiyeköy ve Avcılar'da tahliye edilen üç yurdumuzdaki, önemli bir kısmı barınma bursu alan 14 farklı üniversiteden toplam 427 öğrencimiz maalesef hem bu hukuksuz kararın maddi, manevi yükünü çekmek zorunda kaldılar hem de temiz, güvenli, sağlıklı barınma ve eğitim alma imkanlarından mahrum bırakıldılar."
TÜRGEV olarak yüzlerce öğrenciyi ve ailelerini mağdur eden bu kararın iptali için hızlıca mahkeme sürecini başlattıkları ve sürecin takipçisi oldukları kaydedilen açıklamada, "Yerel mahkeme tarafından yapılan yargılama neticesinde 25 Mart'ta haklı davamızın kabulü ile dava konusu idari işlemin iptaline karar verildi. 22 Eylül'de ise istinaf talebinin reddi ile dava vakfımızın lehine sonuçlandı. Yüzlerce öğrencimizin eğitim hayatını sekteye uğratan karara karşı verdiğimiz iki yıllık hukuk mücadelesinin nihayetlendiğini kamuoyunun bilgisine sunarız." ifadelerine yer verildi.
İstanbul 14. İdare Mahkemesi'nin 25 Mart'ta açıkladığı kararında, davalı İBB ile davacı TÜRGEV arasında 12 Kasım 2015 tarih ve 1772 sayılı meclis kararı ile yürürlüğe giren protokolün süresinin, protokolün 6.1 maddesi hükmü uyarınca, yine protokolün 4.1, 4.2, 4.3, 4.4 maddelerinin yürürlüğünü müteakip kiralamaların devam ettiği sürece yürürlükte olacağı belirtilmişti.
Dava konusu işlem tarihi itibarıyla, TÜRGEV'in kullanımında olan taşınmazların kira sözleşmelerinin devam ettiği, bununla birlikte taşınmazlara ilişkin kira sözleşmelerinin feshedildiğine ya da sona erdirildiğine veya sözleşmeye konu taşınmazların tahliye edildiğine dair dava dosyasına herhangi bir bilgi veya belgenin sunulmadığı kaydedilmişti.
Kararda, bahse konu protokolün süresinin kiralamaların devam ettiği müddet olarak belirlenmesi karşısında, dava konusu işlem tarihi itibariyle protokolün süresinin henüz dolmadığı ifade edilerek, süre dolduğu belirtilerek feshedilmesine ve protokol kapsamında yurt olarak faaliyet gösteren binaların tefrişat malzemeleriyle iade edilmesinin istenilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı vurgulanmıştı.