Sivil hücrenin kimlerden oluştuğunu ise Tarkim Havacılık Şirketi'nin firari sahibi İbrahim Faruk Bayındır'ın bildiği iddia ediliyor.
Meriç cinayetine ilişkin hazırlanan rapordaki bilgilere göre, gazetecinin vücudunun hiçbir yerinde darp ve işkence izi bulunmuyor. Meriç'in sistematik işkence yöntemi ile uzun süre psikolojik baskıya maruz kaldığı, daha sonra nefessiz bırakılarak öldürüldüğü belirlendi. Meriç'in denize canlı atıldığı yönündeki iddiaların ise yanlış olduğu, helikopterle denize atıldığı sırada ölü olduğu tespit edildi. Gazetecinin vücudunda hiçbir sürükleme izi olmaması, sadece çarpma izi bulunması ise havadan denize atıldığını ortaya çıkarıyor.
İddiaya göre FETÖ'ye bağlı polisler, uzun süre Meriç'i dinledikten sonra onu kaçırdı ve 'sivil ekip'e teslim etti. Tarkim Havacılık'ın sahibi Bayındır'ın Meriç olayı ile bağlantısının da bu noktada devreye girdiği ifade ediliyor. Olayın kilit ismi Bayındır'ın data cihazıyla, Meriç'in telefon sinyalinin, cinayetin işlendiği tarihte aynı anda kesildiği tespit edildi. Bayındır'ın 2016 Mart ayında Atatürk Havalimanı'ndan özel jetiyle ABD'ye kaçtığı biliniyor.
Gazeteci Haydar Meriç, Fetullah Gülen'in eşcinsel olduğuna ilişkin iddiaları, görgü tanıklarının ifadeleriyle birlikte kitap olarak yayınlamaya hazırlanırken 2011 yılında Kırklareli'de öldürüldü. Cinayete ilişkin tutuklanan istihbaratçı polislerin olayda Tarkim Havacılık'ın sahibi İbrahim Faruk Bayındır'ın kardeşi Ferhat Bayındır'ı işaret etmesiyle soruşturma derinleştirildi. Elde edilen deliller doğrultusunda gözaltına alınan Ferhat Bayındır, cinayetle ilgili bir şey bilmediğini, fakat ağabeyinin olayla ilgili bilgisinin olduğundan haberdar olduğunu söyledi. Bayındır ifadesinde, “Ben bilmiyorum, bu cinayetin kodlarını ağabeyim bilir” demiş ve mahkemece tutuklanmıştı. Daha sonra yapılan incelemelerde, ABD'ye kaçan Faruk Bayındır'ın 15 Temmuz darbe girişiminden sonra kardeşi Ferhat Bayındır'ı kaçırmaya çalıştığı fakat başaramadığı belirlendi.