MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Nefesimiz, Türk ve Türkiye, Türk milleti düşmanlarının her an, her zaman, her daim enselerinden ayrılmayacaktır" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisince Kırşehir Cacabey Meydanı'nda düzenlenen "Nefesimiz Ensenizde Olacaktır" temalı açık hava toplantısında yaptığı konuşmada, kendilerini görkemli heyecan dalgası altında kavuşturan Allah'a sonsuz şükrettiğini belirtti.
Toplantı katılımcılarına teşekkürlerini sunan Bahçeli, şöyle konuştu:
"Milli bir coşku içinde toplanan siz değerli kardeşlerimi kutluyor, şükranlarımı sunuyorum. Kırşehir'in gururu, milletimizin iftiharı, saza nefes veren, türküleriyle gönüllerimizi fetheden merhum ozanımız Neşet Ertaş diyor ki 'denizi seyretmek gibidir bozkırda gökyüzünü seyretmek.' Bugün Kırşehir'in semalarında, bozkırın tertemiz ufkunda milli vakarın, milli ruhun, milli asaletin sedası çınlamaktadır. Kırşehir'in manevi gökyüzünde umut yıldızları parlamakta, zafer güneşleri yılgınlık ve karamsarlık buzlarını eritmektedir. Ahiler diyarı Kırşehir doğrunun yanında, Hakk'ın ve hakkaniyetin tarafında sapasağlam duruş sergilemektedir. Cacabey'in torunları, Ahi Evran'ın ahfadı, istismar, inkar ve ihanetten kalpleri kaskatı kesilmiş çevrelere gönlü kapalı, yüzü dönük durmaktadır. Sizlerle gurur duyuyor ve iftihar ediyorum."
Ahiliğin önemini vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Bu kaynak kuramayacak, bu sancak Allah'ın izniyle düşmeyecektir fakat Türk milletinin kazanımlarını, geçmişin hatıralarını hiçe sayan bir iktidar, Türkiye'yi hızla çöküşe götürmektedir. Nitekim vatan, nefes almakta zorlanmaktadır. Demokrasi yoğun bakımda, yoğun taarruz altındadır. Ay yıldızlı al bayrağımız solgun, üzgün ve yorgundur. Türkiye çok kötü yönetilmektedir. Kırşehirli kardeşim geleceğinden ümitsizdir. Hiç kimse hayatından memnun değildir. Ahi Evran'ın anıları yok sayılmakta, sözleri, tavsiyeleri terk edilmektedir. Devlet geleneğimiz, binlerce yıllık teamül ve tercihlerimiz nefsine yenik düşmüş, hırslarına teslim olmuş bir şahsiyet tarafından heba ve israf edilmektedir. Bir defa buna 'dur' demek, buna engel olmak hepimizin boynunun borcudur."
"10 Ağustos 2014'te Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan, istikrarsızlığın sembolü, kavga ve gerilimin simgesi mertebesine çıkarak ne huzur bırakmış ne de esenlik koymuştur" diyen Bahçeli, şunları söyledi:
"Yaklaşık 5,5 ay önce yemin ederek resmen Cumhurbaşkanı olan Erdoğan, bu kısa zamanda anayasal sınırlarını sayısız kere aşmış, yetki ve sorumluluklarını defalarca kötüye kullanmıştır. Erdoğan, anayasayı ihlal etmiştir. Erdoğan, yeminlerini bozmuş, yeminlerini çiğnemiştir. Şeref ve namusla arasına kalın duvarlar dikmiştir. Tarafsız olması gerekirken açıktan açığa 7 Haziran'da yapılacak milletvekilliği genel seçimleri için AKP'ye oy istemiştir. 30 Ocak'ta Kırşehir'e gelerek toplu açılış kisvesi altında siz muhterem vatandaşlarıma AKP'nin fiili eş başkanı gibi konuşmuştur. Durmamış, duraksamamış bu sorumsuz ve ahlaksız tavrına en son Bursa'da da devam etmiştir. Biz daha önce Erdoğan nerede miting yaparsa orada olacağımızı, aynısıyla cevap vereceğimizi ve karşı duracağımızı söylemiştik. Meydanın boş olmadığını kararlılıkla vurgulamıştık. Erdoğan'ın kanunsuz, hukuksuz ve despot uygulamalarını yanına bırakmayacağımızı, Türkiye'nin iflasına sessiz kalamayacağımızı ilan etmiştik. Bu itibarla madem Erdoğan buraya kadar gelip AKP lehine kule nöbetçiliğini, ileri karakol vazifesini Cumhurbaşkanlığı makamına yakıştırmış o zaman bize düşen de buna cevap vermektir. Erdoğan nerede olursa olsun, siyasi propagandaya nerede tevessül ederse etsin nefesimiz ensenizdedir."
Devlet Bahçeli, "nefeslerinin zalimlerin, hainlerin, müzakerecilerin ensesinde olacağını" belirterek, "Nefesimiz, Türk ve Türkiye, Türk milleti düşmanlarının her an, her zaman, her daim enselerinden ayrılmayacaktır çünkü bizim nefesimiz, Türk tarihi, Türk kültürü, Türk dilidir. Bizim nefesimiz, Anadolu'yu vatan yapan kahramanların şuurudur. Erdoğan ve havarileri, Türkiye'nin boğazına çöreklenmiştir. Erdoğan ve yandaşları, aziz milletimizin ve Kırşehir'in nefes borusunu kesmek için mücadele vermektedir. Buna izin veremeyiz, buna göz yumamayız. Bunu normal göremeyiz" dedi.
Alandakilere, "Erdoğan, PKK ile anlaştı, İmralı canisinden vize aldı diye başkanlık sistemine sıcak bakacak mısınız? 'Ne olmuş Amerika Birleşik Devletleri'nde de var Türkiye'de de olsun' diyecek misiniz? Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan adamın partizanlık yapmasına, siyasi taraf tutmasına hoşgörü gösterecek misiniz?" sorularını yönelten Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Cevabınız hayırsa, Erdoğan neden bahsetmekte, neyin peşinde koşmaktadır? Kırşehir'in azmi bu kadar kati ve kesinse Erdoğan kime neyi kabullendirecektir? 'Tek adam olacağım' diyorsa Kırşehir bu oyuna gelmeyecektir. 'Kral, emir, şah, tiran, dikdatör olacağım' hevesindeyse, buna Türk milleti müsaade etmeyecek, onay vermeyecektir. Yeni Türkiye parolasıyla milli bekayı, milli varlığı, milli kimliği parçalamak isteyenler hayallerinde boğulacak, bozgunculuğun çamurunda soluk alamayacaklardır. Sözüm Kırşehir'de yaşayan AKP'ye ve diğer partilere oy vermiş bütün kardeşlerimedir. Gelin elinizi vicdanınıza koyun, gelin samimiyetle muhasebe yapın. Özellikle AKP'ye oy vermiş kardeşlerim bir an için düşünün, bir an için tefekkür edin, Erdoğan'ı başbakan yaptınız, cumhurbaşkanı makamına layık gördünüz, buna saygı duyuyorum fakat 12 yıl Türkiye'yi yönetmiş Erdoğan hala sizden hala AKP'ye oy veren vatandaşlarımdan yetki istiyor, yeni unvanlar bekliyor. Kazanan Erdoğan'dır. 1 katrilyon 370 trilyona mal olan kaçak ve karanlık sarayda oturan Erdoğan'dır. Çalan, soyan, yürüten 17-25 Aralıkçılarıdır. Şu işe bakınız ki yükselen Erdoğan'dır, dolar milyarderi olan, villaları, gemileri, kupon arazileri sıra sıra düzen yine Erdoğan'dır. Kırşehirli mazlumu, mağduru, işsizi, yoksulu hatırlayan, önemseyen, derdiyle dertlenen var mıdır? Varsa nerededir?"
MHP Genel Başkanı Bahçeli, şöyle devam etti.
"Ne berbat bir düzendir ki çalışan sizsiniz, çalan onlardır. Vergi ödeyen sizsiniz, aşıran onlardır. Emek veren sizsiniz, alın teri hırsızları onlardır. Onları uzaklarda aramayın, onları görmek için başka yerlere bakmayın, millete küfreden havuzcular, devletin malını deniz gören asalaklar onlardandır. 30 yaşındaki bir İranlı karaparacı ve bu karanlık simanın eline düşen eski bakanlar onlardandır. Ayakkabı kutularına milyon doları koyan, yatak odalarına servet saklayan hırsızlar onlardandır. Rüşveti bağış gören, yolsuzluğu kapatmak için fetvalar düzen sahte alimler onlardandır. Hırsızı günah işleme özgürlüğü olarak temin eden arsızlar onlardandır. Bir kolunuzdaki saate bakın bir de 700 bin liralık saat takanları düşünün. İşte bunlar ve elbise kılıflarında, çikolata kutularında rüşvet alan onlardandır. 17-25 Aralık'ta ele geçen soygun paralarını 'paralel polisler koydu' diyerek hayasızca iftira atan ve sonra da faiziyle birlikte geri alınca ses çıkarmayan haramzadeler, onlar arasındadır."
"Onların gücü ve güvencesi saraydadır" ifadelerini kullanan Bahçeli, "Onların sevk ve idaresi, sarayda oturmaktadır. Biliyorum sizler su, elektrik, kömür ve diğer ısınma faturalarını zar zor ödüyorsunuz. Son zamanlarda ilave kayıp kaçak bedellerine de mahkum ediliyorsunuz. Aylık elektrik faturası 700 bin lirayı aşan, ısınma bedeli ise 10 trilyon lirayı bulan bir sarayın maliyetini de maalesef sizler karşılıyorsunuz. Sizler kıt kanaat geçiniyorsunuz ama din diyen, diyanet sömürüsü yapan ne var ki Allah'tan da korkmayan müsrifler, münafıklar saraylarda lüks ve şatafat içinde yüzmektedir. Bu hak mıdır, adalet midir, insanlık mıdır? Sizler gideceğiniz yere ya yürüyerek ya dolmuş veya otobüsle ulaşıyorsunuz. Şu acınası hale bakınız ki maliyeti 410 trilyon lira olan ve tamamen cebinizden çıkan paralarla karşılanan uçan saray, birilerine dünya turu attırmaktadır. Aç kalan sizsiniz, açıkta kalan sizsiniz, muhtaç olan sizsiniz, ihtiyaç sahibi sizlersiniz. Buna karşılık doyan bellidir, yiyen bellidir, dolaşan, dolandıran, milli idareyi dolmuşa bindiren, servetine servet ekleyen yine bellidir" diye konuştu.
Bahçeli, Kırşehir'in bağlarında üzüm kalmadığını, kalan ürünün de para etmediğini savunarak, "Pekmez üreticisinin karnı doymadı, ürünü fayda etmedi. Kaman cevizi ithalatla rekabet edemedi, üreticilerimizin keyfi kaçtı, sattıkları borçlarına yetmedi. Çiçekdağlı çiftçimizin hasadı tarlada kaldı, Mucurlu esnafımızın siftahı belirsiz bir geleceğe bırakıldı. Erdoğan, Merkez Bankası ile kayıkçı kavgası yaparken döviz fırladı. Sıkıntılarınız arttı, dara düştünüz. Kırşehirli kardeşlerimin banka borçları devasa boyutlara ulaştı. Erdoğan'a sorarsanız bunlar fasa fisodur, fuzuli şikayetlerdir" dedi.