Bakırköy Cumhuriyet Başsavcı vekili Ömer Faruk Aydıner hazırladığı FETÖ iddianamesinde, örgüt üyelerinin 15 Temmuz darbe girişiminden önce ve sonrasında fark edilmemek için hangi kılığa girdiğini deşifre etti. İddianamede örgüt üyelerinin son dönemde milliyetçi muhafazakar kılığına girerek milliyetçi bıyık bıraktıkları, Cuma namazına gittikleri ve eşlerinin başlarını kapattıklarına dikkat çekti.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili Ömer Faruk Aydıner'in eski savcılar Zekeriya Öz, Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç hakkında ağırlaştırılmış müeebbet hapis cezası istediği iddianamede, FETÖ üyelerinin 15 Temmuz önce ve sonrasında nasıl bir yapıya büründüğünü gözler önüne serdi. İddianamede 'Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Yerleşme' başlığı ile yazılan bölümde örgütün takiyye konusunda uzman olduğu ifade edildi. Örgütün son süreçte milliyetçi muhafazakar kılığına girerek milliyetçi bıyık bıraktıkları, Cuma namazına gittikleri ve açık olan eşlerinin kapandığına dikkat çekildi. Ayrıca örgütün kazandığı her elemanın 'suya atılan taş' olarak nitelendiği iddianamede taşın oluşturduğu halka gibi üyelerin çevrelerini de üye olmak için etkilediği ifade edildi.
Kamu kurumuna yerleşen bir FETÖ elemanının kendisinden sonra gelecek olan üyelerin önünü açtığına dikkat çekilen iddianamede örgüt üyeleri içini, “Uygun ortam buldukça yayılmış. Kendisine zarar verecek herhangi bir müdahaleyi hissettiği zaman ise normal bir çalışan imajı çizilir. Gerektiğinde inançlarına ters olmasına rağmen alkol kullanmış, yıllardır türbanlı olan eşinin başını açtırmış ve muhafazakar kesimlerle temastan kaçınmıştır” denildi.
Takiyye yöntemiyle siyasi iktidarlar değişse de her dönem kazançlı çıkmayı başaran örgüt üyelerinin son süreçte hangi takiyye yöntemlerini uyguladığı anlatılan iddianamede, “Yaşanan son süreçte PDY mensupları milliyetçi muhafazakâr bir görüntüye bürünmüş olup alınan talimatlar gereği, milliyetçi bıyıkları bırakmışlar, eşlerinin başlarını kapamaya başlamışlar ve Cuma namazlarına katılmaya başlamışlardır” denildi.
İddianamede örgütün üyelerine verdiği talimat gereği, aleni bir şekilde Gülen'e hakaret ettikleri belirlenirken, hizmet hareketi hakkında çok ağır söylemlerde bulunanların sayısının son dönemde hızla arttığına dikkat çekildi.
Örgütün Osmanlı Devleti'nin kullandığı yabancı ülke vatandaşlarının alınıp devlet içerisinde yetiştirilmesi sistemi olan 'devşirme sistemini' de kendisine göre uyarlayıp modernize ettiği tespiti yapıldı. Türkiye'deki sosyal ekonomik yapının bu sistemin yerleşmesine uygun olduğuna dikkat çekilen iddianamede, bu sistemin başarılı bir şekilde örgüt tarafından kullanıldığı ifade edildi.
Yeterli ilgi ve eğitim görmeyen dar gelirli ailelerin zeki çocuklarını örgütün devşirme sistemi için en verimli kaynaklarından biri olduğu belirtilen iddianamede, “ Kazanılan her bir öğrenci suya atılan bir taş misali etrafında yeni halkalar oluşturmaktadır. Bu şekilde devşirilen öğrenciler, meslek hayatlarında abi ve ablaların direktifleriyle girdikleri kamu kurum ve kuruluşlarında, Fetullah Gülen'in tabiriyle birer hizmet eri olarak örgüt içerisinde faaliyette bulunmaktadırlar” tespitinde bulunuldu.