MHP lideri Devlet Bahçeli, İstanbul'da 23 Haziran seçimi çalışmaları kapsamında muhtarlar buluşmasında konuştu.
Bu aziz kentimiz nice kültür ve medeniyetlerinin beşiği olmuştur. Türk İslam kültürünün eserleri İstanbul'un her köşesinde hayranlık uyandırmaktadır. İstanbul sıradan bir şehirden daha fazla anlam ifa etmektedir. İstanbul'u düzgün şekilde idrak etmeden, dürüstçe ifade etmeden önümüzdeki düğümleri çözmek mümkün değildir.
İstanbul hem Türk ve İslam kenti hem de bir dünya markasıdır. Yolların kesiştiği, umutların buluştuğu kentin adı İstanbul'dur. Tüm gözler buradadır, tüm dikkatler buraya çevrilmiştir. İstanbul denildi mi bizim aklımıza ihtişam, başkalarının aklına da intikam gelir.
Dünyanın gizli gündemi İstanbul'daki seçimin akıbetinin ne olacağıdır. Türkiye'nin köklü bir seçim geleneği vardır. 1946'dan bu yana milli irade tecil etmektedir. İstanbul'u hedefine alan senaryoları endişeyle karşıladığınızı değerlendiriyorum.
31 Mart seçimlerinden birkaç gün sonra yeni bir sistem önermiştim. 30 büyük belediye başkanı seçilsin, seçilenler alt belediyeleri doğrudan belirlesin. Kendi içinde son derece tutarlı olan bu teklifle, belediye başkanları ve belediye meclisleri arasında uyum olacaktır. İstanbul'da 25 ilçede cumhur ittifakı seçimleri kazanmıştır. 25 ilçede başarılı olan cumhur ittifakının, büyükşehirde önünün kesilmesi bir demokrasi açığıdır. Büyükşehir belediye başkanlığı ile belediye meclisi arasındaki anormal uyumsuzluk da buna bir örnektir. CHP adayı seçilse dahi İstanbul'da nasıl çalışacak, verimli şekilde nasıl hizmet verecektir.
Bizim bu değerlendirmelerimizi suistimal edenler oldu. Muhtarlıkların kaldırılmasını istediklerimizi söyleyen oldu. Muhtarlıklarımız varsa demokrasimiz diridir. Muhtar demek mahalledeki devlet, mahalledeki dirayet, mahalledeki cesaret demektir. MHP, muhtarlıkların kaldırılmasını değil, sorunlarının çözülmesini istemektedir. Muhtarlıkların kaldırılması isteğimizi utanmadan diline dolayanlar kesinlikle kötü niyetlidir. Elbette sorunlarınız biliyor, beklentilerinizi haklı buluyoruz. Muhtarlarımızın her meselesi bizim de meselesimizdir. Muhtarsız idare sistemi, muhtarsız sosyal yapı akla ve mantığa aykırıdır. Muhtarlıkların yaşamasını istiyoruz.
Türkiye köşeye sıkıştırılmak isteniyor. Küresel dayatmalar varlığımızı hedef alıyor. ABD ile yaşanan S-400 anlaşmazlığı derinleşerek, boyut değiştiriyor. Müttefiklik hukuku kırılma noktasına gelmiş bulunuyor. Türkiye tam bağımsız bir ülkedir. Bu konuda kuşkusu olan ya cahil, ya işbirlikçidir. Kimden hangi silahı alacağımızın kararını yalnızca biz veririz. ABD'nin kabalığı şirazesinden çıkmıştır. Türkiye sömürge ülkesi değildir. Türkiye icazet ve izinle kurulmuş bir devlet değildir. Devlet olmaktan kaynaklanan bir hukukumuz vardır. ABD'nin S-400 üzerinden abluka çabası dostane bir çaba değildir.
Bu ülkenin savunma bakan vekilinin, Milli Savunma Bakanı'mıza gönderdiği mektubu gündemin en önemli konusudur. Bu mektup tam bir akıl tutulması, ahlak çöküşüdür. ABD'nin mektupçu bakan vekili diyor ki, Rusya'dan S-400 alırsanız ağır sonuçlara katlanırsınız. Bu dil emperyalist ve zorba bir dildir. Bu dil yok sayıcı bir dildir. Bu dile Orta Çağ'da bile tesadüf etmek zordur. Bu mektuba verilecek en iyi cevap iadeli taahhütlü gerisin geriye göndermektir.
NATO, ABD arka bahçesi, demir yumruğu, oyuncağı, onu alıp bunu atacağı küresel bir organizasyon değildir. Eğer böyleyse Türkiye, NATO üyeliği başta olmak üzere tüm organizasyonlarla bağını sorgulamalı, bağımlılık yaratan tüm organizasyonlarla ilişiğini kesmelidir.
Türkiye köşeye sıkıştırılmak isteniyor. Küresel dayatmalar varlığımızı hedef alıyor. ABD ile yaşanan S-400 anlaşmazlığı derinleşerek, boyut değiştiriyor. Müttefiklik hukuku kırılma noktasına gelmiş bulunuyor. Türkiye tam bağımsız bir ülkedir. Bu konuda kuşkusu olan ya cahil, ya işbirlikçidir. Kimden hangi silahı alacağımızın kararını yalnızca biz veririz. ABD'nin kabalığı şirazesinden çıkmıştır. Türkiye sömürge ülkesi değildir. Türkiye icazet ve izinle kurulmuş bir devlet değildir. Devlet olmaktan kaynaklanan bir hukukumuz vardır. ABD'nin S-400 üzerinden abluka çabası dostane bir çaba değildir.
Bu ülkenin savunma bakan vekilinin, Milli Savunma Bakanı'mıza gönderdiği mektubu gündemin en önemli konusudur. Bu mektup tam bir akıl tutulması, ahlak çöküşüdür. ABD'nin mektupçu bakan vekili diyor ki, Rusya'dan S-400 alırsanız ağır sonuçlara katlanırsınız. Bu dil emperyalist ve zorba bir dildir. Bu dil yok sayıcı bir dildir. Bu dile Orta Çağ'da bile tesadüf etmek zordur. Bu mektuba verilecek en iyi cevap iadeli taahhütlü gerisin geriye göndermektir.
NATO, ABD arka bahçesi, demir yumruğu, oyuncağı, onu alıp bunu atacağı küresel bir organizasyon değildir. Eğer böyleyse Türkiye, NATO üyeliği başta olmak üzere tüm organizasyonlarla bağını sorgulamalı, bağımlılık yaratan tüm organizasyonlarla ilişiğini kesmelidir.
Milli sabrımızı zorlamanın sonuçları iki ülke için de ağır olacaktır. ABD'nin vesayetine asla tahammül edemeyiz. Türkiye hiç kimseye mecbur ve mahkum değildir. ABD'nin Suriye'nin kuzeyindeki provokasyonları, Filistin'deki komploları, kontrollü istikrarsızlaştırmayla ulaşmak istediği amaçlar hepimizin malumudur. Türkiye diz çökmeyecektir, boyun eğmeyecektir. 82 milyon Türk vatandaşı imanla bekasını savunacaktır. Korkaklık bizim kitabımızda yazmamaktadır. 'Ölürsem şehit, kalırsam gazi' anlayışındaki bir millete diş geçirecek bir güç dünya üzerinde görülmüş değildir. Biz 'tamam' demeden hiç kimse başaramaz. Biz susmadan hiçbir hain odak emellerine ulaşamaz. Türkiye, S-400 alacaktır. Gerisini ABD düşünmelidir. 'F-35'i vermeyiz' diyenler, günü geldiğinde bir Türk mucizesiyle karşılaşacaktır. Bu kabiliyet biz de vardır.
Türkiye terörle mücadele ederken, arkalarındaki güçlerle de mücadele etmektedir. 27 Mayıs'ta başlayan Pençe harekatının başarıya ulaşması başlıca dileğimdir. Al bayrağa sarılı olarak omuzlara alınan her şehit naaşı kararlılığımızı perçinlemektedir. Türkiye'yi bölmeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Türk, Kürt arasına nifak sokmaya çalışanlar bozguna uğratılacaktır. Ortak bir maziden, ortak bir geleceğe beraber uzanacağız. Kürt kökenli kardeşlerimin terörle bir alakası yoktur. Aramızı açmak için fitne çıkaran ahlaksızlara el ele direneceğiz. Kürt kökenli kardeşlerimin alayını hasretle kucaklıyorum. İstanbul'da yaşayan kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum. Biz milletimizin her ferdini eşit gören engin bir fazilete sahiptir. Millet birdir, devlet birdir, bayrak birdir, vatan birdir. İşte bu birlik ve beraberlikle İstanbul'da tarihi bir seçimi yapacağız.
23 Haziran'da helalin tarafında bulunacağız. Ortak gayemiz İstanbul'un ehline emanetini sağlamaktadır. İstanbul ehline emanet edilmezse bin yıllık kardeşliğimiz zarar görecektir. İstanbullu kardeşlerimizin kurulan kirli tezgahları bozacağından şüphem yoktur. MHP, İstanbul'u karış karış gezmektedir. Attığımız mitil hani nerede diyenler, varlığımızdan ürken gafillerdir. MHP, İstanbul'un her yanındadır, mitil her yere serilmiştir. Milletimizden aldığımız işaretler, emanetin Binali Yıldırım beye verileceğini göstermektedir. Süreç içerisinde herkes mayasının gereği neyse onu yapmıştır, zilletin foyası ortaya çıkmıştır. Mücadelemiz İstanbul'un geleceğini güvence altına almak içindir. PKK, İstanbul'a yön gösteremez, FETÖ söz söyleyemez. İstanbul'un talihi terör yuvalarından gelen talimatlarla tayin edilemez.
31 Mart'ın üzerinden 76 gün geçmiştir. Üstlendiğiniz sorumluluk tarihidir. Muhtarlar demokrasi zincirinin temas noktasıdır. Sizler mahallenizde yaşayan her bir vatandaşın gönlüne girmek için çaba gösterdiniz. Cumhuriyet tarihi boyunca demokrasimize yapılan saldırıların en barizlerinden birisi 31 Mart'taki usulsüzlüklerdir. 31 Mart'tan sonra İstanbul seçimleri hakkında çok şey yazıldı, söylendi. MHP olarak seçimlerin yenilenmesi gerektiğini çok kez söyledik. YSK'nın yapmış olduğu açıklamada her şey açıktır. İstanbul seçimlerinin yenilenme sebepleri ayan beyan ortadadır.