Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, son zamanlarda gündemde olan Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılmasına yönelik tartışmalar hakkında açıklamalarda bulundu.
Konuyla ilgili münakaşa, münazara ve münavebeli tartışmaların siyaset ve Türkiye gündemine bütün ağırlığıyla yerleştiğini ifade eden Bahçeli, "Bu kapsamdaki fikri ve siyasi müzakerelerin esasen 86 uzun yıldır sıcaklığını koruduğu da bir başka gerçektir. İstanbul’un 567’inci fetih kutlamaları muhtevasında 29 Mayıs 2020 tarihinde Ayasofya Cami’nde okunan Fetih Suresi’yle birlikte anında rahatsızlanan iç ve dış odaklar bir kez daha mevzi alarak nifak seferberliği başlatmışlardır" açıklamasında bulundu.
Gizli Bizans lobisi ile batı hayranı yerli işbirlikçilerin dış kaynaklı tazyik ve telkinlerle mukaddesat iradelerini yıpratma, mabetlerini sorgulama ve itibarsızlaştırma hamlelerinin son günlerde yoğunlaştığını belirten Bahçeli, "Nitekim Ayasofya üzerinden yürütülen kara propaganda bir üst faza yükselmiştir. Ezan sesinden irkilen çevrelerin hangi karanlık özlemlerle yanıp tutuştukları basiret ve vicdan sahibi her insanımızın mahsusen farkında olduğu bir husustur" diye konuştu.
Ayasofya’nın maddi ve manevi mülkiyet hakkının 567 yıldır Türk milletinin zimmet ve zilyedinde olduğunu anımsatan Bahçeli, şunları kaydetti:
"İstanbul’un fethini takiben büyük Hünkarımız Fatih Sultan Mehmet Han ve kahraman neferlerinin Ayasofya’nın yıkılmayan kısmında kıldıkları ilk Cuma Namazını müteakip burası camiye dönüştürülmüştür. Kılıç hakkı olan Ayasofya Camisi aynı zamanda 1462 yılında Fatih Vakfiyesi’ne tescil edilmiş, 1934 yılına kadar da ibadete açık tutulmuştur.
Ayasofya hakkında Yunanistan’ın dayatmaları ve ABD Dışişleri Bakanlığının yayımladığı Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu’nun hem inanca hakaret hem de milli egemenlik haklarına ayıplı bir saldırı olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Türkiye Cumhuriyeti’nin egemen sınırları içinde neyin, nasıl ve hangi maksatla kullanılacağına karar verecek yüksek mercii bellidir, şu kadar ki büyük Türk milletidir. Ayasofya Camisi’nin müze işleviyle UNESCO dünya kültürel miras listesinde yer almasının herhangi bağlayıcı yanı da bulunmayacaktır. Müzeden cami, camiden de müze olamayacaktır. 2 Temmuz 2020’de Danıştay 10. Dairesinin açıklayacağı karar ne olursa olsun, aziz milletimiz Ayasofya’yı kutlu fethimizin simgesi, minber ve mihrabından, duvarlarından çınlayan tekbir seslerine kadar tertemiz alınların secdeye geleceği bir cami olarak görmektedir. Ayasofya Camisi’nin tasarruf hakkı sadece Türkiye’ye aittir. Başka mihrak ve ülkelere yalnızca halt yemek düşecektir. Yunanistan’ın ve bu ülke çizgisinde siyaset yapan CHP’nin karalama kampanyası bayağı ve beyhude bir çırpınıştır" ifadelerini kullandı.
"Milliyetçi Hareket Partisi’nin görüşü çok nettir. Ayasofya Camisi Müslüman gönüllerle buluşmalı, kapısı ibadete mutlaka açılmalıdır"
Açıklamasında, "Ayasofya Camisi’nin yanı sıra Sultanahmet Camisi’nin de müzeye dönüştürülmesini isteyen çürük ve küflü CHP zihniyetinin manevi hak ve hassasiyetlerimizle arasında kapanmaz uçurumlar olduğu açıktır" ifadelerini kaydeden Bahçeli, şöyle devam etti:
"Bizans artıkları, inanıyorum ki hayal kırıklığına uğrayacaklardır. Ayasofya’nın aslına rücu ederek ibadete açılmasını kompleks diye değerlendiren, ’İstanbul bizim mi olacak’ diye kinayeli soru soran, küresel şantajları diline dolayıp milli irade üzerinde ipotek koymaya çalışan fosilleşmiş emeller hüsran yaşayacaklardır. Ayasofya Camisi’ne karşı çıkıp müze olarak kalmasını telaş ve tertiple arzu edenler, geçtiğimiz günlerde Dimetoka’da, UNESCO’nun kültürel miras listesinde yer alan Çelebi Mehmet Bey Caminin kundaklanmasına çirkin seslerini çıkarmamışlardır. İspanya’da Endülüs döneminde yapılan ve on yılda tamamlanan Kurtuba Camisi’nin, Macaristan’da Toygun Paşa ve Mustafa Paşa Camilerinin Kilise yapılmasına itiraz etmemişlerdir. Yunanistan’daki Hamza Bey Camisi’nin, Üç Şehitler Camisi’nin, Alaca İmaret Camisi’nin yürek yaralayıcı ve imanlı kalpleri infiale sürükleyici harabe hallerini bilmeyen de kalmamıştır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin görüşü çok nettir. Ayasofya Camisi Müslüman gönüllerle buluşmalı, kapısı ibadete mutlaka açılmalıdır. Kimin ne söylediğini bir önemi yoktur. Önemli olan milletin ne dediği, ecdadın ne istediği, Allah’ın neyi emrettiğidir. Gerisi fuzuli laf kalabalığıdır."