Siyanürle toplu ölüm vakalarındaki artış gündemi ciddi şekilde meşgul ediyor. İzmir’de ailesine siyanür içirip öldüren gencin ardından İstanbul ve Antalya’dan da benzer haberler geldi. Medyada yer alan haberlerin yaşanacak vakalara zemin hazırladığını belirten uzmanlar, bu olayların medyada görünür hale gelmesiyle, ölüm biçimi arasında ilişki olduğuna dikkat çekti.
Avustralya’da intihar haberlerinin kısıtlanmasından sonra intihar oranlarında düşüş yaşandığını kaydeden İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Berk Çaycı, “Benzer sonuçlar İngiltere ve ABD’de de tespit edildi. Tarihin her döneminde medya ile intihar ilişkisi sorgulandı. Çünkü intihar olgusu medyada yer almaya başladıktan sonra taklit edilmeye başlandı. Oxford Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma gazete haberlerinin intihar vakalarını arttırdığını ortaya koydu. Çalışmada en büyük riskin haber içeriğinde intihar yöntemini açıklamak olduğuna dikkat çekildi. İntihar bireysel bir eylem olsa da toplumsal etkileri yüksek. İntihar haberlerini konu alan medya iletileri yayılarak kopya intiharların sayısının artmasına neden oluyor. 19. yüzyılda İngiltere’de intihar haberlerinin gazetelerde haberleştirilmesine yönelik tepkiler, özellikle intihar oranlarının artması üzerine şiddetlendi. Ülkemizdeyse 1931 tarihli matbuat kanunu ile intihar haberlerinin basında yer alması yasaklanmıştı” diye konuştu.
Reyting, tiraj ve hit gayesiyle paylaşılan intihar haberlerinin etik açıdan uygun olmadığını belirten Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Murat Kırık, medyanın görev ve sorumluluklarına dikkat çekti: “Medya kitleleri yönlendirmekte, algıları yönetmektedir. Bireylerin hayatında rolü ve etkisi büyüktür. Özellikle sosyal medyanın gelişim göstermesiyle kontrol ve denetim tamamen ortadan kalktı. İntihar haberlerinin medyada yer bulup gelişigüzel paylaşılması bireyleri derinden etkileyebilmekte, psikolojik çöküntü içerisine girmiş, depresyon riskiyle karşı karşıya olan kişilerde yönlendirici etki oluşturabilmektedir.”