Pilot Üsteğmen Müslim Macit, 15 Temmuz darbe girişiminde Meclis ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi gibi devlet kurumlarını bombalayan isimlerden biriydi. "Karakuş diğerlerine 'Atış serbest' dedi ve kavşağa bir tane MK-82'yi görerek ve dalarak atış yaptım. Sonra tekrar havalandım. Bu sefer de Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin oradaki cami yakınlarına dalarak ve görerek, atış yaptım."
Pilot Üsteğmen Müslim Macit, 15 Temmuz darbe girişiminde Meclis ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi gibi devlet kurumlarını bombalayan isimlerden biriydi. Külliye yakınlarındaki cami ve Jandarma Genel Komutanlığı kavşağına birer tane MK-82 bombası attığını söyleyen Macit’in ifadeleri şöyleydi:
2005 yılında Hava Harp Okuluna girdim. Benimle ilgilenen Mehmet abi ile Mustafa isimli başka bir cemaat üyesine devretti. Mustafa iki haftada bir İstanbul'a gelip benimle değişik adreslerde buluşuyordu. Birinci sınıfın sonuna kadar Mustafa ile görüştüm. Birinci sınıfın sonunda Abdullah Ö. ile tanıştık. O da benimle birlikte aynı okulda devremdi. O da cemaate üyeydi. Benimle birlikte evlere gidip gelirdi. İkinci sınıfa geçtiğimizde Mustafa bizi cemaatten olan Abdullah Ö'nün cemaat ağabeyi Fatih isimli şahsa devretti. İkinci sınıf boyunca Fatih ile Kur'an okuma, namaz kılma, Fetullah Gülen kasetlerini izleme gibi faaliyetlerimizi sürdürdük.
Üçüncü sınıfta bizi soy ismini bilmediğim Kırşehir veya Kırıkkaleli olan Halil İbrahim isimli abiye devrettiler. Ankara'dan gelip bizimle görüşüyordu. Üçüncü ve dördüncü sınıf bu şekilde devam etti. Ara sıra bizim yanımıza Tahsin isimli abi geliyordu. Tahsin daha üst bir abiydi. Mezuniyetimden sonra tayinim Çiğli'ye çıktı. Çiğli'ye gidince Yavuz ile irtibat kurduk. Yavuz abi beni Cem isimli biriyle tanıştırdı. Cem’in yönlendirmesiyle bir ev kiraladık. Maaşımızın yüzde 15'ini himmet olarak cemaate vermeye başladık.
Paraları elden, önce Cem'e sonra da bizimle ilgilenen Hasan isimli şahsa verdik. Hasan isimli şahıs Yamanlar Kolejinde tarih öğretmeniydi. Ardından Konya'ya tayin edildik. Buradaki abimizin ismi Yusuf'tu. Toplandıktan sonra ayrılmadan önce bir sonraki toplantının nerede yapılacağını kararlaştırıyorduk. Telefonla görüşmüyorduk. 2011 yılının eylül aylarında Akıncı'ya gelince Melih kod isimli şahısla irtibat kurduk. ODTÜ’de okuyordu. 142. filoya atandık. Sonra 2013’te Serdal ile tanıştık. Bu da kod isimliydi. Bu şahıs Maltepe Dershanesinde öğretmendi. Ardından Hakan kod isimli cemaat abisiyle devam ettik. Cemaat okullarından birinde öğretmendi.
Kurmaylık sınavına hazırlandım. Mahmut kod isimli M.A. ile tanıştık. Mahmut, ismini bilmediğim bir abiyle gelerek 'Kimseye söylemeyeceksiniz' diyerek yemin ettirip, 'Size bir SD kart vereceğim. Buna çalışın' dedi. Biz de Abdullah ile buna çalıştık. Çalıştığımız belgede sınav soruları vardı. Bu sorular sınavda aynen çıktı. Yanlış hatırlamıyorsam 88 veya 90 civarında not aldım. Bana, 'Soruların hepsini çözme. 88 veya 90 alacak şekilde yap' dediler. Bunu da test sınavlarından 10 veya 12 yanlış yaparak ayarladık. Yazılı sınavda ise bazı yerleri yanlış yazarak ayarladık.
"Darbe eyleminden bir gün önce Binbaşı Mehmet Fatih Çavur'un lojmandaki evine gittik. 'Yarın üste çok farklı bir harekat olacak. Katılmak ister misiniz? Siz bugüne kadar bunlar için yetiştirildiniz. Verdiğimiz emeğin karşılığını ödeyeceksiniz. Bunu bilen 5 kişi var, bugün de siz öğrendiniz. Üs komutanın da haberi yok' dedi. 'Harekat gizli olacak. Kimseye söylemeyin. Ülkenin halini görüyorsunuz. Bu harekatı yapmak zorundayız.' dedi. (...) (Darbe gecesi) Uçaklara bombalama talimatlarını telsiz başında bulunan Ahmet Tosun ve Mete Kaygusuz dönüşümlü olarak verdiler. Bunlar da talimatları Ahmet Özçetin'den alıyorlardı. Ahmet Özçetin de talimatları ya telefondan ya da üste bulunan sivil veya general rütbesindeki kişilerden alıyordu. Adil Öksüz'ü 143. Filoda gördüm. Etrafında sivil kişiler vardı, telefonla konuşuyordu. Olay günü stajyer teğmenler arasındaki konuşmalarda 'Sizi MAK'cılar durdurursa, yurtta sulh deyin' ifadesi nedeniyle bunun bir parola olduğunu anladım.”
“20 bin fitte uçtum. Telsiz filo da çalışmadığı için kuleden Yarbay Hakan Karakuş, 'Koordinat üzerinde beklemeye devam et. Sonra talimatı vereceğiz.' dedi. Sonra 'Hedefleri veriyoruz.' diyerek, bana talimatlarda bulundu. 'Koordinatın yanındaki kavşak, caminin önü, koordinatın batısı' diye tariflerde bulundu. Ben, 'Batı'da bir şey yok' deyince, Karakuş diğerlerine 'Atış serbest' dedi ve kavşağa bir tane MK-82'yi görerek ve dalarak atış yaptım. Sonra tekrar havalandım. Bu sefer de Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin oradaki cami yakınlarına dalarak ve görerek, atış yaptım. Caminin yanına bombayı Karakuş’un talimatıyla attım. O gün olacaklardan erken haberim olmasına rağmen karşı koyacak cesareti gösteremedim."