FETÖ'nün Hava Kuvvetleri Komutanlığı'ndaki 'mahrem' yapılanmasına ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı imzalı 157 sanıklı iddianameden çarpıcı detaylar çıkıyor.
Etkin pişmanlık hükümleri uyarınca hakkında takipsizlik kararı verilen mahrem imam Ufuk Işık'ın itirafları, örgütün 2010 KPSS soruşturmasının derinleştirilmesinin ardından nasıl telaşa kapıldığını gözler önüne serdi. İşte bir dönem FETÖ'de kritik görevler yapan Işık'ın itirafları:
“Ankara 11. Üs Komutanlığı ve Etimesgut Hava Hastanesi'nin 'müdürü' (mahrem imam) olarak görev yapan kişi 'Semih' kod adlı biyoloji öğretmeniydi. Aynı zamanda örgüt adına 'personelci' olarak da faaliyet yürüten 'Semih', KPSS şüphelisi olduğunun öğrenilmesinin ardından 'müdürlük' görevinden alınarak pasif göreve verildi. Emekli subaylarla ilgilenmeye başladı. Semih'in yerine TÜBİTAK çalışanı 'Ömer' kod adlı Ramazan Alkan 'müdür' oldu. Sonra Alkan'ın da KPSS ile ilgili problemi olduğu öğrenildi. Bunun üzerine 'Kamil' kod adlı Kemal Alkan'la birlikte bu müdürlüğü yürüttüler.”
“Sonrasında Ramazan Alkan, KPSS'den gözaltına alındı. Yerine Alkan'ın altında çalışan 'Enes' kod adlı Ertuğrul Akkaya baktı. Alkan serbest bırakılınca görevi devraldı. Ancak bu kısa sürdü ve Akkaya örgüt adına bu komutanlıkların müdürlüğüne devam etti. 11. Üs Komutanlığı'nda örgüt adına 'müdür yardımcısı' olarak faaliyet yürüten 'Ümit' kod adlı Denizhan Özcan'ın öğretmen olarak geri hizmete çekilmişti. Bu şahsın da KPSS soruşturmasında adının geçtiğini biliyorum. Ankara Hava Lojistik Komutanlığı'ndan sorumlu Mahmut Türkmen ise 2014 Şubat'ında ayrıldı. Yerine 'Bülent' kod isimli Nebil Ekiz geçti. Ancak Ekiz'in ismi de KPSS soruşturmasında basında sık sık yeralınca onun görevine de son verildi.”
- 'Seni alacaklar'
- FETÖ'nün 'Akıncı Hava Üssü müdürü' olarak görevlendirdiği Murat Kara'nın konuşmak için kendisini bir restorana çağırdığını anlatan Ufuk Işık, o görüşmeyi şöyle anlattı: “Alelacele gittim. Bana 'hocam sakin ol, seni polisler alacak, KPSS şüphelileriyle para alışverişin olmuş. Bu nedenle bugün yarın kapını çalarlar' dedi. Ardından benden evimdeki tüm dijitalleri ve Gülen'e ait kitapları teslim etmemi istedi. 'Tedbir amaçlı' dedi. Muhtemelen elimdeki öğrenci listelerini, bilgi ve belgeleri bir yerlere vereceğimden korkmuşlardı. Kara'nın evime gönderdiği kişiler örgüte ait tüm telefon, bilgisayar ve kitapları götürdüler.”