Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, kaleme aldığı bir yazı dizisinde, o dönem başbakan olan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Yıldırım ve bazı iş adamlarına hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada, 28 bin 650 lira adli para cezasına çarptırıldı.
İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya sanık Dündar avukatlarıyla katıldı. Davanın müdahilleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım ile iş adamlarını avukatları temsil etti.
Duruşmada söz alan müdahillerden Cumhurbaşkanı Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan ve Hasan Doğan'ın avukatı Hatice Özay, "Şikayetimiz devam etmektedir. Müvekkillerime yönelik sanık tarafından bilinçli bir şekilde ve kasten zarar vermek amacıyla hakaret edildiğini düşünüyoruz. Kast ve mükerrerlik durumu dikkate alınarak sanığın cezalandırılmasını istiyoruz" dedi.
Bakan Binali Yıldırım'ın avukatı Tuba Kılıç da sanığın cezalandırılmasını talep etti.
Beyanı sorulan sanık Can Dündar, bu davada aslında bir suç olmadığını düşündüğünü, konuyla ilgili çok sayıda yazılıp çizildiğini ifade ederek, "Millet meclisinde konuşulmuştur, grup toplantılarında dile getirilmiştir" dedi.
O zaman Başbakan olan ve cumhurbaşkanlığı için ismi geçen Recep Tayyip Erdoğan hakkındaki iddiaların ciddi olduğunu ve halkın da bunu bilme zorunluluğunun olduğunu öne süren Dündar, "Gazeteci olarak da benim bunu bildirmek şeklinde bir ödev ve hakkım mevcuttur. Gazetecilerin önceliklerinden birinin kamuoyunu bilinçlendirmek olduğu kanısındayım. Kaldı ki yolsuzluğa ait o yazılanları bizzat devletin resmi birimleri yazmışlardır" ifadelerini kullandı.
Meslek hayatı boyuncu kimseye hakaret etmediğini, yazıda yer alan ve hakaret olduğu belirtilen ifadelerin çoğunun kendisine ait olmadığını savunan Dündar, "İddianamede, subjektif açıklamalar çerçevesinde genel bir suçlama yapılmıştır. Yapabileceğim en iyi savunma suçlanmama sebebiyet veren köşe yazıları ve yazı dizisini okumak olacaktır. Ancak bu şekilde suç olmadığı ortaya çıkar. Çünkü o yazılarda herhangi bir hakaret unsuru olmadığı ancak bu şekilde görülür" diye konuştu.
Davaya ilişkin kararını açıklayan mahkeme, Dündar'ın, gazetesindeki İstanbul merkezli takipsizlikle sonuçlanan 25 Aralık soruşturmasına ilişkin yazısı dizisinde, birden fazla kişiye karşı, birden fazla "alenen hakaret" suçunu işlediği gerekçesiyle, suç işleme şekli, suçun işlendiği zaman, suç konusunun önemi ve kasıt yoğunluğunu dikkate alarak, bin 92 gün adli para cezasına çarptırılmasına hükmetti.
Sanığın gazeteci olması ve herhangi bir sabıkasının bulunmamasını indirim nedeni sayan mahkeme, bu cezayı 955 güne indirerek, Dündar'ın günlüğü 30 liradan 28 bin 650 lira adli para cezasına çarptırılmasını kararlaştırdı.
Dündar'ın, Recep Tayyip Erdoğan ve Bilal Erdoğan'a yönelik yazdığı 2 köşe yazısıyla ilgili, "hakaret" suçunun unsurları oluşmadığı gerekçesiyle bu suçtan beraatine karar veren mahkeme, sanık hakkında, İstanbul merkezli 25 Aralık soruşturmasına ilişkin yazı dizisinde "gizliliği ihlal" ettiği yönündeki suçlamadan da suçun unsurları oluşmadığı gerekçesiyle beraat hükmü kurdu.
Duruşma sonrası adliye önünde gazetecilere açıklamalarda bulunan Dündar, hakkındaki adli para cezasının kamu görevlilerine hakaret ettiği gerekçesiyle verildiğini hatırlattı.
Kamu görevlilerine hakaret etmediğini savunan Dündar, "Biz, eğer gerçekleri yayınlamak suçsa bu suçu işlemeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosunca hazırlanan iddianamede, müşteki avukatları tarafından verilen şikayet dilekçelerinde, "Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Can Dündar'ın, gazete ve gazeteye ait 'cumhuriyet.com.tr' adlı internet sitesinde, 3 ve 8 Ağustos 2014'teki yazılarında, müştekilere hakarette bulunup, takipsizlikle sonuçlanan 25 Aralık soruşturmasının gizliliğini ihlal ettiği"nin belirtildiği aktarılıyordu.
Yazı dizisine göre, suç tarihinde başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan ile diğer müştekilerin "suç örgütü lideri ve üyeleri" olarak gösterildiği kaydedilen iddianamede, Dündar tarafından yazının birçok yerinde yapılan değerlendirmelerde başbakan ve diğer müştekilerin "rüşvet alan, menfaat temin eden ve kanunlara aykırı birçok eylemde bulunan kişiler" olarak değerlendirildiği belirtiliyordu.
Yazıda, takipsizlikle sonuçlanan 25 Aralık soruşturma dosyasının içeriğinde gizli olan birçok soruşturma bilgisine yer verildiği ve soruşturmanın gizliliğinin ihlal edildiği kaydedilen iddianamede, "Soruşturma dosyasından direkt olarak müştekileri ağır bir şekilde zan altında bırakacak değerlendirme ve düşünceyle toplumun tamamının gözünde mahkum etmek ve buna çalışmak, basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gereken bir durum değildir. Değerlendirmeler, suçsuzluk karinesine göre yapılmalıdır" ifadesi yer alıyordu.
İddianamede, yazı dizisinde, 6 gün süreyle soruşturmanın gizliliğinin ihlal edildiği, müştekilerin tamamının yapılan değerlendirmelerle küçültüldüğü ve eleştiri sınırlarının aşıldığı vurgulanarak, Dündar'ın birçok kez "kamu görevlisine basın yoluyla alenen hakaret etme" suçundan 1 yıl 5,5 ay ile 4 yıl 1 ay arasında ve birçok kez "soruşturmanın gizliliğini alenen ihlal etmek" suçundan 1 yıl 3 ay ile 5 yıl 3 ay arasında olmak üzere toplam 2 yıl 8,5 ay ile 9 yıl 4 ay arasında değişen hapis cezasına çarptırılması talep ediliyordu.