Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “Sevr'i gösterdiler Lozan'a razı ettiler” açıklaması birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çok konuşulan bu anlaşmasını, Tarihçi-Yazar Prof. Dr. Mehmet Çelik, Tarihçi-Yazar Yavuz Bahadıroğlu, Devlet Arşivleri Genel Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Budak ve Tarihçi-Yazar Mustafa Armağan Yeni Şafak'a değerlendirdi.
Lozan'da Türkiye Cumhuriyeti'yle ilgili bir husus olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Mehmet Çelik, "Lozan Osmanlı İmparatorluğu'nun defin ruhsatıdır. Osmanlı toprakları üzerinde Lübnan, Suriye, Kuveyt, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Ürdün, Umman, Filistin ve Yemen diye bu kadar devlet kurdular. Şimdi bunların uluslararası hukuka uygun hale gelmesi gerekiyor. Yani biz istila ettik tamamla olmuyor" diye konuştu. Uluslararası siyaset ve hukuk açısından meşruiyet sağlanması gerektiğini söyleyen Çelik, "Biz milli mücadelede sadece bir Yunanlılarla kavga ettik. Fakat biz masaya oturduğumuzda muhatabımız Yunanlılar değildi. Karşımızda İngiltere, Fransa, Amerika ve Japonya vardı. Milletler cemiyeti denen 5'li çete bulunuyordu" dedi.
Lozan meselesini tarihçilerin tartışması gerektiğini, ancak bir türlü tartışmaya yanaşılmayan ve sadece tek taraflı olarak ele alınan bir antlaşma olduğunu söyleyen Yavuz Bahadıroğlu, "Mustafa Kemal'in Nutuk kitabında anlatıldığı, İsmet İnönü'nün hatıralarında geçtiği gibi aynen ders kitaplarına geçirilen pek çok şeyi kaybettiğimiz bir mutabakattır. Bize Sevr'i gösterdiler ancak Lozan'a razı ettiler. Yunanistan'ı yendik diyoruz ancak tazminat almıyoruz. Batı Trakya'yı, Ege Adalarını, Batum'u, Musul'u bırakıyoruz. Kara sahası hava sahası diye Yunanistan ile aramız bir türlü düzelmiyor. Buradaki pürüzler o dönemden kaldı" dedi.
Cumhuriyet tarihinin tümüyle Nutuk'tan ders kitaplarına geçirilmiş bir tarih olduğunu vurgulayan Bahadıroğlu şöyle devam etti: "Şimdi Rauf Orbay milli mücadele kahramanı değil midir? Rauf Orbay Lozan'ı kastederek diyor ki: 'Misak-ı Milli yarım kaldı'. Millet Meclisi'nde pek çok tartışma yaşanıyor. Birinci Meclis lağv ediliyor, ikinci Meclis oluşturuluyor ve Lozan tasdik ettiriliyor. Biz hilafeti kaldırmadan önce İngiliz parlamentosu Lozan'ı tasdik etmedi. Biz ne zaman ki hilafeti kaldırdık, o zaman tasdik etti. Bu da bize bir mesaj veriyor."
Lozan Barış Anlaşması'nın uluslararası hukuktaki süreli antlaşmalardan biri olmadığını söyleyen Tarihçi Mustafa Armağan, “Mesela 1936 tarihli Montrö Boğazlar Sözleşmesi 20 yıl süre için geçerliydi ve bu husus ayrı bir maddeyle kayıt altına alınmıştı. Lozan Antlaşması'nın metninde ise süreyle veya 'sona ermesiyle' ilgili herhangi bir kayıt veya madde bulunmuyor. Açıklanmayan gizli maddeleri veya protokolleri varsa, ki bu çaptaki uluslararası antlaşmalarda böyle gizli maddelerin olması mümkün değil. Öte yandan Türkiye isterse Lozan'ı feshetmeye her zaman teşebbüs edebilir. Ama ister mi bundan emin değilim. Zira özellikle güney sınırımızın fokur fokur kaynadığı bir dönemde, Lozan'ı müzakereye açmak, akıllıca bir adım olmayacaktır” şeklinde konuştu.
Doç. Dr. Mustafa Budak, konu üzerine yaptığı araştırmalar sonucunda Lozan'ın ne zafer ne de hezimet olduğu sonucuna vardığını belirterek “Benim kanaatim Lozan yarı mutluluktur. O dönemde 1912'den itibaren 1922'ye kadar on yıl savaşmış Osmanlı vardı. Birde savaş sonrasında Mustafa Kemal'in de söylediği Osmanlı Devletinin siyasi varlığına bir suikast, yok etme eylemi olarak gördüğü Sevr'e muhatap olmuştu. Sevr antlaşmasına bakıldığında Lozan iyi bir gelişme olarak değerlendirilebilir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Lozan'la ilgili açıklaması Yunanistan'da da ses getirdi. Başbakan Aleksis Çipras, “Lozan'ı sorgulamak, iki ülke arasındaki ilişkiler ve daha geniş bölge için tehlikeli” dedi. Yunanistan Dışişleri Bakanlığı'ndan bir yetkili de Lozan ve diğer uluslararası hukuka dayalı anlaşmaları “uygar dünyanın gerçekleri” olarak nitelendirdi. Birçok Yunan politikacı ise Lozan'a ilişkin açıklamayı “tehlikeli ve kışkırtıcı” bulduğunu söyledi.