Türkiye, Libya ile imzaladığı ve Akdeniz’deki denklem değiştiren “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası”nı BM’ye bildirdi. Libya’ya olası bir asker gönderme kararı sadece kara ve hava değil deniz kuvvetleri unsurlarını da kapsayacak.
Türkiye, Libya ile imzalanan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırasının tescili için Birleşmiş Milletler’e (BM) bildirimde bulundu. 27 Kasım’da Libya’nın meşrû temsilcisi Ulusal Mutabakat Hükümeti ile Dolmabahçe’de imzalanan anlaşmanın yürürlük tarihi ise 8 Aralık olarak resmileşti. Tarihi anlaşma BM’de tescil edilmeyi beklerken bölgede ise şiddet tırmanıyor. Yunanistan, Libya’nın Atina Büyükelçisi’ni sınır dışı etti. Terörist Hafter güçleri, başkent Trablus’a doğru ilerlerken Rusya, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri de (BAE) Hafter’e desteklerini artırıyor. 1987 yılındaki Libya-Çad savaşının ardından Çad birliklerine esir düşmesi sonrası onu esaretten kurtararak Virginia’ya götürüp eğiten Amerika da sürecin başından beri darbeci Halife Hafter’e kol kanat geriyor.
UMH’YE BÜYÜK BASKI
Hafter geçtiğimiz günlerde Trablus’taki UMH hükümet karargahına saldırı düzenleyip yeni bir darbe girişiminde bulundu. Ancak bu girişim, saldırganların etkisiz hale getirilmesiyle akim kaldı. Türkiye ile anlaşma imzaladığı 27 Kasım’dan beri büyük baskı altına alınan Fayez es-Sarrac yönetimindeki UMH, talep ettiği takdirde Ankara’dan destek görecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Libya böyle bir talepte bulunursa asker gönderebiliriz” dedi. Böyle bir ihtimal gerçekleştiğinde Mehmetçiğin Libya’ya gidiş süreci tamamen hukuka uygun şartlarda gerçekleşecek.
ANLAŞMA GÜNCELLENDİ
Türkiye ile Libya arasında deniz anlaşmasının yanısıra Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası da imzalanmıştı. Anlaşma, iki ülke arasında eğitim ve teknik destek konularında işbirliğini amaçlıyor ve Libya ile 2013’te akdedilen askeri eğitim anlaşmasının güncellenmesi olarak deklare ediliyor. Bu yönüyle de dost ve müttefik ülkelerle yapılmış benzer anlaşmalardan farklı değil. Ancak muhtıraya ‘güvenlik’ boyutunun eklenmiş olması, Akdeniz’de istikrarın tesisi kapsamında alınması gereken tedbirler ve Libya’nın Türk askerini davet etmesi halinde bölgeye asker gönderilmesinin altyapısını oluşturmuş durumda.
RESMİ ÇAĞRI GELİRSE 51. MADDE DEVREYE GİRER
- Libya’da saldırıların şiddetlenmesi, UMH’nin ülkeye davet etmesi halinde Türkiye, BM Güvenlik Sözleşmesi’nin hükümleri uyarınca Libya’ya asker gönderebilir. BM’nin 2011 yılında verdiği Libya’ya silah satışının önüne geçen ambargo kararı, asker gönderme faaliyetini kapsamıyor. Türkiye, TBMM’den çıkarılacak tezkereyi müteakip bu adımı hızla atabilir. Libya’ya olası bir asker gönderme kararı ise, sadece kara ve hava değil deniz kuvvetleri unsurlarını da kapsayacak. Ayrıca ülkelerin meşrû savunma hakkını düzenleyen BM 51. madde, saldırıya uğrayan devlete yardım eden diğer devletlerin de kuvvet kullanabileceklerini öngörüyor. Bunun için de saldırıya uğrayan devletin bunu ilan edip açıkça yardım istemesi gerekiyor. Bu çağrının, devletin yasal hükümeti tarafından yapılması gerekiyor.
İRAN VE RUSYA’NIN SURİYE’DEKİ VARLIĞI
İran ve Rusya, Suriye’deki varlıklarını bu maddeye dayandırıyor. Üçüncü devletlerin yardımı, saldırıya uğrayan devletin yaptığı yardım çağrısına dayanılarak verilebileceği gibi, daha önce devletler arasında yapılan bir ittifak anlaşmasına dayalı olarak da verilebilir. Libya ile Güvenlik ve Askeri Mutabakat Muhtırası, uluslararası hukuk açısından Türkiye’ye Libya’ya asker gönderme konusundaki meşruiyeti sağlayabilecek nitelikte görülüyor. Ancak Türkiye, Libya’ya olası bir asker gönderme kararı için BM nezdinde tek meşru hükümet olan UMH’nin yardım davetini önceliyor. Halen Türkiye’nin Libya’da faaliyet gösteren gemileri, şirketleri ve insani yardım kuruluşlarını korumak gibi konularda meşru müdafaa hakkı da saklı tutuluyor.
HERKESE BARIŞ ÇAĞRISI
Türkiye, Akdeniz’deki hakları için Libya ile MEB anlaşması dahil gerekli adımları atarken bu siyasi adımları askeri olarak da Türk donanmasının Doğu Akdeniz’deki varlığıyla koruyor. Libya’nın güvenliği de Doğu Akdeniz’in güvenliği ve istikrarı açısından Türkiye’nin olası risk tanımlamaları arasında bulunuyor. Halen Doğu Akdeniz’de barış ve istikrarın tesisinde kıyıdaş tüm ülkelere çağrı yapan Türkiye, sorunların dostane yollarla çözümü için gereken diplomatik çabanın gösterilmesini önceliyor. Erdoğan’ın Mısır ve İsrail dahil, Güney Kıbrıs Yönetimi dışındaki bölge ülkelerine yaptığı çağrı da bu açıdan öne çıkıyor. Akdeniz’i bir barış gölü haline getirme çabasındaki Türkiye’nin bugün itibariyle Libya’ya kısa vadede asker gönderme gibi bir planlaması bulunmuyor.
Boyun eğmeyiz
- Libya’nın Ankara Büyükelçisi Abdurrezak Muhtar Ahmed Abdulkadir, ülkesi ve Türkiye arasında imzalanan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası’nın iki ülkenin faydasına olacağını belirterek, “Libya, tüm baskılara rağmen boyun eğmeyecek ve baskılar Libya’nın politikasını etkilemeyecek” dedi. ‘Türkiye-Libya Arasında İmzalanan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına ilişkin Mutabakatı ve Çok Yönlü Bölgesel Etkileri’ başlıklı panelde konuşan Abdulkadir, egemen iki devletin karşılıklı anlaşma yaptığını, Libya’nın bağımsız ve BM’ye üye bir ülke olduğunu vurgulayarak, “Libya, tüm baskılara rağmen boyun eğmeyecek ve baskılar Libya’nın politikasını etkilemeyecek. Eğer bir anlaşmazlık ve ihtilaf varsa uluslararası mahkemeler tarafından çözülmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
900 Libyalı askeri eğittik
Türkiye ile Libya arasında daha önce de askeri işbirliği anlaşmaları bulunuyordu. Türkiye’deki harp okullarında Libyalı subay adayları eğitim gördüğü gibi, 2013 yılında yapılmış olan Askeri Eğitim İşbirliği Anlaşması uyarınca da Libya askerinin gerek Türkiye’de gerekse Libya’ya gönderilecek mobil eğitim timleri vasıtasıyla eğitimi planlamalar dahilindeydi. Bu yöndeki çalışmalar devam ediyor. Libya ile geçmişten bu yana devam eden eğitim faaliyetleri kapsamında bugüne dek yaklaşık 900 Libya askeri Türkiye’de eğitim gördü. Libya ile kasım ayında yapılan Güvenlik ve Askeri Mutabakat Muhtırası uyarınca, Libya meşrû hükümeti UMH’nin askeri sistem, harp araç ve gereçleri ihtiyaçları konusunda teknik işbirliği de devreye girecek.
Diğer güçler meşrû değil
Türkiye, Libya konusundaki adımlarını uluslararası hukuk uyarınca meşruiyet sınırları içerisinde atarken, terörist Hafter’i destekleyen diğer ülkeler ise uluslararası hukuk kurallarını alenen ihlal ederek Libya sahasında gayrimeşru faaliyetlerde bulunuyor. Bölgedeki gerilimi dindirmek için çabalayan Türkiye ise başta Rusya olmak üzere ciddi diplomasi yürütüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Putin ile Libya konulu temaslarını artırması da bu diplomasinin gereği olarak yorumlanıyor. Akdeniz’in bir barış denizi haline getirilmesi konusunda Türkiye’nin yaptığı çağrılar Avrupa Birliği nezdinde anlaşılmış görülüyor. Halen Yunanistan’ın AB’ye yönelik çağrıları Avrupa ülkelerinde telkin ötesinde karşılık bulmuyor ve AB halen Rum Kesimi ve KKTC’yi yeniden anlaşma masasına oturtma çabasını artırmış görünüyor.
Saldırı püskürtüldü
- Libya’daki Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne (UMH) bağlı birlikler, birkaç gündür devam eden kısmi sükûnetin ardından başkent Trablus’un güneyinde Halife Hafter güçlerinin saldırısını püskürttü. UMH’den yapılan yazılı açıklamada, bölgede Hafter güçlerine destek için bulunan Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) ait iki askeri ve bir zırhlı aracı imha ettiklerini belirtildi. İmha edilen araçlarda 6 kişinin bulunduğu aktarılırken Hafter güçlerinden de 9 kişi öldürüldü.