İslâm İşbirliği Teşkilâtı’nın Doğu Kudüs’ü başkent ilan etmesinin ardından diplomatik süreç işleyecek. BM Güvenlik Konseyi nezdinde, ABD'nin kararının iptali ve Kudüs’ün özel statüsünün teyidi için girişimlerde bulunulacak. Güvenlik Konseyi, harekete geçmezse BM Genel Kurulu devreye sokulacak.
İslâm İşbirliği Teşkilâtı'nın (İİT) işgal altındaki Doğu Kudüs’ü başkent ilan etmesiyle, aralarında Suudi Arabistan, BAE ve Mısır’ın da bulunduğu İİT’nin 57 üyesi Doğu Kudüs’ü başkent ilan etmek üzere hukuki yükümlülük altına girdi. Toplantı, tüm dinlere yaptığı çağrıyla uluslararası arenada büyük yankı buldu. İslâm dünyasının lideri olarak Erdoğan’ın Hristiyanlık, Musevilik hakkındaki değerlendirmeleri ve özellikle Hazreti İsa’nın bir İİT zirvesinde anılmış olması bir ilk olarak tarihe geçti. Teşkilat, “Doğu Kudüs” seçimiyle de batıya ve BM’ye “Halen çözümün arkasındayız, baltalayıcı değiliz” mesajını vermiş oldu. Zirve sonrası teşkilat üyesi ülkeler yoğun bir diplomasiyi başlatacak. Kudüs için diplomasi, üç koldan devam edecek.
BM Güvenlik Konseyi nezdinde, Amerika’nın bu kararının iptali ve Kudüs’ün özel ve ayrı statüsünün teyidi için girişimlerde ve baskılarda bulunulacak. BM Güvenlik Konseyi, zorlayıcı hukuki karar almaz, harekete geçmezse BM’nin Barış İçin Birleşme adlı oturumunda çağrı yapılacak. BMGK’nın yanı sıra BM Genel Kurulu harekete geçirilecek. İİT İcra Komitesi, Kudüs Temas Grubu ile bütün başkentlere ve uluslararası kuruluşlara gidilerek alınan kararların ve ABD’nin hukuksuz adımının anlatılması planlandı. İslâm ülkelerinin yanı sıra batılı ülkelere de ikili ilişkilerinde gereken tedbirleri almaları yönünde yapılan çağrı, diplomatik çabalarla uygulamaya geçirilmeye çalışılacak.
Doğu Kudüs, Filistin’in başkenti olarak ilan edilmekle birlikte, fiili olarak işgal sürdüğü müddetçe burada büyükelçilik açılması fiilen mümkün olmayan ve uluslararası hukukta öngörülemez bir adım. Halen Türkiye’nin ve yanı sıra çoğu batılı ülkeler olmak üzere 10 ülkenin Doğu Kudüs’te başkonsoloslukları var. Bu ülkelerin çoğu da Filistin’le çalışan, İsrail’le ilişkileri olmayan ülkeler. Türkiye’nin başkonsolosu, Doğu Kudüs’ün özel statüsüne uygun olarak ve ilgili BM kararına da dayanmak suretiyle büyükelçi seviyesinde. Ve Türkiye Büyükelçisi, güven mektubunu Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a sunuyor. Türkiye Filistin’i tanıdığı gibi Doğu Kudüs’teki Başkonsolosluk da aslında fiilen bir büyükelçilik görünümünde.
Doğu Kudüs’ün Filistin’in başkenti olarak tanınması kararı İİT için bir yükümlülük iken ABD ve batılı ülkelere de bir çağrı niteliği taşıyor. Yayınlanan bildiride, ABD’den uluslararası hukuka aykırı bu adımını geri çekmesi istenirken, açıkça, “Kararını geri çek ve Kudüs’ü tanı. Ancak bundan sonra dürüst bir arabulucu olarak Filistin sorununun çözümüne yönelik bir barış planıyla gelebilirsin” mesajı verildi.
- KARAR 57 ÜLKE İÇİN BAĞLAYICI
- Karar, Teşkilatın üyeleri için hukuki bir yükümlülük olarak kayda girdi. Aralarında Suudi Arabistan, Mısır, BAE gibi Amerika ile iş tutan ülkelerin bulunduğu İİT üyesi 57 ülke, bu deklarasyonun uygulamasını hayata geçirmek zorunda. Karar bağlayıcı olduğu için bu konuda bir tereddüt bulunmuyor. Karar alınırken üyelerden herhangi bir çatlak ses çıkmadı. Sadece Bahreyn temsilcisi İsrail’i başkent olarak tanıyacak devletlerin kurum ve şirketlerine kısıtlama getirilmesine ilişkin hükme itiraz etti. Güçlü destek göremeyince karar onaylandı.