Konya’nın Cihanbeyli, Yunak, Kulu, Sarayönü, Kadınhanı ilçelerinde obrukların oluşumu her geçen gün daha da artıyor. Obruk oluşan bölgelerde araştırma yapan AFAD ve Konya Teknik Üniversitesi Obruk Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü, obrukların oluşumu ve alınabilecek önlemler hakkında çalışmalar yapmaya devam ediyor. Yapılan çalışmalarda Konya genelinde farklı noktalarda oluşan irili ufaklı obruk sayısının 2 bin 600’ü geçtiği belirlendi.
Çalışmalarda obrukların büyük bir çoğunluğunun yer altının düşümüne de bağlı olarak tarım alanları, yerleşim alanları, enerji yatırım alanları gibi daha çok risk oluşturacak noktalara doğru ilerlediği raporlandı.
Yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Konya Teknik Üniversitesi Obruk Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Fetullah Arık, “Öncelikle yağış değerlendirmesini yapacak olursak geçtiğimiz yıl yoğun kar yağışları olmasına rağmen yer altı suları açısından değerlendirme yapmak gerekirse çok büyük bir artış olmadığını söyleyebiliriz. Özellikle sulama periyodunun içerisindeki düşümler de dikkate alındığı zaman vatandaşın ifadesine göre birkaç boy boru yani 10-15 metre seviyesinde yer altı seviyesinde düşümler var. Türkiye ortalaması 574 milimetre metrekareye, geçtiğimiz yıl 2021 yılının tamamında 450 milimetre civarında yağış gerçekleşti. Bu yıl ondan biraz daha az, dolayısıyla tüm Türkiye geneline baktığımız zaman zaten bir yağış azlığı söz konusu. Konya kapalı havzasına baktığımızda Konya, Karaman, Aksaray ve Niğde’yi içeren bu havza içerisindeki yağışlar da yaklaşık 350 milimetre civarında ortalama olarak. Dolayısıyla yağışlarda bir azalma var. Bunun tersine yer altı seyircisi seviyesinde de düşümler söz konusu. Yani bu yıl şu anki ekim başlangıcına göre düşündüğümüz zaman yeni bir tarım yılının başlangıcındayız. Suyumuzun halen negatifte olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
Geçtiğimiz yıl sonu itibarıyla bütün havzada envantere kayıtlı olan obruklarda 700 civarında 1 metreden daha derin ve bin 800 civarında 1 metreden daha az olmak üzere 2 bin 500 üzerinde obruk tespit edildiğini anlatan Prof. Dr. Fetullah Arık, "Önceki yıl Karapınar’da geçtiğimiz yıl Ereğli Emirgazi, Halkapınar, Karatay ve Çumra bölgesinde çalışmalarımızı gerçekleştirdik. Geçtiğimiz yıl sonu itibarıyla bütün havzada envantere kayıtlı olan obruklarda 700 civarında 1 metreden daha derin ve bin 800 civarında 1 metreden daha az olmak üzere 2 bin 500 üzerinde obruk tespit edilmişti. Bu iki çalışmalarımızda Konya’nın kuzey bölgelerinde Cihanbeyli, Yunak, Kulu, Sarayönü, Kadınhanı bölgesinde çalışmalar gerçekleştirdik. Bu bölgedeki çalışmalarda da ilave obruklarımız söz konusu ve bu yıl yine geçen yıllarda saymış olduğumuz bölgelerde de obruklar oluşmaya devam etti. Örneğin Karapınar’da bir 8 tane ilave obruk söyleyebiliyoruz. Bu yılki eklemelerle birlikte sayının 2 bin 600’ü geçtiğini söyleyebiliriz” diye konuştu.
Bölgedeki bu doğal olayla ilgili önlem konusunda bilgi veren Prof. Dr. Fetullah Arık, “Obrukları oluşturan birçok temel neden var. Bu bölge içerisinde daha önce defaatle söyledik. Özellikle suyla karşılaştığı zaman çözülebilir malzeme oldukça yaygın ve havza genelinde de büyük bir alanı kaplıyor. Dolayısıyla obruklar hiçbir müdahale yapmasak da olmaya devam edecek. Ama şu anda dikkati çekilmesi gereken nokta, nitolojik faktörlerin yanı sıra suların karakteri seviyesi ve oradaki tektonik hareketler, kırıklar, çatlaklar bunlar obrukların oluşumunu ve sayılarını etkileyebiliyor. Bunlar doğa jeolojik faktörler bunları insanoğlu olarak değiştirme şansımız yok. Şu anda yer düşümünün temel nedeni aslında içinde bulunduğumuz kuraklık. Ama bir başka önemli nedeni var ki suların yoğun kullanımı, yoğun kontrolsüz, aşırı bir şekilde yeraltı suyu kullanmaya devam ediyoruz. Havza içerisinde çok su tüketen bitki üretimine yönelik girişimler gün geçişi artarak devam ediyor. Özellikle şeker pancarı gibi, mısır gibi, yonca gibi, yemlik bitkilerinin de olması bu bölge içerisinde suya daha fazla talebi arttırıyor. Ve bu su talepten dolayı yerel suyu daha çok kullanılıyor. Çünkü Konya kapalı havzası dışarıdan herhangi bir akarsu desteği söz konusu değil. Dolayısıyla yer altı seviyesinin düşüşü obrukları negatif yönde etkiliyor, sayılarını ve oluşum sıklığını artırabiliyor. Bizim doğa jeolojik koşullar yani litolojik faktörleri, hidrojolojik faktörleri ya da yapısal jeolojik faktörleri değiştirme şansımız olmayacağına göre yapabileceğimiz en önemli etkin önlem, yeraltı sularının kullanımının kontrollü olması lazım” diye konuştu.