Türkiye’nin Soçi’de istediğini aldığını vurgulayan Başbozkurt, tarihi anlaşmayı şöyle değerlendirdi:
“Türkiye’nin talebi, Suriye’de halkların artık bulundukları yerlerde huzurla yaşaması ve insanlık dramının önüne geçmekti. Suriye’de 6 yıldır güvenli bölge söylemini yüksek sesle bütün dünyaya haykıran Türkiye, insanlık felaketine karşı sağduyuyu harekete geçirmek suretiyle amacına ulaştı ve bu inşallah diğer bölgelere de örnek olacaktır. Soçi anlaşması, Türkiye açısından kan ve gözyaşının hakim olduğu Ortadoğu’da büyük bir başarı. Türkiye, mazlumların kendisine umut bağlamakta ne kadar haklı olduğunu gösterdi. Sayın Cumhurbaşkanımız bu coğrafyadaki halkın gönlünde, bir daha asla yıkılmayacak bir taht kurdu.”
“O coğrafyada güvenli bölge oluşturmak ve teröristleri silahsızlandırmak çok ağır bir görev. Bu kadar ağır bir görevi birlikte üstleniyor olmaları Türkiye ve Rusya’nın stratejik ortaklık bağlarını çok güçlendirdiğini gösteriyor. Soçi’de verilmiş önemli bir mesaj da PKK/PYD terör örgütünün Suriye için büyük bir tehdit olduğu yönündeki vurguydu. Bunu Rusya da kabul etti. Bu saatten sonra Türkiye artık her platformda PKK/PYD tehdidini dile getirecek. Gerek Almanya, Fransa devlet başkanlarının da katılacağı zirvede, gerekse BM nezdindeki toplantılarda, her yerde PKK/PYD’nin Suriye için tehdit olduğu algısı güçlendirilecek. İki lider dünyaya şu mesajı açık olarak verdiler: Münbiç’te söz verenler Soçi’ye baksın. Teröristle değil devletlerle işbirliği yapılır. İnsanlık dramları ve krizlerin önüne ancak böyle geçilebilir.”
“İdlib üzerinden baltalanmaya çalışılan Astana ruhu Tahran’da körelmişti, Soçi’de yeniden canlandı. Türkiye inisiyatifi burada eline aldı. İnisiyatif sahibi olan Türkiye’dir şu anda. Askeri müdahale yerine siyasi çözüm kararlılığıyla kazandı. Gerek diplomatik açıdan gerekse insani açıdan dünyaya ders verdi. Siyaset nasıl yapılır, diplomasi nasıl yapılır gösterdi. Ama henüz Suriye’deki tehlikeli ve virajlı yollar bitmedi. Soçi mutabakatının BM Genel Kurulu’na yansıması çok olumlu olacak. Bu güvenli bölge mantığı zamanla Suriye’nin doğusuna da yayılabilir. İdlib bir test yeridir. Çözümü Almanya ve Fransa da istiyor. Rusya artık Esed için diretmiyor, diretmeyecek. Arzumuz, İran’ın da artık mezhepçi düşünceden sıyrılarak gerçekleri görmesidir.”
Rusya Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Salih Yılmaz: “Türkiye’nin hassasiyeti dikkate alındı, olası mülteci akınının önüne geçildi. Tahran zirvesinde Türkiye-Rusya arasında bir çözüm olmamıştı. Soçi’de Türkiye’nin çözüm yolunu Rusya kabul etti. Bu sayede Türkiye önemli kazanımlar elde etti; hem kendisini tehdit edebilecek olasılıkları bertaraf etti hem de karşı karşıya kalabileceği mülteci akınını durdurdu. Barış süreci hızlanacaktır. En kısa zamanda BM gözetiminde bir seçim yapılmalı. Esed’in yönetimde kalma olasılığı da azalıyor. İdlib krizinin çözülmesiyle birlikte Türkiye artık tüm enerjisini Fırat’ın doğusuna, PKK/PYD unsurlarını temizlemeye harcayacak. Burada Rusya ve İran’ın da Türkiye’yi destekleyeceği ihtimali doğuyor. Türkiye, Fırat’ın doğusunda bundan sonra tek başına olmayacak.”