İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Medya Temsilcileriyle Göç” konulu toplantıda Suriyeliler konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Göç konusunda bazen eksik bilgiyle, bazen kasıtlı, bazen de siyasi pozisyonları güçlendirme kaygısıyla algı kirliliği oluşturulduğuna dikkati çeken Soylu, “Göçün kendisini yönetiyoruz ama algısını yönetirken karşımızda çok farklı bir yapı ve yaklaşım görüyoruz. Bu yaklaşımı tehlikeli buluyorum” uyarısında bulundu.
“Afrika’daki iç savaşlardan tutun, Türkiye’deki 27 Mayıs darbesine, PKK ve DEAŞ’ın perde arkasından tutun, 15 Temmuz’un stratejistlerine kadar bu ortamı yönetenler hep aynı siluetler” diyen Soylu, göçü bu politikanın hesaplanmayan yan etkisi olarak gördüğünü ifade etti. Türkiye’de geçici koruma statüsünde 3 milyon 639 bin 284 Suriyeli olduğunu dile getiren Soylu, “Türkiye sınırına birdenbire yüzbinlerce insan sadece daha çok para kazanmak için koşmadı. Bu insanlar net şekilde ölümden kaçtılar” dedi.
Türkiye’deki Suriyelilerin ‘mülteci değil’ geçici koruma kapsamındaki sığınmacılar olduğunun altını çizen Soylu, “Geri göndermeme ilkesi gereği ülkelerinde can güvenliği sorunu olduğu için geri gönderilmiyorlar ancak Türkiye’deki yerel kanun ve düzenlemelere tabi olarak bulunuyorlar. Hukuki tablo bu olunca, elbette ki bu kişilerin doğal amacı, batıya gidip mülteci statüsü almak oluyor. Uluslararası anlaşmalar gereğince Türkiye, Lübnan ve Ürdün gibi ülkelerde bulunanlar da aslında tüm devletlerin sorumluluğu altındadır. Ancak Avrupa, bu sorumluluğu üzerinden atmaya ve göçmenleri ilk ulaştıkları ülkelere yıkmaya çalışıyor” ifadesini kullandı.
"Türkiye, coğrafi konum itibarıyla dalganın vurduğu ilk sahil gibi.." diyen Soylu, “Ancak biz burada kaya olmak istemedik. Yani çarpıp geri dönsünler tercihini kullanmadık. Bizim o coğrafyayla sıkı bağlarımız var. Adam Hatay’dan veya Şanlıurfa’dan içeri giriyor, 5 kilometre sonra amcaoğlunun evine misafir oluyor. Böyle bir iç içe geçmişlik söz konusu. Dolayısıyla burası, elimize bir bıçak alıp kesip atacağımız bir alan değil” dedi.
Soylu, “Çanakkale’de birlikte savaşmışsınız, yüzyıllarca iç içe yaşamışsınız, Misakı Milli sınırları dahilinde yerlerden bahsediyorsunuz; ticaret yapmışsınız, sosyal ilişkiler kurmuşsunuz, sonuçta orada bir yangın çıktığında ‘Ben kapımı kapatıyorum’ diyemezsiniz. Devletler de bazen insanlar gibi davranmak zorundadır. Biz bir şirket değiliz. Sadece kârımıza bakamayız. Dolayısıyla böyle bir tercih kullanmadık. Bundan sonra da kullanmayacağız… Ve şunun bilinmesini isterim ki Türkiye’nin göç yönetimi politikasının ana eksenini, ensar-muhacir anlayışımız oluşturmaktadır ve bizim buradan herhangi bir şekilde sarfınazar etmemiz söz konusu değildir” şeklinde konuştu.
Suriyelilerin bayramda ülkelerine gitmesi konusunda serbestlik sağladıkları için eleştirildiklerini belirten Soylu, şunları söyledi:
“Orayı görsünler, kalmak isteyen orada kalsın. Bu politika tuttu. Son Ramazan Bayramı'nda giden 36 bin kişi geri dönmedi. Son Ramazan Bayramı'na giden 85 bin kişiden 35 bini İdlib'e gitti. Bazen bizi eleştiriyorlar ya 'İdlib'e ölüme gönderdiler' diye. Biz kimseyi göndermeyiz. Onun da altına çizerek söylüyorum. Kurban Bayramı için de şu ana kadar da 20 binin üzerinde çıkış sağlandı."