Öte yandan sözkonusu değişiklikleri, ‘diktatörlük’, ‘tek adamlık’ algısıyla provoke etmeye çalışan Avrupa ülkeleri değişiklik öngörülen anayasa maddelerinin birçoğunu kendi ülkelerinde zaten uyguluyor. Yeni Şafak, 18 maddelik anayasa teklifinde yer alan maddelerin Avrupa ülkelerinde nasıl uygulandığını araştırdı.
Değişikliğin ilk maddesi yargının "bağımsızlık" ilkesini "tarafsızlık" vurgusuyla güçlendiriyor. "Tarafsız yargı", Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Türkiye'ye dayattığı sözleşmelerin ana unsuru. Milletvekili sayısının 550’den 600’e çıkarılmasını öngören 2’inci madde milletin TBMM'de temsilini güçlendirecek. Avrupa'da halen 54 bin kişiye bir vekil düşüyor. Türkiye'de ise bugün 143 bin kişiyi bir vekil temsil ediyor.
51 ÜLKEDE 18 YAŞINDA VEKİL OLUNABİLİYOR
Milyonlarca genci yakından ilgilendiren ve vekil seçilme yaşını 25’ten 18’e indiren 3’üncü madde Avrupa'nın neredeyse tamamının da aralarında olduğu 51 ülkede aynen uygulanıyor. Almanya başta olmak üzere İngiltere, Portekiz, İsviçre, Fransa ve Belçika bu 51 ülkeden sadece bir kısmı. Halen 62 ülkede 21, 51 ülkede 18, iki ülkede ise 17 yaşında seçilmek mümkün. Türkiye'de ise sınır 25. ABD’nin Wisconsin, Ohio, Rhode Island eyaletlerinde de 18 yaş uygulaması yürürlükte.
Referanduma sunulacak değişiklik maddeleri içinde yer alan bir diğer önemli husus, TBMM ve Cumhurbaşkanının Seçim Dönemi. Teklifin 4’üncü maddesine göre, Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimler 4 yıl yerine 5 yılda bir aynı gün yapılacak. İngiltere’de seçimler 5 yılda bir yapılırken Portekiz’de 5 yılda bir seçimler yenileniyor, Fransa’da ise 2002 yılından bu yana 5 yılda bir yapılıyor. Bize hayır diyen Avusturya'da da 6 yılda bir seçim yapılıyor.
Teklifin 5’inci maddesinde TBMM’nin görevleri ve yetkileri, “kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak, bütçe ve kesin hesap kanun tekliflerini görüşmek ve kabul etmek, para basılmasına ve savaş ilanına karar vermek, milletlerarası antlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak, TBMM üye tam sayısının 5’te 3 çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilanına karar vermek, anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmek” olarak sıralanıyor. Avrupa ülkelerinin anayasaları incelendiğinde ise, sözkonusu yetkilerin tamamına cumhurbaşkanının sahip olduğu görülüyor.
İtalya’da cumhurbaşkanı kanun yayımlar ve kanun
hükmünde kararnameler ve yönetmelikler çıkaracak yetkilerle donatılırken, özel af sağlayabiliyor, cezalarda indirim yapabiliyor. Cumhurbaşkanı, vatana ihanet ve Anayasayı ihlal durumları dışında, görevini yürüttüğü sırada yaptığı işlemlerden sorumlu tutulamıyor.
Fransa’da başbakanı atayan cumhurbaşkanı, bakanlar kuruluna başkanlık ediyor. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanlarının görüşünü aldıktan sonra Millet Meclisini feshedebiliyor. Cumhurbaşkanı Bakanlar Kurulunda görüşülen kararname ve kararları imzalıyor. Devletin sivil ve askeri görevlilerinin atamasını yapıyor. Cumhurbaşkanı, silahlı kuvvetlerin başı durumunda. Aynı zamanda Milli Savunma Yüksek Kurul ve Komitelerine başkanlık ediyor. Cumhurbaşkanı bireysel af yetkisine de sahip. Öte yandan Fransa, cumhurbaşkanının hukuksuz bir fiilde bulunması ya da görevlerini yerine getirmemesi durumlarında devreye girerek meclis ve senato kararıyla cumhurbaşkanını görevden alabiliyor. Almanya’da Cumhurbaşkanı, aksine bir yasa hükmü olmadıkça federal yargıçları, federal memurları, subay ve astsubayları atayıp görevden de alabiliyor. İspanya’da parlamentodan yetki aldıktan sonra, savaş ilan etmek veya barış yapmak kralın görevlerinde başı çekiyor. Danimarka anayasası ise Kral'ın millet meclisine kanun teklifi ve başka tekliflerin sunmasına olanak tanıyor.
AVRUPA’DA PARTİLİ PARTİSİZ AYRIMI YOK!
7. maddeyle Cumhurbaşkanı'nın bir siyasi partiyle ilişki kurması mümkün hale getiriliyor. Genellikle halk tarafından seçilen cumhurbaşkanlarının partileriyle ilişkilerini sürdürdüğünü anlatan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof. Dr. Hasan Nuri Yaşar, “Yalnızca Almanya’da Federal Cumhurbaşkanı, Federasyon veya bir eyaletin hükümetine veya yasama ile görevli bir organına üye olamayacağı anayasada yer alıyor” dedi. Türkiye’deki mevcut sistemin cumhurbaş-
kanının partili olmasını yasakladığını anlatan Yaşar, Avrupa ülkelerinde, Finlandiya ve ABD’de partili cumhurbaşkanı sisteminin varlığına dikkat çekti. Avrupa ülkelerinin anayasalarında partili partisiz gibi bir ayrımın ortaya konmadığını belirten Yaşar, “Almanya dışında hiçbir ülkede cumhurbaşkanının partili olup olmadığına dair net bir hüküm yok. Partili de olabilirler, olmayabilirler de, bu kişisel bir seçim. Meclis tarafından seçilen cumhurbaşkanının tarafsız olması lazım. Diğer ülkelerde halk seçtiği için bir tarafsızlık yok. Bu düzenleme Avrupa ülkelerinin anayasalarında yok, zaten ondan sorun çıkıyor” dedi. Almanya’da yargıçların tamamının adalet bakanı tarafından atandığını hatırlatan Yaşar, Avusturya’da cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiğini, aynı cumhurbaşkanının başbakanın görevine son verebildiğini kaydetti.
FRANSA’DA MECLİS’İN YETKİSİ YOK
Fransa’da ise meclis’in düzenleme yapma yetkisinin bulunmadığını kaydeden Yaşar, “Yasama yetkisi ikiye bölünmüş durumda. Bir kısmı cumhurbaşkanına geri kalan konular meclise verilmiş. Bazı ülkelerde parti başkanı, başbakan ve cumhurbaşkanı farklı oluyor. Sistem 3 farklı kurumla yürüyor. Bu detayları iyi anlamak gerekiyor. Parti başkanlığı başbakanlıkla birleşmiyor. Açık açık anayasalarda bu şekilde yer almıyor. Fransa’da dış ilişkiler tamamen cumhurbaşkanının yetkisine bırakılmış. Ülkede temel kanunlar KHK ile yürürlüğe giriyor. Dolayısıyla Fransa’daki sistem cumhurbaşkanına daha fazla yetki vermiş oluyor. Cumhurbaşkanının
partisinden istifa etmesi gerekiyor. Yasama ile yürütme arasındaki ilişkide cumhurbaşkanın yetkileri bizimkiyle kıyaslanamaz. Orada cumhurbaşkanının emriyle OHAL ilan ediliyor” şeklinde konuştu.