Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, Afrin kent merkezine girişinin Çanakkale Zaferi'nin yıldönüme denk gelmesini değerlendirerek, "Küçük devletlerin sembolleri olmaz ama büyük devletler semboller üzerinden konuşur. Neden 18 mart, neden 57. gün... Bunları iyi algılamak lazım. Türkiye, imparatorluk geçmişi olan bir devlettir" ifadesini kullandı.
Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, Çanakkale'den Afrin'e Özel Programında TVNET canlı yayınında konuştu. Canlı yayına Hatay Kırıkhan'dan katılan Karagül, "Türkiye, ABD ile ne kadar yakın olursa o kadar başarılı olur diyen bir akıl vardı. Fırat Kalkanı ile Afrin Operasyonunun başlangıcında da bunu söylediler. Biz ise bir yıldan uzun süredir ısrarla Türkiye'nin müdahale etmesini gerektiğini yazdık" dedi.
"Suriye'ye 1 karış girsek karşımıza dikilen yazarlar var bu ülkede" diyen Karagül, şöyle devam etti:
"Türkiye konuşur bir şey yapmaz diyen ülkeler var dünyada. Çünkü bir ABD korkusu var. İngiliz sömürge imparatorluğunun hakim olduğu alanlarda da böyle bir korku vardır. Sonra bu yapı ABD'ye geçti.
Türkiye, ABD ile ne kadar yakın olursa o kadar başarılı olur diyen bir akıl vardı. Fırat Kalkanı ile Afrin Operasyonunun başlangıcında da bunu söylediler.
Biz Yeni Şafak'ta bir yıldan fazla zamandır Türkiye'nin mutlaka o bölgeye girmesi gerektiğini yazdık. Ve şunu da söyledik ABD dahil hiç bir ülke karşımızda duramaz. Fırat'ın doğusundan Irak'ın kuzeyine kadar biz devam edeceğiz. Biz bunu önceden de söyledik, ABD dahil kimse duramaz diye. Ne oldu?
ABD, PKK-YPG'yi yalnız bırakmak zorunda kalacak. Türkiye'nin müdahalesi bu alandaki en büyük baskıdır. ABD'nin bu bölgede terör örgütleri dışında dostu kalmamıştır.
Zihinsel esareti yenmeliyiz. Sayın Cumhurbaşkanının bu noktadaki sözleri çok etkili oldu. Biz, doğru bir okuma yaparsak teröre müdahalede edeceğiz alanlarda ABD'nin direnemeyeceğini görüyoruz. Afrin operasyonunu bu kapsamda çok önemli görüyoruz.
Türkiye bu sabah ABD'yi yendi. 15 temmuz'da bizi içeride vuranlar cevaplarını Suriye'nin kuzeyinde aldılar, almaya devam ediyorlar. Biz eğer bunu sıkı tutmazsak 2 sene sonra Sivas'ı savunma durumuna düşebiliriz. Bu nedenle çok kararlı ve kapsamlı bir müdahaleye başladık. Onların nüfuz alanlarını bize gelmemeleri için yıkıyoruz.
Ortadoğu'daki bütün denklemler Türkiye'yi durdurmak üzerine kurulu. Durdurabilirler mi? Durduramayacaklar.
Bugün attığımız adımlarla 50 sene sonrasının adımlarını atıyoruz. Bir örgüt gider, diğeri gelir. Amacımız bu değil. Biz Anadolu'ya hapsedilmiş bir Türkiye istemiyoruz. Bizim bu öz güvene sahip olmamız lazım. Yapacağımız bir operasyona bölgede kimse direnemez. Bu bir hamasi söylem değil, coğrafi okumadır.
40 yıllık bir planın halkalarının hepsinin üzerinden geldik. Batı asla Türkiye'nin içinde seçeneksiz kalmaz. FETÖ gider başkası gelir. İslamcı, Komünist, PKK'li hiç fark etmez. Türkiye'yi çevreleyecek herkesle iş tutmaya müsaitler. 2019 seçimleri Türkiye için bir kaderdir. Bu demokratik bir seçim değildir yalnızca. Aynı zamanda Türkiye'nin geleceğidir.
2019 seçimleri tüm geçmiş sürecin zirve noktasıdır. Bu nedenle ellerinden geleni yapacaklar. Türkiye'yi zayflatmak için ellerinden geleni yapacaklar. BAE ve Suudi Arabistan üzerinden bir takım senaryoların Türkiye'ye servis edildiğini görüyorum. Afrin'de mücadele ederken aynı mücadeleyi içeride de veriyoruz.
Bu sadece bir seçim değil, geleceğin nasıl tayin edileceğinin resmidir.
Neden 18 Mart, neden 57. gün... Bunlar hepsi semboldür. Devletler sembollerle geleneklerle ayakta tutar toplumları. Güç dili sembollerdir.
Türkiye, imparatorluk geçmişi olan bir devlettir. Bakmayın 20 yüzyılda ulus devlet olduğuna. Osmanlı imparatorluğunun geleneği devam etmektedir. küçük devletlerin sembolleri olmaz. Büyük devletlerin sembolleri olur ve bu sembollerin diliyle dünya şekillenir.