İşte o mektup

Fuat Atik
00:006/01/2014, Pazartesi
Yeni Şafak
İşte o mektup
İşte o mektup

Yeni Şafak, Fethullah Gülen''in Cumhurbaşkanı Gül''e gönderdiği ve Başbakan Erdoğan''ın da görmesini istediği mektubun tamamına ulaştı. Kamudaki atama ve tayinler ile 17 Aralık operasyonuna karşı çıkan medya organlarındaki yayınların durdurulmasını isteyen Gülen, ''Dost ve arkadaşlarımın da sükûtu tercih edecekleri kanaatindeyim'' diyerek teklifte bulundu.

Başbakan Erdoğan'ın 47 gazeteci, yazar ve sivil toplum kuruluşu temsilcisiyle bir araya geldiği Dolmabahçe'deki toplantıda açıkladığı Fethullah Gülen'in mektubuna Yeni Şafak ulaştı. Zaman Gazetesi eski sahibi Alaeddin Kaya ile gazeteci yazar Fehmi Koru aracılığıyla Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e gönderilen ve Başbakan Erdoğan'ın da okumasını istediği mektubun üzerinde 22 Aralık 2013 tarihi yer aldı. Gülen'in onursal başkanlığını yaptığı Gazeteciler Yazarlar Vakfı'nın (GYV) logosunun bulunduğu antetli kağıda yazılan 2 sayfalık mektupta, Gülen'in ıslak imzasının bulunduğu görülüyor.

'BİR KISIM MEDYANIN YAYINLARI SONA ERERSE'

GYV ile cemaatin resmi sitesi kabul edilen 'herkul.org'un tamamını yayınlayamadığı mektupta, dershanelerin kapatılması kararından rahatsızlık duyduğunu dile getiren Gülen'in 17 Aralık operasyonuna karşı hükümete destek veren medya kuruluşlarının yayınlarından rahatsız olduğu göze çarpıyor. Yayınları 'kara propaganda' olarak nitelendiren Gülen şu ifadeleri kullandı: 'Özellikle bir kısım medya kuruluşlarında kara propaganda sayılabilecek yayınlar sona ererse, dost ve arkadaşlarımın da sükûtu tercih edecekleri kanaatindeyim. Fakir'in de bu meselenin önünü kesmek için elinden geleni yapacağını bilmenizi isterim.'

'KEMAL-İ SAMİMİYETLE İSTİRHAM EDİYORUM'

'Sürekli çirkin şeyler neşreden bir kesimin o kötü neşriyatının durması hususunda Zât-ı alinizin de ciddi etkili adımlar atacağınıza, yeniden akl-ı selime dönüşü sağlayacağınıza inanıyorum ve sizden bunu kemal-i samimiyetle istirham ediyorum.' Gülen'in Başbakan'ın da görmesini istediği mektupta teklif ve istirhamda bulunması dikkat çekerken, Erdoğan, metinde dershane ve atamalar konusunun yer aldığını, bunlar üzerinden pazarlık yapmayacaklarını açıklamıştı.

ATAMA VE TAYİNLERDEN RAHATSIZ

Mektubunda devlet memurlarına emir verecek konumda olmadığını ileri süren Gülen, hükümeti hedef alan 17 Aralık operasyonundan sonra emniyet ve bürokraside yapılan tayin ve atamalardan rahatsız olduğunu dile getirdi. Gülen rahatsızlığını şöyle ifade etti: 'Bu konuda sadece görevlerini yapmakla meşgul bulunan veya herhangi bir şey yapmasa da başka illerde olan bazı kimseler hakkında belli bir itham olmadan işlem yapılıyor. Kanunların belirlediği vazifeleri yine kanunlar çerçevesinde yerine getiren memurînin sırf belli bir yere nispet edilerek engellendiğini ve hatta süreçle hiçbir ilgisi olmadığı halde yine aynı nispete dayandırılarak tasfiyelerin (daha doğrusu kıyımların) yapıldığını üzüntüyle izlemekteyim. Devlet memurlarının üzerlerine gidip onları vazifelerini yapmaktan men etme ve masum vatan evladını sadece belli bir yere nispet ederek tasfiyeye/ kıyıma tabi tutma konusunda biz sussak bile zannederim maşeri vicdan susmayacaktır.'

'FAYDALI OLACAĞINI DÜNÜŞÜNÜYORSANIZ İTİDAL TAVSİYE EDERİM'

Mektubunda Cumhurbaşkanı Gül'e 'Muhterem Efendim' diye hitap eden Gülen 'Devletin kanun çerçevesinde yürüyen işleyişi hususunda emir verme, müdahale etme ya da memurları bir noktaya sevk etme konumunda bulunmadığım Zât-ı alinizin malumudur. Bununla birlikte, sohbetlerimde tansiyonun düşürülmesi adına dost, muhip ce sevenlerimize itidal tavsiye etmemin faydalı olacağı kanaatine sahip iseniz, bu hususta elimden gelen gayreti ortaya koymaya amadeyim' ifadelerini kullandı.

'BAŞBAKAN'IN TENSİBİNİ TENSİBİMİZ SAYARIZ'

Mektubunda hareketinin dünyanın dört bir yanına dağılmış olduğundan bahseden Gülen, 'Allah'ın inayeti, Zât-ı devletleriniz gibi kıymetli dostların himmet ve himayesiyle sürekli genişleyen hizmet hareketinin -maalesef- önünü kesmeye matuf gayretler olduğu aşikar hale geldi' ifadelerini kullandı. Mektubunda 'Bahse konu hususların sayın Başbakanla da paylaşılmasını arzu ederim' diyen Gülen, diyaloga açık olduğunu vurgulayarak şu ifadeleri kullanıyor: 'Binaenaleyh Zât-ı âlilerinizin ve sayın Başbakanın ortak tensiplerini tensibimiz sayacağımızı da belirtmek isterim. Bahse konu hususların sayın Başbakanla da paylaşılmasını arzu ederim. Göndermek lütfunda bulunduğunuz kıymetli misafirin aktardığı hususları dikkate alarak, ifade etmeliyim ki, dün neredeysek şu yaklaşan seçim sürecinde de aynı yerde ve çizgide duruyoruz.'

Gül 'e gönderilen tam metin

22 Aralık 2013, Pennsylvania

Sayın Cumhurbaşkanım,

Aziz dost, kıymetli insan,

Saygıdeğer Abdullah Gül Beyefendi

En içten hürmetlerimi arz eder, gönülden selamlarımla sağlık ve afiyet üzere bulunmanızı dilerim.

Ülkemizin ve milletimizin huzurunu kaçıran her hadisenin Zat-ı âlilerinizi ne kadar üzdüğünün/üzeceğinin idrakinde olarak, aynı hüznü paylaştığımı ifade etmek istiyorum.

Başkaları 'Hizmet', 'Hareket', 'Cemaat' veya 'Câmia' gibi farklı isimlendirmelerde bulunsalar da aslında her tür, her anlayış, her renk ve her desenden insanın (camide bir araya gelip beraberce saf tutan insanların misillü) bir makuliyette ve bir mantıkiyette buluşmalarının şahs-ı manevisi olarak gördüğüm adanmış ruhların faaliyetlerinin ve müesseselerinin hedef alınması karşısında çok mahzunum.

***

Daha dershaneler meselesinin konuşulduğu ilk günlerde sayın Başbakanımıza da değişik vesilelerle ifade edildi; milletimiz için faydalı gördüğümüz müesseselerin kapatılmamasını ve mevcut halleriyle misyonlarını ifa etmeyi sürdürmesini arzuladığımız hususu kendilerine iletildi. Bu hareketin gönüllülerinin genel ve sosyal medya aracılığıyla elden geldiğince nezaket çerçevesinde kendilerini ifade etmelerinin ortaya atılan itham ve iftiralar neticesinde başladığı kamuoyunun malumu. Bu hususta kanunlar çerçevesinde hukukun gereklerinin seslendirildiğini düşünüyorum. Zamanla içtimai hayat içinde birçok insanın hadiseye dahil olması neticesinde maalesef yer yer nezaket ölçülerinin dışına çıkan bir üslup ile çok çirkin söz ve karşılıklı isnatların gündemde olması hasebiyle bunun önüne geçilmesi gerektiği akl-ı selim sahiplerinin öncelikli bir zaruret olarak gördüğü bir husus. Özellikle bir kısım medya kuruluşlarında kara propaganda sayılabilecek yayınları sona ererse, dost ve arkadaşlarımın da sükûtu tercih edecekleri kanaatindeyim. Fakir'in de bu meselenin önünü kesmek için elinden geleni yapacağını bilmenizi isterim. Sürekli çirkin şeyler neşreden bir kesimin o kötü neşriyatının durması hususunda Zât-ı alinizin de ciddi etkili adımlar atacağınıza, yeniden akl-ı selime dönüşü sağlayacağınıza inanıyorum ve sizden bunu kemal-i samimiyetle istirham ediyorum.

***

Muhterem efendim,

Devletin kanun çerçevesinde yürüyen işleyişi hususunda emir verme, müdahale etme ya da memurları bir noktaya sevk etme konumunda bulunmadığım Zât-ı alinizin malumudur. Bununla birlikte, sohbetlerimde tansiyonun düşürülmesi adına dost, muhip ve sevenlerimize itidal tavsiye etmemin faydalı olacağı kanaatime sahip iseniz, bu hususta elimden gelen gayreti ortaya koymaya amadeyim.

Medyanın takip ettiğim kadarıyla, kamuoyunun da vakıf bulunduğu işleyen hukuki bir vetire ile ilgili olarak, bir taraftan görevliler kanunlar çerçevesinde vazifelerinin gereğini yerine getirerek suçluları tespit etmeye ve haklarında işlem yapmaya çalışıyorlar. Diğer taraftan, bu konuda sadece görevlerini yapmakla meşgul bulunan veya herhangi bir şey yapmasa da başka illerde olan bazı kimseler hakkında belli bir itham olmadan işlem yapılıyor. Kanunların belirlediği vazifeleri yine kanunlar çerçevesinde yerine getiren memurînin sırf belli bir yere nispet edilerek engellendiğini ve hatta süreçle hiçbir ilgisi olmadığı halde yine aynı nispete dayandırılarak tasfiyelerin (daha doğrusu kıyımların) yapıldığını üzüntüyle izlemekteyim.

Devlet memurlarının üzerlerin gidip onları vazifelerini yapmaktan men etme ve masum vatan evladını sadece belli bir yere nispet ederek tasfiyeye/ kıyıma tabi tutma konusunda biz sussak bile zannederim maşeri vicdan susmayacaktır.

***

Sayın Cumhurbaşkanım,

Ayrıca, kamu kurumlarına giriş mülakatlarında ciddi bir eleme gayreti bulunduğu dillendiriliyor. Şu anda da eskiden beri olduğu gibi bazı insanlar hakkında 'Şu cemaatten, bu tarikattan; şu dershaneye gitmiş, bu okuldan mezun olmuş!' denilerek bilgi toplama ve engelleme yapıldığı ifade ediliyor. Bu haksız uygulamanın sadece genel müdür, müdür veya emniyet amiri konumunda da kalmadığı, ta memurlara kadar inmiş bulunduğu söyleniyor. Şimdiye kadar hayatın değişik alanlarında yalnızca 'falan yere, müntesip, falancı.. filancı..' görüldüğünden dolayı mağduriyete uğramış pek çok insanın yanımda gözyaşı döktüğüne şahit oldum. Fakat ben bunları hiç dillendirmediğim gibi o insanlara da sabır ve vifak tavsiye ettim. Belli bir yere nispet edilerek engellenen bu vatan evladı yakın çevrelerine, nazları geçen kimselere de üzülerek hislerini dile getirmekte, içlerini dökmektedirler. Bu ülkenin öz evladı, masum Anadolu insanlarının bir kısım kara listelere kaydedilmesine ve önlerinin kesilmesine matuf gayretlerin artık bütünüyle sona ermesi gerektiği kanaatindeyim.

Dünyanın dört bir tarafına dağılmış ve Allah'ın inayeti, Zât-ı devletleriniz gibi kıymetli dostların himmet ve himayesiyle sürekli genişleyen hizmet hareketinin -maalesef- önünü kesmeye matuf gayretler olduğu aşikar hale geldi. Bu yakışıksız engelleme faaliyetlerinin -önceden olmamakla birlikte- hareketin büyümesi ve genişlemesiyle eş zamanlı olarak arttığı görülmektedir. Süleyman Efendi'nin talebelerinin, İlim Yayma Cemiyeti'nin, Menzil mensuplarının ve diğer meşreplerin/mesleklerin de aynı muameleye maruz kalmayacağı nasıl söylenebilir?!.

***

Kıymetli efendim,

Göndermek lütfunda bulunduğunuz kıymetli misafirin aktardığı hususları dikkate alarak, ifade etmeliyim ki, dün neredeysek şu yaklaşan seçim sürecinde de aynı yerde ve çizgide duruyoruz. Diyaloğa her zaman açık bulunduğumuzu, binaenaleyh Zât-ı âlilerinizin ve sayın Başbakanın ortak tensiplerini tensibimiz sayacağımızı da belirtmek isterim. Bahse konu hususların sayın Başbakanla da paylaşılmasını arzu ederim.

Hayatını dinine, milletine ve insanlığa adama gayretindeki bir kardeşiniz olarak bütün samimiyetimle ifade etmeliyim ki, hep sulh ve huzurun, ittihad ve ittifakın, uhuvvet ve hulletin yanında yer almaya, Fakir'e sevgi duyanları da bu yönde teşvik etmeye çalıştım. Gözümde ahiretin tüllenip durduğu şu yaşımdan sonra da başka bir sevdam, düşüncem ve emelim olamaz. Devlet büyüklerimizin uzatacakları dostluk ellerini mutlaka tutacağımızı, bize karşı samimiyetle atılan her adıma -ilahi ahlaka iktîdaen- on katıyla mukabelede bulunacağımıza, arkadaşlarımıza, dostlarımıza ve sevenlerimize itidal tavsiye ederek huzurun temini adına elimizden geleni yapmaya çalışacağımızı ve her zaman sulhun takipçisi/destekçisi olacağımızı arz ederim.

Bu vesileyle, zât-ı âlilerinize, saygıdeğer Hayrünnisa Hanimefendi'ye ve saadetli ailenizin diğer fertlerine selam ve hürmetlerimi sunarım.


M. Fethullah Gülen
22 Aralık'ta yazıldı

Mektuptaki tarihin 22 Aralık 2013 olması dikkat çekti. 25 Aralık'ta Savcı Muammer Akkaş, 3. havalimanı gibi dev projeleri üstlenen işadamlarının da dahil edildiği operasyon için düğmeye basmıştı. Mektubun bu tarihten 3 gün önce kaleme alındı.

Belde'de yayınlanacak

Fethullah Gülen'le yapılan görüşmede bulunan ve mektubun Cumhurbaşkanı Gül'e iletilmesinde aracılık eden Zaman Gazetesi'nin eski sahibi Alaeddin Kaya da yarın kendi gazetesi Belde'de mektubun tamamını yayınlayacak.