İstanbul Mali Şube Müdürlüğü’nün Adnan Oktar örgütüne düzenlediği operasyonda yeni ayrıntılar ortaya çıktı. Adnan Oktar, Oktar Babuna, Didem Ürer ve Manken Gökhan Barlan'ın da yakalandığı operasyonda, gözaltı sayısı 179’a yükseldi. Şüphelilerin İstanbul Emniyeti’ndeki işlemleri devam ederken, dosya kapsamındaki iddialarla ilgili yeni detaylar gün yüzüne çıktı.
Polisin tespitlerine göre, Adnan Oktar ve örgütünün finans kaynağı İsrail. Oktar’ın İsrailli birçok bürokrat ve din adamı ile yakın ilişki içerisinde olduğu belirlendi. Oktar, yaklaşık 15 yıldır maddi destek karşılığında kendisinden istenilen bilgileri İsrail’e aktarmakla görevliydi. İstanbul polisi, 2 yıl süren teknik ve fiziki takip sırasında, örgütün iç yapısını ortaya koyan bilgilere ulaştı.Tespitlere göre; örgüt yapılanmasında kadınlar, “bacılar”, “imam bacılar” ve “bacı imamları” olarak 3 gruba ayrılıyor. Erkekler ise “kardeşler”, “imam kardeşler” ve “kardeş imamları” olarak ayrılıyor. Adnan Oktar’ın liderliğini yaptığı örgütün ikinci isminin ise Didem Ürer olduğu ifade edildi.
Polisin yaptığı çalışmada örgütün “turnike” sistemi adı altında bir tecavüz çarkı kurduğu öne sürüldü. İddiaya göre, örgüte üye olan bir erkek tarafından yapıya kazandırılan kadınlar, önce bir süre lüks hayat içerisinde yaşıyor. Daha sonra ise bloklardan oluşan lüks villalarda tutuluyor. Kadınlar buralarda defalarca tecavüze uğruyor. Psikolojik dirençleri kırılan kadınlar, örgüte tabi oluyor. İddiaya göre, kadınlar daha sonra kendilerini turnikeden çıkaran örgüt liderlerine biat ediyor.
Bu süreçte yaşadıkları karşısında dayanamayan kadınlara ise bağımlılık yapan sakinleştiriciler veriliyor. Yapılan çalışmalarda, turnike sisteminden çıktıktan sonra örgüte dahil olan kadınların karşı çıkması halinde, kaş kazıtma, saç kestirme ve darp gibi cezalar verildiği belirtildi. Uygulamaların ardından yeniden turnike sistemine sokulduğu iddia edilen kadınlardan bazılarının yıllarca esir tutulduğu öne sürülüyor. Günlük hayattan bilgileri olmayan bazı kadınların 5 yıl önce yaşananlardan dahi haberdar olmadıkları öğrenildi.
Örgüt içerisinde meydana gelen tecavüz ve cinsel saldırılar sonrası 35 kişinin, daha fazla dayanamayarak şikâyetçi olduğu belirtildi. Mağdurlardan 15’inin 11 -17 yaşları arasındayken cinsel saldırıya uğradığı, 20 kadının da defalarca tecavüze uğradığı ifade edildi. Beş yıl önce 11 yaşındayken örgütte A.O. tarafından cinsel saldırıya uğradığı öne sürülen çocuğun annesi hakkında da işlem yapıldığı belirtildi. İsmi gizli tutulan 16 yaşındaki başka çocuğun da annesi tarafından örgüte götürüldüğü iddia edildi.
Soruşturma ilerledikçe Adnan Oktar örgütünün, terör bağlantıları da giderek aydınlanıyor. Oktar’ın casusluk faaliyetlerinin yanı sıra Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile de bağlantıları tespit edildi. Adnan Oktar’ın FETÖ’den tutuklu Mehmet Baransu ve firari Tuncay Opçin’le 17/25 Aralık hükümeti hedef alan operasyonların ardından defalarca yüz yüze görüşerek irtibat kurduğu belirlendi. Görüşmelerle ilgili delillere ulaşan İstanbul polisi, Oktar ile iki FETÖ’cü arasındaki görüşmelerde, Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef alan örgütsel planların konuşulduğunu belirledi.
Operasyon kapsamında, Adnan Oktar’ın Çengelköy’deki villasında yapılan arama çalışmalarının tamamlandığı öğrenildi. Dün sabaha karşı biten çalışmaların ardından, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla Oktar’ın evi mühürlendi. Mühürlenen evin etrafında polis ekipleri güvenlik önlemi aldı. Aramalar kapsamında evden çıkan cephaneliğin yanında, kırmızı reçeteyle satılan sakinleştirici ilaçların ele geçirildiği bildirildi.
RTÜK’ün kamuoyunda “Adnan Hoca” olarak bilinen Adnan Oktar’ın sahibi olduğu A9 TV’ye bugüne kadar en üst orandan 7 kez idari para, 3 kez uyarı ve 5 defa program durdurma cezası verdiği öğrenildi. Binlerce vatandaşın şikâyetine konu olan Oktar’ın yayınlarını yaptığı A9 TV, bugüne kadar defalarca RTÜK’ün en üst düzeyden müeyyideleriyle karşı karşıya kaldı. Kanal en ağır cezayı ise “kadını istismar eden” yayınlardan aldı.