İsrail’e karşı tedbir alıyoruz

Nur Banu Aras
04:0016/10/2024, Çarşamba
G: 16/10/2024, Çarşamba
Yeni Şafak
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan

Cumhurbaşkanı Erdoğan bir süredir, İsrail’in “vadedilmiş topraklar” hezeyanıyla Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü Anadolu’ya çevireceğine dikkat çekiyordu. Dün Türkiye’nin önlemini aldığını söyledi: “Ülkemizde yaklaşan tehlikeyi göremeyen idrak yoksunu kimi şahsiyetler varsa da biz riski görüyor ve her türlü tedbiri alıyoruz.”

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İsrail’e karşı her türlü tedbiri aldıklarını söyledi. AK Parti tarafından düzenlenen Filistin’in Geleceği Konferansı’nda konuşan
Cumhurbaşkanı Erdoğan
, “
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi dahil uluslararası örgütlerin İsrail'in şımarıklıkları karşısında nasıl büyük bir acze düştüklerini yine hep beraber yüzümüz kızararak takip ettik
” vurgusu yaptı.

DEVLET DERSEM YANLIŞ OLUR

Batı’nın üç maymunu oynadığını söyleyen Erdoğan, “
Burada şunu özellikle ifade etmek istiyorum, her ne kadar dünya, İsrail vahşetine 7 Ekim'den sonra gözlerini açmış olsa da Filistin halkı bu zulmü on yıllardır yaşıyor. İsrail'in işgal, yıkım ve infaz politikası tam 76 yıldır aralıksız devam ediyor. Esasında Filistin'de kan, gözyaşı ve zulüm hiçbir zaman dinmedi.
Bakınız, İsrail devleti 1948 yılında kuruldu, buna devlet dersem yanlış olur.
İlk adımı böyle atıldı
” diye konuştu.

KAN VE İŞGAL ÜZERİNDE KURULDU

Filistin halkının gözünde 14 Mayıs 1948'in büyük bir felaket demek olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti: “
İsrail güçleri, Nekbe sırasında yaklaşık 1 milyon Filistinliyi sürgün etti, Filistinlilere ait 675 köyü ve kasabayı yok etti, binlerce Filistinliyi öldürdü.
Kan ve işgal üzerinde kurulan İsrail, Nekbe’den itibaren Şaron katliamı, Sabra ve Şatilla katliamı, Kudüs ve Cenin katliamları ile kan dökmeye devam etti.”

6 MİLYON FİLİSTİNLİ MÜLTECİ VAR

Nekbe’den bu yana işgalini sürekli genişleten İsrail, şu anda 27 bin kilometrekarelik Filistin topraklarının yüzde 85'ine el koymuş durumdadır. Yine bu tarihten itibaren İsrail, Filistinlileri öz yurtlarında mülteci konumuna getirmiş, yüz binlerce Filistinliyi evinden, yurdundan göçe zorlamıştır. Sadece Nekbe’de sürgün edilen Filistinli sayısı 1 milyon civarında. Bugün, önemli bir kısmı Ürdün’de olmak üzere dünya genelinde evlerine dönmeyi hasretle bekleyen, hatta zorla çıkarıldıkları evlerinin anahtarını saklayan, 6 milyonu aşkın Filistinli mülteci bulunuyor.

MAĞDUR SADECE FİLİSTİN DEĞİL

2002 yılında inşa ettiği ‘ayrım duvarıyla’ İsrail, Filistin topraklarındaki apartheid rejimini kurumsallaştırmıştır. Batı Şeria’da yaşayan milyonlarca Filistinli, bu ayrım duvarı sebebiyle Filistin toprağı olan Kudüs dahil birçok bölgeye gidemiyor. 7 Ekim soykırımından önce Gazze zaten 17 yıl boyunca abluka altındaydı.
2 milyonu aşkın Gazzeli 17 yıl süresince açık hava hapishanesinde yaşamaya mahkûm edildi. Aslında İsrail’in ırkçı-faşizan politikalarının mağduru sadece Filistin halkı da değildir.
Farklı kökenden, özellikle de Afrika kökenli Museviler de, apartheid uygulamalarıyla karşılaşmaktadır.

GAZZE’YLE YETİNMİYORLAR

“Bugün, Birleşmiş Milletler üyesi olup da resmi sınırları halen netleşmemiş tek devlet, İsrail’dir. Bu gerçeği, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 1947 yılından bu yana İsrail’in değişen haritasını göstererek; “
İsrail’in sınırları neresidi
r” diye tüm dünyaya sormuştuk. İsrailli yöneticiler, bırakın cevap vermeyi, Gazze soykırımıyla birlikte yeni haritalar paylaşmayı sürdürdüler. Bununla kalmayıp; Gazze’yi işgalle yetinmeyeceklerini Lübnan’a saldırarak gösterdiler.”

TEHLİKE ÜLKEMİZE YAKLAŞIYOR

“Netanyahu’nun kabine üyeleri, asıl gayelerinin ne olduğunu, gözlerini nerelere diktiklerini, işgal politikalarını nereye kadar uzatmak istediklerini, yaptıkları her yeni açıklamayla deşifre ediyorlar. G
iderek şımaran, giderek azgınlaşan İsrail durdurulmadığı takdirde, bu yayılmacılığın nereye uzanacağını tahmin edebiliyoruz.
Ülkemizde yaklaşan tehlikeyi göremeyen idrak yoksunu kimi şahsiyetler varsa da biz riski görüyor ve her türlü tedbiri alıyoruz.”

YİK aile için toplandı

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Erdoğan başkanlığında toplandı.
Toplantıdan sonra İletişim Başkanı Fahrettin Altun yazılı açıklama yaptı. Altun toplantıda aile kurumunun karşı karşıya olduğu tehlikeler, bunları bertaraf etmek için alınması gereken tedbirler ve çözüm yollarının ele alındığı bilgisini verdi. Suçu teşvik eden ve suça özendiren televizyon programı, dizi ve sosyal medya içeriklerinin aile kurumuna zarar verdiği, mevcut hukuki düzenlemelerin yeterli olmadığı ve yeni adımlar atılması gerektiği ifade edildi. Türkiye'deki doğum hızının 1965'ten bu yana en düşük seviyeye gerilediği kaydedilen açıklamada, bunun toplum için çok boyutlu bir beka tehlikesi oluşturabileceği, ailelerin korunup devamlılığının sağlanması için acilen alınması gereken tedbirlerin değerlendirildiği vurgulandı.

Önderoğlu'nun ailesine başsağlığı

Erdoğan, trafik kazasında hayatını kaybeden AK Parti Ankara İl Gençlik Kolları Yönetim Kurulu Üyesi Betül Önderoğlu'nun ailesine başsağlığı diledi. Önderoğlu'nun Dikmen'deki evine giden Erdoğan’ı kapıda aile üyeleri karşıladı. Yarım saat süren ziyarette Erdoğan, acılı aileye taziyelerini iletti. Ardından Dikmen Caddesi'ndeki durakta taksicilerle bir araya gelen Erdoğan, daha sonra Önderoğlu ile aynı kazada yaralanan AK Parti Ankara Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı Ayşenur Gök'e tedavi gördüğü İbni Sina Hastanesi’nde geçmiş olsun ziyaretinde bulundu.


Zafer Gazze ve Lübnan’ın olacak

Türkiye'nin, Filistinli ve Lübnanlıların yanında olduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
Zafer, inşallah Gazze ve Lübnan'da inananların olacaktır.
Büyük acılar yaşansa da Allah'ın izniyle, bu süreç 1967 sınırları temelinde özgür bir Filistin devletinin kurulmasıyla neticelenecektir. Hiç endişeniz olmasın bir gün gelecek, bu gözyaşı, bu acı son bulacak. Gazzeli anneler çocuklarının kefenini değil, inşallah çeyizini hazırlayacak. Batı Şeria'da, işgal edilmiş tüm Filistin topraklarında çocuklar özgürce koşacak, korkusuzca oynayacak, gökyüzüne baktıklarında savaş uçaklarını değil güneşi, ayı, parıldayan yıldızları görecek. Buna biz, tüm kalbimizle inanıyoruz. Gördüklerimiz karşısında yeise kapılmıyor, karamsarlığa düşmüyor, alemlerin Rabb'i olan Allah'tan ümidimizi asla kesmiyoruz. Vatanı, toprağı ve inancı uğruna direnen Filistin, tüm insanlığın iftihar kaynağı olacak.”
Erdoğan’ın bu sözleri salondakilerce ayakta alkışlandı.

BM’yi utanç girdabından kim kurtaracak?

İsrail'in Lübnan Geçici Görev Gücü’ne saldırısıyla başta Güvenlik Konseyi olmak üzere Birleşmiş Milletler’e (BM) alenen meydan okuduğunu anlatan Erdoğan:

Bu hoyratlıklara şimdiye kadar daimi üyelerden net bir tepki gelmemesi, en az saldırılar kadar vahim bir durumdur. Soruyorum; kendi personelinin hakkını korumayan bir BM, başkalarının hakkını nasıl savunacak? Kafasında 'UN' yazılı mavi kaskı olan askere uzanan elleri kıramayan BM, Gazzelilere, Lübnanlılara uzanan kirli elleri nasıl engelleyecek? Her gün itibar kaybeden BM’yi, içine düştüğü bu utanç girdabından kim çekip alacak? BM Güvenlik Konseyi, bölgemizin kan deryasına dönmesini daha ne kadar seyredecek? Tekrar söylüyorum; İsrail yönetimi, Gazze ve Lübnan'da uyguladığı vahşetle sadece on binlerce masumu değil, dünyanın son bir asırda inşa ettiği tüm yapıları, kuralları ve değerleri de katletmektedir. Gazze ve Lübnan'da ölen sadece çocuklar, sadece kadınlar, yaşlılar ve siviller değil, insanlığın vicdanıdır, binlerce yıllık ortak birikimidir.




#Recep Tayyip Erdoğan
#Filistin
#israil
#orta doğu
#siyaset