İsraf ekonomisine yerli ve milli çözüm: Akıllı Lojistik Yönetim Sistemi (ALYS)

12:5928/10/2024, Pazartesi
G: 28/10/2024, Pazartesi
Yeni Şafak
Doç. Dr. Said Ceyhan
Doç. Dr. Said Ceyhan

Bartın Üniversitesi kamu israflarını önlemede yerli bir modeli hayata geçirdi. Bartın Üniversitesinde uygulanan “Akıllı Lojistik Yönetim Sistemi'nin (ALYS)" kuruluş süreci, yapısı ile kazanımlarının konuşulduğu ve sonuçlarının değerlendirildiği bir panel gerçekleştirildi. ALYS sistemini geliştiren Doç. Dr. Said Ceyhan yaptığı sunumda iktisat ve israf üzerine öz bir değerlendirme yaptı.

“Akıllı Lojistik Yönetim Sistemi(ALYS)”
adı verilen tasarruf sistemi bir çok ekonomik hastalığın menşeini oluşturan özellikle Kamu Sektörü Savurganlığına karşı bir Bartın Üniversitesinde “milli ve yerli bir sistem” olarak başarı ile uygulanıyor. Bartın Üniversitesinde geliştirilen ve halen uygulanan bu havuz sistemi ile mevcut bütçe ile bazı alanlarda bir kaç kat kadar alım gücü oluşturuyor.

Bartın Üniversitesinde uygulanan “Akıllı Lojistik Yönetim Sistemi'nin (ALYS)" kuruluş süreci, yapısı ile kazanımlarının konuşulduğu ve sonuçlarının değerlendirildiği bir panel gerçekleştirildi. Panelde, "Bu havuz sistemini niçin yaygınlaştıramıyoruz? Niçin bürokrasi havuz türü gerçek çözüm metotlarına karşı mesafeli duruyor?" sorularına cevap arandı.

Bartın Üniversitesi İktisat Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Said Ceyhan’ın sunum yaptığı programı, Maarif Platformu Başkanı Prof. Dr. Osman Çakmak yönetti. Sunumdan sonra konu tartışmaya açıldı ve müzakere edildi.


  • Müzakerede katkıda bulunan isimler şöyle: Mehmet Arslan (Prof. Dr. Bandırma Üniversitesi İİBF, Mali Hukuk ABD), Ziyaattin Akbulut (eski vali ve milletvekili), Mehmet Dönmez (eski Sayıştay üyesi), Gürkan Ergen (Doç. Dr, Çanakkale Üniversitesi, Eğitim fakültesi)

Panel toplantısında Bartın Üniversitesinde geliştirilen, örnek bir model olarak yerli ve milli bir başarı örneği olarak uygulanan bu sistemin kuruluş süreci, yapısı ile kazanımlarını konuşuldu ve sonuçları değerlendirildi. Yaygınlaştırılması için yapılması gerekenler gündeme geldi.


Öncelikle iktisat ve israf üzerine öz bir değerlendirme yapan ALYS sisteminin geliştiricisi Doç. Dr. Said Ceyhan şu konuları ele aldı:

  1. Türkiye'de öteden beri enflasyonun, deflasyonun, hayat pahalılığının ve işsizliğin en önemli sebep ve parametresi olan kamu israfı üzerinde sayısal ve gerçek verilere dayalı açıklama yapıldı.
  2. Kamunun israfının nereden kaynaklandığı konusu ele alındı
  3. Kamu sektöründeki bu savurganlığı ortadan kaldırmak üzere Bartın Üniversitesinde geliştirip uygulanan ve bir çok verimlilik ödülü almış olan ALYS sisteminin nasıl kurulduğu, iç ve dış modülleri devlet kaynaklarını nasıl kontrol altına alıp tasarruf sağladığı hususlarında açık bir bilgilendirme yapıldı.

Diğer konuşmacılar da sonuç olarak ALYS sisteminin üstünlüğü ve önemi üzerinde durdu. Bir an önce kamu ve özel sektörde uygulamaya geçmesi için üzerlerine düşen görev konusunda birleşti.

Maarif eğitim vurgusu

Diğer taraftan asıl köklü çözümün ise ancak eğitimin maarif haline alması ile mümkün olacağının altını çizildi.

Özetle şunları söylediler:

"Aileler kapitalist sistemin dayattığı gereksiz harcamalar ve israf sebebiyle kalkınamıyor. Kapitalist kalkınma hormonlu kalkınmadır. Zenginleşirken dünyevileşiyor; kalkınalım derken bir yandan fakirleşiyorsunuz. Araştırma-Geliştirme (ArGe) ile kendimiz üretmeyince dışarı bağımlılıktan kurtulamıyoruz. Kimliğimizi bulamadığımızdan gösteriş ve israf hakim oluyor. Çözüm eğitimi maarif haline getirmekte bulunuyor. Eğitim bilgi öğretimi yerine kültür ve medeniyet öğretimi hale gelirse sade ve iktisatlı yaşama sanatını öğrenmiş olur kimlikli insanlar haline geliriz. İsrafı bırakabilsek, işlerimize bereket gelir, birkaç kat daha zengin olmanın yolları açılır. Gereksiz masraf ve yüklerinden kurtulabiliriz."

KAMU İSRAFINI ÖNLEMEDE AKILLI LOJİSTİK YÖNETİM SİSTEMİ (ALYS)

ALYS sisteminin geliştiricisi Doç. Dr. Said Ceyhan sistemi tüm detayları anlattı.

-Sistemin uygulamaya geçmesi için ne gibi zorluklarla karşılaştınız?

Efendim, öncelikle şu hususun altını çizmekte fayda görüyorum. Bendeniz 1970 Yıllardan itibaren hem bir alan akademisyeni, hem de uygulamanın içindeki bir teknokrat olarak sürekli olarak Türk Bütçe Sistemini yakından analiz etmekteyim. Bu süreçte neredeyse her yıl bütçelerimizin sürekli devasa açıklarını gördükçe hassas yapıya sahip olmamın da etkisi ile Devlet ve Milletimiz adına büyük acı ve ıstırap duymaktaydım.


Bu problemin özellikle Osmanlı Devletinin son dönemindeki Duyun-u Umumiye’ye götüren tarihi travmatik süreç örneğinin de farkında olarak bu konuda teşhis ve tedavi noktasında sürekli zihni bir arayış içinde bulunmaktaydım.


2018 yılında Sayın Rektörümüzün Üniversitemiz Genel Sekreterlik görevine beni ataması ile birlikte Üniversitemizin sınırlı olan kaynakları ile kurum ihtiyaçlarını karşılaması noktasında öteden beri kafamda tasarladığım mekanizmayı Rektöre doğrudan bağlı ancak tüm idari birimlerin başındaki sorumlu ve yetkili bir kişi olarak kurmak ve tahakkuk ettirmek fırsatını yakaladım. Halen Kamu kurumlarında merkezi olarak uygulanmakta olan “Kamu Harcama ve Muhasebe Bilişim Sistemi (KBS)” Kamu Varlıklarını kayıt altına almakla birlikte; Bu sistem,kaynak-ihtiyaç dengesini kurma, savurganlıkları izleyip giderme, atıl kaynakları aktif hale getirme, ekonomik ömrü biten varlıkları geri kazanma, bütçe ilke ve fonksiyonlarını ifa etmek işlevlerini yerine getirememektedir.


Halbuki, Türkiye’de 2003 yılında yürürlüğe giren 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu her kamu kurumunda olduğu gibi bize de “kamu kaynaklarının etkin verimli ve ekonomik olarak kullanılması amacını gerçekleştirmek için dijital ve entegre bir sistemin kurulmasını emretmekteydi. Bu durum çoğu zaman gereksiz, mükerrer alımlara ve büyük kaynak israfına sebep olmaktadır.


Üniversitemizde bu sistemi kurmadan önce onlarca fakülte, enstitü ve yüksek okuldan gelen ihtiyaç talepleri ile bunların gerçekliği noktasında herhangi bir sistem ve otokontrol mekanizmanın olmayışı ister istemez kontrolsüz, aşırı müsrif alım ve harcamalara sebep olmaktaydı. Bu ortamda her alt birim aynı malı ayrı yarı hem de kontrolsüz ve mükerrer olarak satın alma imkanına sahip bulunmaktaydı. Bu da ekonomiklik adına başlı başına bir handikap teşkil etmekteydi.


Bundan da anlaşılacağı üzere sadece bir butik Üniversitede kaynakların verimsiz ve etkinlikten uzak harcanması bu kadar büyük israfı doğururken, kamu sektörü bazında savurganlıkların boyutunun ne denli devasa yüksek olduğunu görmemek mümkün değildir.


2018 yılında Bartın Üniversitesi Genel Sekreteri olarak görevlendirilmemin akabinde, 45 yıllık akademik ve idari birikimimden de yararlanarak eksikliğinin bilincinde olduğum sistemsizliği gidermek üzere Üniversitemizde geliştirdiğimiz ALYS projesini 2019 yılından itibaren DEMO olarak uygulamaya başlamamıza neden olmuştur. Daha ilk yıl içinde bile depodaki atıl varlıkları ihtiyaç duyulan birim ihtiyaçlarına aktararak milyon lira değerinde tasarruf sağlanmıştır.


Yarınlarımıza daha yaşanabilir bir dünya bırakmak, ulusal ve küresel bağlamda yaşanan makroekonomik sorunlara neden olan bütçe açıklarını kapatmanın, kaynakların ekonomik, etkin ve verimli kullanılmasından geçtiğini bilerek; kurguladığımız dijital sistemi 2019 yılında geliştirip uyguladık. Parçalara ayrılmış tüm taşınır ve tüketim varlıkları sanal ortamda konsolide ederek otonom işleyen bir sistem kurduk. Bu sistemde birimlerin tüm talepleri sanal depolardaki atıl varlıklardan tahsis yapılarak karşılanmaktadır. Tam ve doğru veriye

ulaşma, raporlama, hızlı hareket ve birimler arası adil dağılım açısından büyük mesafe alındı.


ALYS’de 12 iç modül ve 5 dış modül olmak üzere toplam 17 modül birbirini besleyen bir yapıda kurgulanarak entegre ve dijital çağın gerekliliklerine uygun hızlı, otonom ve analiz edilebilir bir stok yönetim sistemi kuruldu.


Geliştirilip ALYS sistemine entegre edilen Performans Yönetim Sistemi ile de Taşınır Kayıt Yetkililerinin otonom olarak işleyen Performans Karneleri oluşturulmuştur. Personelin terfi, tayin ve ödül işlemlerinde bu karneler dikkate alınmaktadır. Bir bilgisayar ihtiyacı varsa, yenisini almak yerine birimlerin birleştirilmiş sanal deposundaki atıl stoklardan tedarik edilmiş ve birimler arasında envanter geçişleriyle ihtiyaç fazlası ürünler kamu ekonomisine kazandırılmıştır. Örneğin sistemin ilk kuruluş aşamasında bu sistemle depolarda atıl durumda olan 600 bilgisayar tespit edilmiş, kullanıma sunulmuş ve 4 yıl boyunca hiçbir bilgisayar alımı yapılmayarak mevcutlar ile ihtiyaç karşılanmıştır.


Geliştirilen ALYS sistemi; kurum ve birimlerin ihtiyaç duyduğu her türlü mal ve malzemeleri kurumsal Stratejik Hedef Plan ve performans bütçesi ile ilişkilendirerek ihtiyaçların bütçelenmesi, tedarik edilmesi, ilgili birimlere dağıtılması, depoda atıl durumda bekleyen varlıkların ihtiyaçlarda aktif olarak kullanılması ve finansal olarak tasarruf sağlanması ile bütün mal ve varlıkların verimliliğinin izlenmesine imkân veren aynı zamanda kaynak kullanımını optimize eden otonom bir yazılım teknolojisidir. Bu sistem güncellenebilir niteliği ile sürekli geliştirilen inovatif bir yapıya sahiptir. Sistem halen Bartın Üniversitesi’nde aktif ve efektif olarak kullanılmakta olup devletin tüm kurumlarına tesis edilerek merkezi olarak yönetimi sağlanırsa kamu sektöründeki israf ve verimsizlikleri yok edebilecek, bütçe açıklarını büyük ölçüde kapatıp kaynak verimliliğini artıracak niteliğe sahiptir. Bu sistem üzerinden her türlü analiz ve raporlama yapılabilmektedir.


Projenin kısa tanıtım videosuna
ulaşılabilir.


BİS-ALYS Projesinin kazanımları neler?

  1. Taşınır ve Tüketim Malzeme ihtiyaçları rasyonel olarak belirlenmekte,
  2. Stok kontrolü yapılarak birim ihtiyaçlarının kısa zamanda karşılanmakta,
  3. Birim girdi-çıktı analizleri yapılarak, atıl varlıklar kullanıma sunulmakta,
  4. Bütçe hazırlıklarında ve diğer ihtiyaç taleplerinde gereksiz ve aşırı talepler önlenmekte,
  5. Mali ve ayni kaynakların etkin, ekonomik ve verimli kullanımı sağlanmakta ,
  6. İnsan, enerji, hammadde ve malzeme vb. bileşenlerin ulaşılabilirliği kolaylaştırılarak önemli düzeyde ölçülebilir, ölçülemeyen tasarrufu ve verimlilik sağlanmaktadır.
  7. Çok sayıda ve çeşitlilik arz eden varlıkların standartları geliştirilerek varlıkların işletme bakım ve idame maliyetleri minimize edilmiştir.
  8. Bu sistem üniversitemizin tüm akademik ve idari personelince benimsenip kurumsallaşma ve kalite kültürüne katkıda bulunmuştur.
  9. Sayıştay denetçilerince sorun yaşamakta olan üniversitelere tavsiye edilerek bu üniversitelerin ALYS’nin kendi kurumlarında da tesis edilmesine dair resmen talep yazışmalarına neden olmuştur.

Bu sistem çevrede nasıl karşılanmış ve hangi ödülleri almıştır?

ALYS kamu sektöründeki bu savurganlığı ortadan kaldırmak üzere Bartın Üniversitesinde geliştirip uygulanmaktadır. Verimlilik ödülü almış ve iyi uygulama örneği olarak gösterilmiş olan “ALYS” sistemdir. Kuruluş nedeni, süreci sistemin iç ve dış modülleri ve çalışma mekanizması, sitemin kamu kaynaklarını nasıl kontrol altına alıp tasarruf sağladığı ile sonuçta bu sistemin Üniversitedeki yıllar itibariyle görünür sayısallaştırılan tasarruf miktarları ile sayısallaştırılamamakla birlikte kamu kaynaklarının etkin, verimli, ekonomik ve yerinde kullanılması sağlanmıştır.


a. Yüksek Öğretim Kalite Kurulu Dış Değerlendirme Takımı tarafından 2019 yılında Üniversitemiz için hazırlanan Kurumsal Geri Bildirim Raporu’nda; hizmetlerin yürütülmesi ve kaynakların verimli kullanılmasında ALYS’nin büyük bir başarı sağladığı ve diğer kurumlara iyi uygulama örneği olduğuna değinilmiştir.


b. ALYS projesi, 2022 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından düzenlenen 8. Verimlilik Proje Ödülleri kapsamında, 593 proje başvurusu arasından Kamu Kategorisinde 2.lik verimlilik ödülünü almıştır.

c. ALYS Sistemimiz, T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından kamuda tasarruf uygulamaları alanında 2024 yılında diğer kamu kurumlarına “İyi Uygulama Örneği” olarak gösterilmiştir.

d. Üniversitemiz BİS-ALYS sayesinde, 2022 ve 2023 yıllarında Times Higher Education (THE) tarafından açıklanan BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri kapsamında “Sorumlu Üretim ve Tüketim” kategorisinde sıralamaya giren dünya genelindeki 1963 üniversiteden ilk 101-200 aralığında yer almıştır. Bu sıralamaya giren 91 Türk üniversitesi arasında ise 2. olmuştur.


e. Kurucu ve Buluşçular, Sınai Mülkiyet haklarını Üniversiteye bırakarak Kültür Bakanlığından Telif Hakkı Belgesi alınmış ve patent başvurusu yapılmıştır.

h. BİS-ALYS sistemimiz Üniversitemizde 2019 yılından bugüne kadar taşınır ve tüketim malları tasarruflarında büyük oranda artış gerçekleştirmiştir. dolayısıyla bu sistemin tüm kamu kurumlarına kazandırılması ile birkaç yıl içerisinde olağanüstü düzeyde tasarruf edileceği tahmin edilmektedir.

-Bunca sonuçlar alındığı halde YÖK Başkanlığı bunu değerlendirmek için bir çabası oldu mu yada başka kurumların?

Ülkemizin bugün karşı karşıya bulunduğu yüksek enflasyon ve diğer ekonomik krizleri gerçeğine, Cumhurbaşkanlığı başta olmak üzere, Hazine ve Maliye Bakanlığının kamu sektöründeki yüksek mali açıklarına karşı tasarruf genelgelerine ve bunlardan hala yeterince sonuç alınamamasına rağmen,2023 yılında başvurduğumuz “Yükseköğretim Kurulu 2023 Üstün Başarı Ödülleri” yarışmasından beklediğimiz sonucu alamadık maalesef.

Lütfen buradaki “maalesef” kavramını kişisel olarak algılamayınız. Bu kavramı ifade etmemin asıl nedeni bu projenin uygulanmaması nedeniyle israftan kaynaklanan milli ekonomik ve sosyal sorunlarımızın çözümünde bu sistemin sağlayacağı faydayı realize edememektendir.

Bununla birlikte, projenin YÖK tarafından değerlendirilmemesinde ALYS’den daha önemli ve faydalı projelerin önde yer aldığı ve rasyonel bir değerlendirme yapıldığı ümidini koruduğumu da ifade etmek istiyorum.

-İsrafa karşı yetkililerin basit tedbirleri alamayışını ve akıl edemeyişlerini nasıl açıklarsınız?

Bunun en önemli nedeni bana göre Türk eğitimindeki iki sorun olduğunu düşünüyorum. Bunlardan kamu sektöründe ve toplumda giderek yükselen seküler ve bencil yaklaşımdır. Bu noktada insanlar hangi kamu görevini ifa ederse etsin tercihlerinde kişisel çıkarlarını kamunun çıkarına tercih etme eğiliminin giderek artış trendinde bulunmasıdır. Gerek toplumun temel taşını oluşturan aile kurumunun giderek dağılması ve fonksiyonunu azalması ile birlikte maarif sistemimizin ve eğitim felsefesisin kök değerlerimizin üzerine tesis edilmeyip bundan ortaya çıkan boşluğu küresel zararlı akım ve ideolojilerin işgal etmesinin çok büyük etkisi bulunmaktadır. Dolayısıyla insan ve kamu personeli profilinde büyük bir erozyon doğdu. Dolayısıyla toplumun daha önce çok büyük değer atfettiği vatan, millet, devlet, bayrak ve kamu yararı kavramların atfedilen değerler giderek erirken kişisel haz ve tercihler maalesef ön plana alan insan tipolojileri etkin olamaktadır. Hegonist, bencil ve makyavelist kişilik egemen oldukça kamu yararının yerine kişisel çıkarlar ön plana çıkmaktadır. Bu konuda ünlü Amerikan iktisatçı Fridman kendi l,iberalist kültürleri açısından son derece doğal kabul edilen Harcama Matrisinde çok anlamlı açıklama yapmaktadır. Bu Matriste kamu görevlisi başkasının parasını başkası için harcarken asla kendi parasını kendisi için harcama psikoloji ile değil bilakis en kalitesiz ve en faydasız malı en yüksek fiyattan satın almayı ve buna özen göstermemeyi tercih etmektedir. Bu durum da kamu harcamalarını olağanüstü artırıp büyük mali ve ekonomik krizlere neden olmaktadır.


İkinci neden de yine maarif sistemi ilgilidir diye düşünüyorum. Giderek karmaşık hale gelmesi den ortaya çıkan problem çözme kabiliyeti düşüklüğü de önemli bir parametredir. Kaynak problemi göremiyoruz. Belirtilerle uğraşıyoruz.


Yine bu eğitimin eğitmemesi sebebi ile doğru kural koyma ve uygulama becerisi yetmezliği ortaya çıkıyor. Yani mesele yine liyakat ve ehliyet ile adalet ve hukuka da dayanıyor. Konulan kurallar dejenere olması, toplumun neredeyse tamamında kurallara uymamayı bir alışkanlık haline getiriyor. Adeta kanun ve kurallar sadece birileri için uyulmamak için var olan şeylerdir mantığı çok büyük cesaret ve teşebbüse neden olmaktadır. Halbuki kanun önünde eşitlik ile kanunda kuvvet olması en temel hukuki esas olmalıdır.

İstikrarsızlığın da katkısı var. Kamu yönetimi kadrolarının sık sık değişmesi de alınan tedbirlerin dejenere olmasına sebep oluyor. Hatta aynı idare zamanında dahi idari süreklilik sağlanamamaktadır. Dolayısıyla daima her şeye yeniden başlamak mecburiyeti hasıl olmaktadır.
Türkiye'de öteden beri ekonomik ve sosyal krizlerin menşeini oluşturan enflasyon, deflasyon, işsizlik, iktisadi dengesizlik, gelir dağılımı dengesizliği ile hayat pahalılığın temel sebep ve parametresi olan kamu israfı üzerinde sayısal ve gerçek verilere dayalı açıklamaları yapılamamaktadır. Bu sistem kamuda uygulanırsa kamu israfında ciddi azalmalar olacağını düşünüyorum.

-Devletin yayınladığı tasarruf tedbirleri genelgeleri neden meseleyi çözmüyor?

Türkiye’de bir bütçe ve maliye uzmanı ve akademistyeni olarak gönül rahatlığı içinde bir hususun altını çizmek istiyorum. Bu konuda açıkça iddia ediyorum bu genellgeler ile ne israf bitebilir ne mali denge kurulabilir. Ne de ekonomik krizler artırılabilir. Bunu söylerken israfın ve bun yekununun anlamsız ve önemsiz olduğunu asla söylemek istemiyorum. Bilakis israfın boyutları o denli büyüktür ki aynı kamu gelirleri devam ederken kamu israfını sıfırladığımızda rahatlıkla iktisadi dengesizlikleri giderip rahatlıkla ekonomik kalkınma ve büyümeyi, tam istihdamı, fiyat istikrarınıve gelir dağılımı dengesini sağlayabiliriz.


Peki ne oluyor bu genelgelere derseniz açıkça gördğüğüm manzara bu genelgeler kuruma a geldiğinde ilk etapta bir göstermelik aksiyon alınmakkla birlikte hemen akabinde sümenaltı veya hasır altı olup yok olur. Olmadı kılıfına uyduruklup harcamalar aynı tas aynı hamam devam edip gider.


-İsrafı ne kadar tedbirler alırsak alalım bir dereceye kadar tüketimi önleyemeyeceğimiz durumlar var. Konunun eğitimle alakasına getirmek istiyorum. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

ALYS ile rasyonel ve fonksiyonel doğru ve samimi bütçe sistemlerini hazırlayıp uygulamadığımız sürece israf bitmez, kamuda israf bitmezse açıklar bitmez, açıklar bitmeden borçlnmalar bitmez, borçlar bitmeden ekonomiyi içten ve dıştan kemiren faizler bitmez, faizler bitmeden bütçe açıları dolayısıyla enflasyon, işsizlik vb. ekonomik krizler bitmez. Buradan müthiş bir ksır döngü içinde olduğumuzu zannediyorum arz edebilmişimdir.


Kutsalların ve değerlerin iktisatta ve eğitimde yer almaması ile menfaate dayalı bir yapılanmanın ortaya çıkmakta; insanlar adeta ihtiyaçların adeta esiri haline gelmektedir. . Durmadan ihtiyaçları peşinde koşup dururken hem kendisini hem de ömrünü tüketiyor. Huzuru da rahatı da kaçıyor. Kazancının bereketi gidiyor hatta kafi gelmemeye başlıyor. Hatta çalışma azmi ve isteğini de yıkıyor. Bu da tüketim çılgınların toplumunu üretiyor. Küresel Liberel sistemin ayakta kalması ve palazlanması için bu insan tipi son derece önemlidir. Çünkü Liberalizmin temel kavramalarından biri olan “tüketici “kavramı mal ve hizmetleri kullanarak faydasını maksimize etmeye çalışan adeta bir robot varlık olarak tanımlar. Böyle olunca doyumsuz bir tüketici aygıtı üeretimi olsa da olmasa da sadece tüketim yapmayı düşünür. Geliri olmasa da başakasının parasını bir şekilde (kredi kartı, borç,yolsuzluk, hırsızlık, zimmet vb) tüketici harcama aracı gibi algılanır.


Tüketim bir kültür hatta bir din haline gelince bu dinin fanatiklerini de görüyoruz: Tüketim çılgınları. Yeni çıkan marka telefon için gece yarılarında kuyruğa girenler oluyor.

İnternette gezintisi ve merakı çoğu kere neyi alayım ve kullanayım sorusuna cevap aramakla geçiyor. Zamanını yeni markaları ve trendleri incelemek dolduruyor.

Bu dinin ibadete çağrısı (ezan da diyebilirsiniz) reklamlarla olmaktadır. AVM gibi büyük mağazalar ise tüketim çağının mabedlerini andırıyor.


Baudrillard şunu söyler: "Tüketim toplumunda bolluk savurganlıkla aynı anlama gelir. Bu anlayış aslında gerçek bir bolluk toplumunda olmadığımızı, aksine toplumda yaşayan insanları grupların kısaca insan türünün bir kıtlık içinde olduğu olgusunun çarpıtıldığını gösterir. Reklamlar aracılığıyla insana iletilen mesaj, "arabanızı çarpın, gerisini sigorta halleder"

Tüketim toplumunda ihtiyaçlar sistem tarafından üretilir. Eskiden kıtlık geçici idi. Bugün modernitenin stretejisi haline geldi ve sistemli olarak ortaya çıkarılmaktadır. Adeta bir kıtlık toplumunda yaşıyoruz.


-Toplumdaki gereksiz harcamaların gösteriş ve lüksün kaynağını nasıl açıklayabiliriz?

Bu tipolojik yapıları modern iktisat bilimi snop olarak tanımlar. Snop’un Türkçe karşılığı züppedir. Sınıf atlama hayali içine düşen bu tipler sosyete sınıfında görünmek için her türlü tüketim kararlarında kesinlikle irrasyonel kararlar verir. Evinde bebeğinin biberonuonundaki maması bititiği halde elindeki finansı kendi gösteriş malına harcayabilmektedir.

Bizde inanılmaz bir savurganlık var. Toplumun büyük bir kesimi gösteriş ve haz peşinde. Herkes rahatına ve konforuna düşkün. Herkes en yeni evlerde yaşayıp en iyi arabalara binip çeşit çeşit kıyafet alıp sürekli dışarıda yemek yiyip en yeni telefon modellerini kullanıp en lüks şekilde yaşamak istiyor. Kimse hayattaki hiçbir rahatından taviz vermek istemiyor.

Bunun Avrupa taklitçiliği ile de alakası yok. Tamamen kendi kültürümüzü kaybetmemiz ve aşağılık kompleksi ve kimliksizlikten doğan lüks ve gösteriş sevdası istilası altındayız.. İsveç ve kuzey Avrupa’daki diğer ülkelere bakın. Onlar para içinde yüzdükleri için değil tutumlu oldukları için refaha ulaşabildiler.


Aileler kapitalist sistemin dayattığı gereksiz harcamalar ve israf sebebiyle iki yakasını bir arya getiremiyor ve kalkınamıyor. Yukarıda sebebini anlattığım eğitimin kağıt üzerinde ibaret kalması yüzünden sorunların çözümünde kafamızı çalıştıramıyoruz. Kural koyma becerisi gelişmiyor.


Bu arada gereksiz eğitim harcamalarına da bakmakta fayda vardır. bakalım. Yapılan istatistikler, sadece kurslara giden masrafın ailelerin % 20-25 kadar gelirini götürüyor. Yani şu kurslar merkezi sınavlar olmasa aileler % 20 daha zengin olacaklar.


Gerek okulların ve gerekse kursların hayata ve terbiyeye dair kayda değer bir katkı yok.


Test çözmeyi öğrenmenin kime ne faydası var? Öğrenci zamanını hayatında işe yaramayacak bilgileri öğrenmekle geçiriyor. İsraf deyince zaman israfını da ele almalıyız. Bir öğrencinin ebeveyni 5 yıl boyunca evladına eğitim masrafı olarak ödediği ile bir konut alabilir.


İlk ve orta öğretimde büyük ölçüde israfa kaçan mükerrerlikler sistemsizlikler ve israflar var. Bu süreyi çok rahatlıkla 10 yıla indirmek pekala mümkün. Ders kitabı yardımlarının %90 oranında israf edildiğini görüyoruz.


Elbetteki öncelikle eğitime ruh ve mana getirecek, insanımıza kimlik kazandıracak tedbirlere ihtiyaç bulunuyor.


-İktisatsızlık ve israf aynı zamanda insanların tabiata karşı bir baş kaldırışı ve ilahi düzene isyan değil mi?

Allah'ın evrende her canlı ve cansız yaratığının hem iç ve hem de entegre dinamiğinde bu varlıkların irade şuurları dışında kurup reel olarak işlettiği iktisat kanunları ve işleyişinde hiçbir aksaklık ve israf bulunmazken, kendisine akıl, şuur, irade ile evrendeki canlı cansız her şeyi ihtiyaçları için emanet ettiği insan unsurunun üretim, tüketim ve bölüşümündeki bencil, egoist, ölçüsüz ve dengesiz davranış ve savurganlığı yüzünden yine Allah’ın haram kıldığı israf illeti yüzünden insandan, aileye devlete hatta küresel bazda iktisadı, sosyal ve siyasi krizlere sebep olmaktadır.


Bugün insanlığın üretim ve tüketimindeki iktisatsızlık ve israf illeti yüzünden ulusal ve küresel ölçekte göçler ve dramatik sonuçları yaşanmakta, terör, anarşi, adli vaka patlaması, global çevre kirlilikleri, küresel ısınma, kuraklık, susuzluk, sel ve felaketlere muhatap olunmaktadır. Bu fıtrata ve ve yaradılış hikmetine aykırı gidişat bütün insanlığı büyük bir kaos ve yok oluşa götürüyor.


Bugün insanlık ve devletler israf illetini her yerden yok edip topyekün kalkınmayı, gelişmeyi ve büyümeyi sağlamak, gelir dağılımı dengesizliklerini gidermek, nominal ekonomiden kurtulup reel kaynaklar ile dengeye gelmek için her türlü iktisatsızlığı ve israfı ortadan kaldırmak için vazgeçilmesi imkansız bir zaruret hasıl olmuştur. Bu maksatla devleti tam manasıyla millete hizmet aracı haline getirmek ve devletin güç ve itibarına katkıda bulunmak üzere bunu bilgilendirme yapmayı milli bir vazife addediyoruz.

Doç. Dr SAİD CEYHAN

Doç. Dr SAİD CEYHAN KİMDİR?

1957 yılı Erzurum doğumlu olan Said Ceyhan, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat-Maliye Bölümünden mezun oldu. 1978 yılında öğretim elemanı olarak Harp Okulu Komutanlığı Öğretim Başkanlığına Teğmen olarak atanan Ceyhan, daha sonra Milli Savunma Bakanlığı Komptrolörlük Daire Başkanlığı, 1986-1990 yılları arasında SKG Vakfı Denetçiliği,1990-1992 yıllarında Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı Bütçe Maliye Şube Müdürlüğü, 1992-1996 yıllarında Elazığ 8.Kolordu Komutanlığı Maliye ve Bütçe Şube Müdürlüğü, 1996 Yılında KKKK’lığı Kontrolörlük Daire Başkanlığı Program İnceleme ve Maliyet Muhasebesi Şube Müdürlüğü görevlerini yürüttü. 1998 Yılında Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesine öğretim üyesi olarak atanan Ceyhan, burada görev yaptığı 6 yıl içerisinde Dekan yardımcılığı, Enstitü Müdür yardımcılığı ve Bölüm Başkanlığı görevlerinde bulundu. 2009 yılında geldiği Bartın Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde İktisat Bölümü başkanlığı ve dekan yardımcılığı yapan Ceyhan, Sosyal Bilimler Enstitüsü müdürlüğü ve üniversite genel sekreterliği görevlerinde bulundu. Halen bu üniversitede görevi devam etmektedir.

#Akıllı Lojistik Yönetim Sistemi
#ALYS
#Said Ceyhan
#Bartın Üniversitesi