logo
EDISYON:

İran neden İsrail'e saldırmıyor? Gizli mutabakat iddiaları ve ABD'nin yeni hedefi

Lokman Özdemir
16:4527/09/2024, Cuma
G: 27/09/2024, Cuma
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv

Gazze'de soykırıma imza atan terör devleti İsrail'in Lübnan'a yönelik saldırılarına karşı somut bir hamlede bulunmayan İran'ın bu çekimser tavrının nedeni merak ediliyor. Peki Hizbullah'ın en büyük destekçisi İran'ın elini kolunu bağlayan konu ne? Yeni Şafak yazarı Yahya Bostan, Kasım Süleymani'nin öldürülmesinden Hamas lideri İsmail Haniye'nin Tahran'da şehit edilişine kadar İsrail'in tüm saldırılarına karşı İran'ın söylemden öte geçememesinin arka planında yatan nedeni 'her şey o konunun etrafında dönüyor' diyerek açıkladı.

7 Ekim'den bu yana Gazze'de soykırım yapan katil İsrail ordusu son dönemde Lübnan'ın güneyinde Hizbullah'a ait olduğunu söylediği hedefleri vurmayı sürdürüyor. Hizbullah da bunlara hava saldırıyla karşılık veriyor.


Lübnan Sağlık Bakanlığı, Pazartesi gününden bu yana yaşamını yitirenlerin sayısının 700'ü aştığını duyurdu.


Lübnan

İran neden İsrail'e saldırmıyor?


Terör devleti İsrail’in Lübnan’a yönelik hava saldırıları, bölgedeki gerilimleri artırırken, Lübnan’da Hizbullah’ın en büyük destekçisi olan İran’ın henüz somut bir hamle de bulunmaması dikkat çekiyor.
Peki İran neden İsrail'e karşı somut bir adım atamıyor?




başlıklı bugünkü yazısında bu konuya değinen
Yeni Şafak gazetesi yazarı Yahya Bostan
dikkat çeken bilgiler paylaştı.


Kasım Süleymani suikasti, Şam büyükelçiliğine saldırı, Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye'nin Mossad tarafından Tahran'da şehit edilişi ve son olarak Lübnan saldırısını hatırlatan Bostan, İran'ın sessiz kalışının arka planında ABD ile yapılan anlaşma olabileceğini belirterek iki ülkenin mutabık kaldığı konuları tek tek sıraladı.


İran ve ABD hangi konularda anlaşmaya vardı?



Bir.
ABD’nin, 5 Kasım seçimlerinden sonra nükleer müzakerelerin yeniden başlaması konusunda Tahran’a söz verdiği söyleniyor. Hatta “Kapsamlı siyasi müzakereler”den bahsediliyor. İran, nükleer müzakerelerin ardından yaptırımların kaldırılmasını talep ediyor. İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan, New York’ta yaptığı açıklamada nükleer müzakerelere yeniden dönmek istediklerini söyledi. “Nükleer anlaşmanın taahhütleri tam olarak yerine getirilirse diğer konularda da müzakereye girebiliriz” dedi.




İki.
Altı ay süren görüşmelerin ardından, ABD geçtiğimiz günlerde Irak’tan çekilmeyi kabul etti. ABD zaten bölgeden çıkmak istiyordu ancak Irak’ı, İran’la pazarlık konusu yaptı. Bu haber çıktıktan birkaç gün sonra Pezeşkiyan da gövde gösterisi niteliğindeki ilk ziyaretini Irak’a yaptı. Hatta Bafel Talabani ile selfie pozu verdi.

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan - Bafel Talabani

Üç.
İran için Gazze ya da Batı Şeria önemli değil. Ama Hizbullah önemli. Hizbullah’a yakın medya organları, örgütün İsrail’e neden yanıt vermediğini, “İran’dan onay çıkmadı” gerekçesine bağlıyor. Pezeşkiyan, “Hizbullah, İsrail’e karşı tek başına duramaz” diyor. İran, Hizbullah’ın Lübnan’daki varlığına dokunulmasını istemez. Ama yaşananlar karşısındaki bu sessizlik, örgütün kuzeye çekilmesi konusunda bir mutabakat mı var sorusunu gündeme getiriyor.

Dört.
Hizbullah, İsrail ve ABD için bir sorun. Ama Yemen’deki İran’a müzahir gruplar sorun değil. Bu yüzden hiç gündeme gelmiyor. Yemen’deki güçlerin, S. Arabistan’ın dengelenmesi için orada kalması ABD’nin de çıkarına.

Beş.
ABD-İran müzakeresinde Suriye dosyasının açıkta bırakıldığını düşünüyorum. Nitekim İran, Suriye’nin S. Arabistan liderliğindeki konsorsiyuma entegre edilmesine karşı çıkıyor. Ülkedeki varlığını devam ettirmek istiyor. Bu yüzden hem ABD’nin hem de Rusya’nın Suriye dosyasını Türkiye ile konuşmak istediği görülüyor. Nitekim ABD, PKK bahsini açıyor; Ruslar, Esad’la diyalog sürecine önayak oluyor. Suriye dosyası açıkta kalırsa bir sonraki çatışma alanı burası olacaktır.




ABD'nin yeni Ortadoğu stratejisi


Yazısında ABD'nin odağını Ortadoğu'dan Çin'e yönelttiğine dikkat çeken Bostan
"Her şey bunun etrafında dönüyor"
dedi. Bostan ABD'nin yeni Ortadoğu stratejisini bu çerçevede şöyle açıkladı;
İsrail’in güvenliğinin sağlanması. Bunun için İran’ın, İsrail çevresindeki (Lübnan ve Suriye) etkinliğinin azaltılması. Bu yüzden Gazze, Lübnan ve Suriye’nin güneyinde İsrail kontrolü isteniyor.


ABD'nin diğer hedefini
"Arap ülkelerin bir araya getirilerek İran’ın dengelenmesi. Bölgenin gerilim üzerinde, bölünmüş bir şekilde tutulması"
şeklinde açıklayan Bostan ABD Başkanı Donald Trump’ın Mayıs 2017’de Suudi Arabistan’ı ziyaretiyle kurulan
Küre İttifakı
'nı hatırlattı.

Küreli fotoğrafla hafızalara kazınan Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, Suudi Arabistan Kralı Selman, ABD eski Başkanı Trump.

Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır arasında kurulan ittifakın bu nedenle organize edildiğini belirten Bostan, Biden yönetiminin Suudi Arabistan liderliğinde yeni bir Arap birliği kurmaya çalıştığını yazdı.


ABD ve Çin rekabeti son yıllarda kızıştı


ABD ile Çin arasındaki gerilim, ticaret savaşlarından teknoloji yarışına kadar birçok alanda derinleşmeye devam ediyor. Özellikle son dönemde, ABD’nin ulusal güvenlik endişeleri gerekçesiyle Çin merkezli teknoloji firmalarına yönelik aldığı kısıtlayıcı önlemler ve Çin'in bu hamlelere verdiği sert tepkiler, iki ülke arasındaki tansiyonu yükseltti. ABD, Çin’in internet bağlantılı cihazlar ve 5G altyapıları üzerinden veri toplama ve siber müdahale riskine karşı sıkı önlemler alırken, Çin ise bu adımları ekonomik rekabeti sınırlama ve teknoloji liderliğini engelleme çabası olarak nitelendiriyor.

Çin’in ekonomik büyümesi ve Asya’daki ticaret ağını genişletmesi, ABD tarafından yalnızca ekonomik bir rekabet değil, ulusal güvenlik açısından da bir tehdit olarak görülüyor.



Asya'da savaş ihtimali


Ticaretin yanı sıra, Tayvan meselesi ve Güney Çin Denizi'ndeki askeri gerilimler de ilişkileri daha da zorlaştırıyor.


ABD ile Çin arasındaki Tayvan gerilimi, son yıllarda karşılıklı askeri adımlar ve diplomatik gerilimlerle daha da derinleşti. Çin, Tayvan'ı kendi toprağı olarak kabul ederken, ABD'nin Tayvan'a verdiği destek Pekin tarafından "ayrılıkçılığı teşvik" olarak görülüyor. Özellikle son dönemde, ABD'nin Tayvan’a yönelik yüksek teknoloji içeren silah satışları ve resmi düzeyde yapılan ziyaretler, gerilimi tırmandıran başlıca unsurlar arasında yer alıyor. 2022'de ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan ziyareti, Çin'in büyük bir askeri tatbikat başlatmasına neden oldu.
Pelosi'nin ziyareti, Çin ordusunun Tayvan çevresindeki sularda geniş kapsamlı askeri manevralar yapmasına yol açarken, Pekin bu ziyaretin "kırmızı çizginin aşıldığı" bir eylem olduğunu vurguladı. Ardından, ABD Temsilciler Meclisi 2023'te Tayvan'a 1,1 milyar dolarlık bir silah satışını onayladı.

Çin ise bu gelişmeler karşısında Tayvan Boğazı'nda sık sık askeri tatbikatlar düzenleyerek adaya karşı askeri baskıyı artırdı. 2023 yılında Çin, Tayvan çevresine savaş gemileri ve savaş uçakları göndererek ABD’nin müdahalelerine sert yanıt verdi.


Biden yönetiminden Çin'e yeni yasaklar


ABD Ticaret Bakanlığı, ulusal güvenlik gerekçesiyle internet bağlantılı motorlu araçlarda Çin menşeli yazılım ve donanımların yasaklanmasını önerdi. Bu hamle, Çinli otomobil üreticilerinin ABD pazarına erişimini büyük ölçüde engelleyebilecek bir adım olarak değerlendiriliyor.



Söz konusu düzenleme, gelecekte Amerikalı ve diğer büyük otomobil üreticilerini, araçlarından Çin yapımı yazılım ve donanımları çıkarmaya zorlayabilir.


Dünya pazarı Asya'ya kayıyor


  • Dünya ticaret dengeleri, son yıllarda Asya’ya doğru kayma eğiliminde. Özellikle Çin’in küresel ekonomide artan etkisi, bu değişimin en önemli faktörlerinden biri olarak öne çıkıyor. Çin, hem üretim gücü hem de teknolojik inovasyon alanında gösterdiği ilerlemelerle dünya ticaretinin merkezine yerleşmiş durumda. Kuşak ve Yol Projesi ile kara ve deniz ticaret yollarını yeniden şekillendiren Çin, Asya'nın diğer büyük ekonomileriyle iş birliği yaparak bölgeyi küresel ticaretin ana üssü haline getirdi.

Asya-Pasifik bölgesi, dünya ticaret hacminin önemli bir bölümünü karşılamakla kalmıyor, aynı zamanda dijital dönüşüm ve yeşil enerji alanlarındaki yatırımlarıyla da geleceğin ticaretinde belirleyici rol oynuyor. Hindistan, Güney Kore ve Japonya gibi ekonomilerin de büyümesiyle Asya, dünya ticaretinin ağırlık merkezini hızla batıdan doğuya kaydırıyor. Çin’in bu süreçte liderlik rolü üstlenmesi, küresel ticaretin Asya’ya kayışını hızlandırırken, Batı’daki geleneksel ticaret merkezleri bu değişime adapte olmak için yeni stratejiler geliştiriyor.





#Lübnan
#İsrail
#İran
#ABD
#Çin

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.