Balgat'taki Osmanı Camii'nde cuma namazını kılan Başbakan Binali Yıldırım, cami çıkışında basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Yıldırım'a, Yeni Şafak'ın dünkü 'Hepsi Oradaydı' ve 22 Temmuz'daki 'Darbenin komuta merkezi İncirlik' haberleri soruldu. İncirlik Üssü'nde, “15 Temmuz darbe girişiminden önce bazı PYD'lilerle, FETÖ'cü askerlerle ve NATO üyesi bazı ülkelerden katılımla toplantı yapıldığı” haberinin sorulması üzerine Yıldırım, son durum hakkında bir şey söyleyemeyeceğini belirterek, “Böyle bir iddia varsa mutlaka bunlar araştırılır. Ama orada bazı toplantıların yapıldığı haberleri daha önce de basında yer aldı. Bu konuda savcılar gerekli takibatı yapıyor” diye yanıt verdi.
Yıldırım, bir gazetecinin, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun AK Parti'nin ByLock'çuları temizlemek için erken seçime gideceği iddiasına ilişkin, Kılıçdaroğlu'nun, çok önemli bir ihbarda ve iddiada bulunduğunu belirtti. Yıldırım, “Kendisinden beklediğimiz, beklenen, böyle bir iddia varsa bunun belgelerini bize versin, biz de gereğini yapalım. Bizim görevimiz suçluları, suçlu zanlılarını ayıklamak değil, hepsini derleyip, toparlayıp adalete teslim etmek. Eğer böyle bir şeyi biliyor da bizi bilgilendirmiyorsa o zaman görevini yapmıyor demektir” diye konuştu.
Yıldırım, “Ne için erken seçim? Yani FETÖ'cüleri temizlemek için erken seçim... Yani bu akla ziyan bir iştir. Yani suçluları temizlemek için erken seçim mi yapılır? Onları tutup adalete teslim etmektir doğru olan. Seçim oyuncak değil ki ya. Bir seçim demek bir yılın kaybı demektir. Öyle zırt pırt seçim, milletin işi gücü yok da bizle mi uğraşacak? Yani söylenen bir lafın yakışığı olması lazım” dedi.
Yıldırım, bir gazetecinin, “Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı gözaltına alındı ve bunun akabinde belediye faaliyetleri aksadı. Kayyum atanması söz konusu olabilir mi?” şeklindeki soru üzerine, “Gözaltı süreci sona ermeden bir atama yapmak söz konusu değil. Tabii savcılık ya bırakacak ya da mahkemeye sevk edecek. O süreç tamamlandıktan sonra nasıl tamamlanırsa ona göre hareket etmek lazım. Türkiye bir hukuk devleti, dolayısıyla hukukun gereği neyse o yapılır. Bu geçiş süresi içerisinde valilik tabii ki şehrin acil ihtiyaçları, çöplerinin alınması için oradaki memurları, herkesi devreye sokabilir. Böyle bir sıkıntı yaşanmasın” değerlendirmesine bulundu.
Protokolde garnizon komutanlarına ilişkin düzenlemeyle ilgili bir soruya yanıt veren Yıldırım, bu konuda bazı yanlış anlamaların olduğunu söyledi.
Yıldırım, “Jandarma, İçişleri Bakanlığı'na bağlandıktan sonra illerde protokolde dolayısıyla değişiklik meydana geldi. O değişiklik doğrultusunda uygulamaya bir açıklık getirildi. Şöyle olacak; sadece jandarmanın yani alay komutanlıklarının bulunduğu illerde, çelenk koyma işi illerde valiler, belediye başkanı ve ilçelerde de kaymakam, belediye başkanı şeklinde olacak. Eğer bir ilde ve ilçede Silahlı Kuvvetlerin de bir yeri varsa, birliği varsa, komutanı varsa o zaman o komutan da çelenk koyabilecek. Olay bu” diye konuştu.
Başbakan Binali Yıldırım, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı mesajında, “Çağdaş ve evrensel değerler çerçevesinde hazırlayacağımız bir anayasa, hem aziz milletimizi birbirine daha çok kenetleyecek hem de Cumhuriyetimizin temellerini çok daha sağlam, çok daha sarsılmaz kılacaktır. Ülkemiz, insan onurunu korumayı esas alan, insan hak ve özgürlüklerini güçlendiren, vatandaşlarımızın bütün haklarını vatandaşlık hukuku esasında güvenceye alan, kuvvetler ayrılığı prensibini koruyan, hukukun üstünlüğü ilkesinden taviz vermeyen, siyasal sistem olarak başkanlığı benimseyen, demokratik ve özgürlükçü bir yeni anayasa ile yoluna devam edecektir” dedi.
Başbakan Yıldırım, Rakka'ya operasyonla ilgili soruya karşılık, şunları söyledi:
“Rakka meselesi bizim meselemiz değil. Biz memleketimizde vatandaşımızın güvenliğini, huzurunu sağlamak için var gücümüzle, polisimiz, askerimiz el birliğiyle çalışıyorlar. Rakka olayı DAEŞ'le olan mücadeledir. ABD ve koalisyon güçleri, Türkiye de dahil DAEŞ ile mücadele söz konusu. Bizim Fırat Kalkanı'nın esas itibarıyla amacı da budur. ABD, DAEŞ ile mücadelede Münbiç'ten sonra ikinci odak noktası olarak Rakka'yı görüyor ve bu konuda da mücadele için bizimle savunma bakanları karşılıklı görüşüyorlar. Bizim orada açık ve net bir duruşumuz var.
Rakka operasyonunda, DAEŞ'e karşı sizinle birlikte olabiliriz ancak bizim için terörist grup olarak tanımladığımız PYD, YPG gibi unsurlar, bu operasyonda yer alırsa biz orada yokuz. Çünkü, bir terör örgütüyle başka bir terör örgütüne karşı mücadele, hukuk devletine yakışmaz, Türkiye'ye karşı PKK terörü ile omuz omuza, onlara her türlü lojistik desteği veren bu terör grupları ile asla ve asla biz bir arada olamayız. Bunun dışında başka bir formülünüz varsa buyrun gelin beraber yapalım. O bölgede teröre bulaşmamış unsurlar var. Bunlarla bu operasyonlar pekala yapılabilir. Bundan sonra karar onların.”