CHP’nin 24 Haziran’daki cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, gaflarına bir yenisini daha ekledi. Geçtiğimiz günlerde, FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in Türk adli makamlarınca istenmediğini iddia eden İnce’nin bu açıklamasına Adalet Bakanlığı yanıt vermişti. Bakanlık tarafından yapılan açıklamada ‘Gülen’in adli makamlarca net bir şekilde istendiği’ vurgulanırken, Yeni Şafak, Gülen’in iadesine ilişkin ABD’li makamlara gönderilen belgeleri yayımlamıştı.
Adalet Bakanlığı’nın açıklamasının ardından sözlerinde çark eden İnce, dün katıldığı bir televizyon programında yaptığı açıklamalarla çark ederken, daha büyük bir skandala imza attı.
'Fethullah Gülen istenmedi demiyorum. Usulüne uygun olmadığını söylüyorum' ifadesini kullanan İnce, gelecek günlerde ekip arkadaşlarını dosyayı incelemek üzere görevlendirebileceğini söyledi.
İnce ayrıca, “Bana, '120 koli, tercümeleri bile doğru düzgün yapılmamış, çoğu gazete küpürüyle dolu' dendi” ifadesini de kullanan İnce, yaptığı bu açıklamayla ekran başındaki izleyicileri yanlış yönlendirdi.
Bilindiği üzere, Türkiye ile ABD arasında ‘suçluların iadesi sözleşmesi’ var. Ve bu sözleşmenin 6. maddesinin 2. fıkrası İnce’nin iddialarını geçersiz kılıyor. Söz konusu maddede, "Geri verme istemi, isteyen tarafın dilince yazılacaktır" ifadesiyle sürecin nasıl işleyeceği açıkça belirtiliyor.
İade talebinde hazırlanan belgeleri ‘çoğu gazete küpürü dolu’ cümlesiyle niteleyen İnce bu konuda da izleyicileri yanılttı.
Çünkü, Türkiye ile ABD arasında, suçluların iadesine yönelik imzalanan sözleşmenin ‘istemler’ başlığı adı altında hazırlanan bölümde, iki ülkenin birbirinden ‘suçlu iadesi’ isterken birbirlerine ‘kanıt’ sunması gerektiğine dair süreç de net bir şekilde belirlenmiş.
Bu başlığın altındaki 7.m. (b) bendinde, "Olayın maddi unsurlarına ilişkin bir açıklama" (c) bendinde ise "...istenen kişinin tutuklanmasını ve mahkemeye sevkini haklı gösterebilecek olan kanıtlar" talep edilmektedir.
Adalet Bakanlığı, daha önce yaptığı açıklamalarda ABD tarafına ilettiği belgelerin iki ülke arasındaki sözleşme kapsamında hazırlandığını vurgularken, istenen bilgi ve belgeler eksiksiz bir şekilde ABD tarafına iletildiği de bildirmişti.