Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP, MHP ve BDP'nin kendi tabanlarına 'hayır'ı izah edemediğini belirterek, siyasi parti liderlerini dürüst konuşmaya çağırdı.
Erdoğan, AK Parti grup toplantısında yaptığı konuşmada, anayasa değişiklik paketinin "işsizliğe çare" bulmadığı yönünde eleştiriler getirildiğini belirterek, "Neredeyse her çözümü bu paketten bekliyorlar. Sizin işsizliğin çözümüne yönelik bugüne kadar söylediğiniz bir proje var mı? Dünyanın en gelişmiş ülkesi ABD'de, Japonya'da Rusya'da işsizliğin olmadığı bir ülke var mı? Şu kriz süresi içerisinde ABD nereden nereye çıktı, AB ülkeleri nereye tırmandı, Türkiye ise şu anda nerede?" diye sordu.
Muhalefet partilerinin anayasa değişikliğini çarpıtarak gündeme getirdiklerini ifade eden Erdoğan, "Bu anayasa değişikliği, yalan yanlış ifadelerle bu anayasa değişikliği bir AK Parti projesi değildir. Bir kişinin bir partinin projesi asla değildir. Bu paket Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu bir projenin milletimizin yıllardır özlem duyduğu bir Türkiye projesidir, bir millet projesidir." diye konuştu.
Referandumun demokratik bir hak olduğunu ifade eden Erdoğan, referandumun bir demokratik tercih yönetmi olduğunu, 12 Eylül'de milletin hükümetin icraatlarını değil, muhalefetin performansını değil, kendi geleceğini oylayacağını vurguladı. Erdoğan, milletin 'evet'i tercih edeceğine tüm kalbiyle inandığını dile getirdi.
Konuşmasında 12 Eylül darbesi sonrasında asılan gençlerden bahseden Erdoğan, "Yakın siyasi tarihi, ama trajik bir siyasi tarihi önünüze getireceğim. Bakınız Necdet Adalı daha 19 yaşında bir lise öğrencisiyken, cinayet işlediği iddiasıyla 1977 yılında tutuklandı. Ben de o zaman bir siyasi partinin İstanbul gençlik kolları başkanıyım. Suçsuzluğundan, serbest bırakılacağından o kadar emindi ki, cezaevinde arkadaşlarının firar girişimine katılmadı. Kendisini yargılayan hakim, Necdet Adalı'nın masum olduğunu iddia etti. Necdet Adalı 22 yaşındayken, 8 Ekim 1980'de asılarak idam edildi."
Necdet Adalı'nın idamı sonrasında Şair Nevzat Çelik'in yazdığı ve Ahmet Kaya tarafından "Şafak Türküsü" olarak bestlenen şiiri okudu.
Erdoğan, Necdet Adalı'ya karşı 12 Eylülcüler tarafından sağcı Mustafa Pehlivanoğlu'nun idam edildiğini söyledi. Erdoğan, Pehlivanoğlu'nun "Sevgili anneciğim ve babacığım, sizler beni bu yaşa kadar büyüttünüz. Benim sizlere karşı işlediğim hatalarımı affedin. Hakkınızı helal edin. Ben sizlerin bir evladınız olarak bugüne kadar Cenab-ı Hakk'ın yolundan ayrılmadım. Alın yazımız böyle yazılmış. Ben de kardeşim Haydar gibi yüce Allah'ın karşısına çıkacağım. Anne sizlerle helalleşmek isterdim fakat olmadı. Hakkım varsa hepinize helal olsun, siz de helal edin. Yeğenime bacıma selam eder, nişanlıma selam eder..." şeklindeki mektubunu okurken göz yaşlarına hakim olamadı.
Erdoğan'ın mektubu okuması sırasında çok sayıda milletvekilinin göz yaşlarına hakim olamadığı gözlendi.
12 Eylül'de Erdal Eren'in 18 yaşından küçük olmasına rağmen idam edildiğinin altını çizen Erdoğan, kazada hayatını kaybeden BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun Mamak Cezaevi'nde yazdığı "Üşüyorum" isimli şiirini okudu. Erdoğan, 14 Mayıs 1987'de Hüseyin Karamahmutoğlu'nun sabah namazını kılarken başına vurulan dipçik darbesiyle gencecik yaşında yaşama veda ettiğini hatırlattı.
Bu insanlık dışı uygulamaların mağdurlarında bir tanesinin de Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay olduğunu hatırlatan Erdoğan, Günay'ın cezaevinde olduğu için babasının cenazesine bile katılamadığını kaydetti.
Erdoğan, rahmetli Türkeş'in DYP-SHP koalisyonuna 12 Eylül Anayasası'nı değiştirecekleri için destek verdiğini söylediğini belirtti.
30 yıl sonra 12 Eylül'le hesaplaşılacağını söyleyen Erdoğan, "Keşke bazı parti liderleri vicdanlarına destek vererek dürüstçe konuşsa. Tam 30 gün sonra yine bir 12 Eylül günü bu işkencelerle, milletçe hesaplaşacağız. Gencecik ölümlerle hesaplaşacağız, 17 yaşındaki çocukları yağlı urgana götürenlerle hesaplaşacağız. Mustafa'nın Allah'ından bulurlar dediği gün işte 12 Eylül 2010 günüdür. Yıllarca 12 Eylül ülkücülerin sesine kulak vermeyen MHP, siz hesaplaşmasanız da biz hesaplaşacağız. İşte onun için ben MHP'li kardeşlerimden, halkımdan evet bekliyorum. İşte onun için ben CHP'nin şu anda içinde olup, CHP'ye gönül vermiş kardeşlerimden evet bekliyorum. İşte onun için ben BDP'ye gönül vermiş kardeşlerimden evet bekliyorum. Sadece 12 Eylül için değil, bir daha 12 Eylül yaşanmasın diye evet bekliyoruz. Geçmişi kurtaramasak bile çocuklarımızın geleceğini kurtarabiliriz. Arkadaşlar iade-i itibar olamaz mı?"
Erdoğan, CHP, MHP ve BDP'nin kendi tabanlarına 'hayır'ı izah edemediğini belirterek, şunları söyledi: "Günlerdir 'Hayır' naraları atıyorlar. Şuraya bakın Allah aşkına Yalova'da şunları söylüyor: '12 Eylül sonrasında idam sehpaları kuruldu. İnsanın vicdanı sızlamıyor mu?' Evet biz de aynı şeyi söylüyoruz. 16 yaşındaki çocuğun idam sehpasına götürülmesinden rahatsız oluyorsun da neden bu pakete hayır diyorsun. Şu hale bak. Şecaat arz ederken bunlar böyle sirkatinleri söylüyor. Bunlar neden hayır demek gerektiğini anlatırken, neden evet denmesi gerektiğini anlatıyor. Bizim Anayasa Mahkemesi'nin yanında, yöresinde, bahçesinde ev tutmamıza gerek yok. CHP Genel Başkanı diyor ki, bu ara emlakçılığa soyundu. Bize Anayasa Mahkemesi'nin yakınından ev, önce kendisi Anayasa Mahkemesi'nin bahçesine kurduğu gecekondudan bir çıksın. CHP geçen dönemde 113 kez Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Bu dönem 44 kez. Hadi oraya gecekondu yaptınız, bari arsa sahibini rahat bırakın."
MHP'nın hayır demekle tarihi ile çeliştiğini ifade eden Erdoğan, "MHP hayır demekle, kendisiyle tarihiyle çelişiyor. Kendisini inkar ediyor. CHP hayır demekle, kendi tezleriyle, raporlarıyla kendisini inkar ediyor. BDP, beş kere benim partim kapatıldı diyor. Eeee? Parti kapatmayı zorlayacak bir yasayı engellemek için de elinden geleni yapıyor. Milletvekillerini oylamaya sokmuyor. Barıştan yanaymış gibi yaparak gerilimi körüklüyor. Demokratik gelişmenin önüne set çekiyor. Soruyorum. Diyorlar ki bu pakette, Kürtlerin lehine olabilecek hiçbir madde yok. Orada Kürt adı geçmiyor. Hangi etnik unsurun adı geçiyor? O 27 maddenin hepsinde de benim Kürt kökenli vatandaşlarımın lehine olabilecek her şey var. Yani 73 milyonun hepsi için eşit, her şey var."