Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, Çanakkale'den Afrin'e Özel Programında TVNET canlı yayınında konuştu.
"Biz Çanakkale'de ne yaptıysak Afrin'de de onu yapıyoruz. Yine karşımızda onların ortakları var. Biz, çok zorlu coğrafyalarda çok önemli zaferlerin öncülüğünü yapan bir milletiz.
Her zaman mücadelenin en zoruna talip olduk ve en zorunu başarıya dönüştürdük. 100 yıl önce bu coğrafyada nasıl bir şekillendirme yapıldığını anlamayanların Türkiye'nin bugün ne yaptığını anlaması mümkün değil. Tarih ve milletlerin mücadelesi bir bütündür.
Bize 100 yıl önce bir coğrafya parçalayıp şekillendirdiler. Yine aynısı olsun istiyorlar. Biz de 'bu kez biz şekillendireceğiz' diyoruz. bir coğrafya dirilişi, duruşu, inşasına talibiz. Eğer bu mücadeleyi yürütemezsek Anadolu'yu kaybedeceğiz.
PKK çok uluslu bir silahlı unsurdur. Dış işgal aparatıdır. Suriye'nin kuzeyinde PKK-DEAŞ üzerinden yürüyen işgal ABD, İsrail, Avrupa işgalidir. Haçlı işgalleri önemindeki model bugün yine bölgede uygulanıyor. Bu bir kürt meselesi değil. O coğrafyayı insansızlaştırıyorlar. Kürtleri de kullanıyorlar. Türkiye dışında buna karşı çıkan yok.
Türkiye, 'biz bu coğrafyayı koruyacağız' diyor. Bu bir Selçuklu dirilişidir.
Yeni yükseliş durumu yine Anadolu'dan başlayacaktır. 1. Dünya Savaşı bizim Afrin'e girmemiz ile bitti. Rüzgar tersine döndü.
Dünya duysun, siz ne kadar karşı çıksanız da, ABD, İngiltere, İsrail, BAE olsanız da biz mücadelemize devam ediyoruz. biz çok uluslu işgalle mücadele ediyoruz. Bu senaryonun bir sonraki aşaması Türkiye. Dünya tek cephe olsa bile bu saatten sonra geri adım atmayacağız.
Afrin operasyonu bölgedeki ülkelerine de bir mesajdır. Siz de başaramayacaksınız. Çanakkale'den sonra bu coğrafya parçalandı. Osmanlı, İslam'ın son ordusuydu. 100 yıl sonra bizi yeniden denklem dışına itmek istiyrolar biz buna direniyoruz.
Afrin küçüktür ancak mesajları büyüktür. çok büyük bir hesaplaşma olduğunu Sayın Cumhurbaşkanımızın konuşmasının satır aralarında görüyorsunuz. Biz Afrin'de batı ile savaşıyoruz. Eğer o kuşağı temizlemezsek, Türkiye topraklarında yeni bir kuşak oluşturmak istiyorlar.
Biz Anadolu'yu, coğrafyayı savunuyoruz. 100 yıllık bir hesaplaşma yaşanıyor bu coğrafyada ve biz bunun öncüsüyüz. Çöküş döneminde de bu coğrafyayı biz şekillendirdik, yükselirken de biz şekillendirdik. 100 yıl sonra yine biz şekillendiriyoruz.
1917'de Gazze'de, Kanal'da, Yemen'de, Balkanlar'da Anadolu'yu savunmak için var olmuştuk. Biz, Katar'da, Somali'de, Azerbaycan'da bugün de bu mücadeleyi veriyoruz.
Bağımsızlıştıkça, özgürleştikçe, dünyaya ve kendi coğrafyana kendi gözlerinle bakmaya başladıkça karşına inanılmaz düşmanlar çıkar. Bu hep böyle olmuştur.
Ne zaman ki 'kendi ayaklarımız üzerinde' duracağız dedik, ne zaman 'kendi gelecek hesaplarımızı yapacağız' dedik, o zaman tüm müttefiklerimiz karşımıza çıktı. Ve gördük ki bunlar dost değil. Bunların hesapları Türkiye'yi parçalamak. Türkiye'yi parçalamak üzerine kurulu haritalarını da gördük.
Gezi olayları, 17-25 Aralık saldırıları, en nihayetinde 15 Temmuz saldırısı. Bu basit bir darbe girişimi değildir. Atlantik'in çok ciddi bir girişimidir. Eğer başarılı olsalardı ABD güçleri Irak topraklarından Türkiye'ye girecekti. İstanbul'un bir yakası olmayacaktı, Mersin, Hatay olmayacaktı. Bu millet bir gecede coğrafyanın kaderini değiştirmiştir.
15 temmuzda şunu söyledik: '100 yıl önce olduğu gibi bizi bir kez daha teslim alamayacaksınız, bizi bölemeyeceksiniz'. Fırat Kalkanı, 15 Temmuz'un cevabıdır. Ardından Zeytin Dalı Harekatı. Kıbrıs harekatından sonra ilk kez Türkiye stratejik hamleler yapmıştır. Nerede kimin askeri olduğunu bu saatten sonra bu millet dinlemez. Türkiye kendi siyasal mirası ile hareket eden bir devlet. Milletiyle sürdürüyor bunu. böyle bir hareketin karşısında Batı duramaz. ABD askerleri Suriye'nin kuzeyinden tamamen çekilmek zorunda kalacaklar.
Afrin'de bırakıp kaçtılar. Afrin'deki tünelleri kim yaptı, silahları kim verdi? Gördük kaçışlarını... Münbiç'ten de çekilecekler. İran sınırına kadar gidecek Türkiye. Anadolu'yu koruyacak bir kalkan inşa edeceğiz.
Suriye'de bir yönetim oluştuğu anda Suriye'nin bütünlüğü korunacaktır. Musul-Halep çizgisinin üzerinde hiç bir terör örgütü hakim olamamalı diyoruz. Bölge dışı ülkeyi de orada istemiyoruz. Suriye şuan oraları savunamıyor. PKK taşeron. Oralar ABD-İsrail işgalinde.
Bu bölgede en büyük mesele yabancıların müdahalesidir. Bu coğrafyada yabancılarla çözüm üretemezsiniz. Bizim hareket noktamız da budur. Biz işgal etmiyoruz, biz o bölgeyi kendi halkına veriyoruz.
Ne tür saldırıyı yaparlarsa yapsınlar bu coğrafyayı şekillendirecek bayrak Türk bayrağıdır. Bu bir diriliş hesabıdır bunu tüm batı görecek.
Afrin başlangıç, Münbiç'te tutunamazlar ve asıl kıyamet Fırat'ın doğusunda kopacak.
Suriye'ye 1 karış girsek karşımıza dikilen yazarlar var bu ülkede. Türkiye konuşur bir şey yapmaz diyen ülkeler var dünyada çünkü bir ABD korkusu var. İngiliz sömürge imparatorluğunun hakim olduğu alanlarda da böyle bir korku vardır. Sonra bu yapı ABD'ye geçti.
Türkiye, ABD ile ne kadar yakın olursa o kadar başarılı olur diyen bir akıl vardı. Fırat Kalkanı ile Afrin Operasyonunun başlangıcında da bunu söylediler.
Biz Yeni Şafak'ta bir yıldan fazla zamandır Türkiye'nin mutlaka o bölgeye girmesi gerektiğini yazdık. Ve şunu da söyledik ABD dahil hiç bir ülke karşımızda duramazç Fırat'ın doğusundan Irak'ın kuzeyine kadar biz devam edeceğiz. Biz bunu önceden de söyledik, ABD dahil kimse duramaz diye. Ne oldu?
ABD, PKK-YPG'yi yalnız bırakmak zorunda kalacak. Türkiye'nin müdahalesi bu alandaki en büyük baskıdır. ABD'nin bu bölgede terör örgütleri dışında dostu kalmamıştır.
Zihinsel esareti yenmeliyiz. Sayın Cumhurbaşkanının bu noktadaki sözleri çok etkili oldu. Biz, doğru bir okuma yaparsak teröre müdahalede edeceğiz alanlarda ABD'nin direnemeyeceğini görüyoruz. Afrin operasyonunu bu kapsamda çok önemli görüyoruz.
Türkiye bu sabah ABD'yi yendi. 15 temmuz'da bizi içeride vuranlar cevaplarını Suriye'nin kuzeyinde aldılar, almaya devam ediyorlar. Biz eğer bunu sıkı tutmazsak 2 sene sonra Sivas'ı savunma durumuna düşebilriz. Bu nedenle çok kararlı ve kapsamlı bir müdahaleye başladık. Onların nüfuz alanlarını bize gelmemeleri için yıkıyoruz.
Ortadoğu'daki bütün denklemler Türkiye'yi durdurmak üzerine kurulu. Durdurabilirler mi? Durduramayacaklar.
Bugün attığımız adımlarla 50 sene sonrasının adımlarını atıyoruz. Bir örgüt gider, diğeri gelir. Amacımız bu değil. Biz Anadolu'ya hapsedilmiş bir Türkiye istemiyoruz. Bizim bu öz güvene sahip olmamız lazım. Yapacağımız bir operasyona bölgede kimse direnemez. Bu bir hamasi söylem değil, coğrafi okumadır.
40 yıllık bir planın halkalarının hepsinin üzerinden geldik. Batı asla Türkiye'nin içinde seçeneksiz kalmaz. FETÖ gider başkası gelir. İslamcı, Komünist, PKK'li hiç fark etmez. Türkiye'yi çevreleyecek herkesle iş tutmaya müsaitler. 2019 seçimleri Türkiye için bir kaderdir. Bu demokratik bir seçim değildir yalnızca. Aynı zamanda Türkiye'nin geleceğidir.
2019 seçimleri tüm geçmiş sürecin zirve noktasıdır. Bu nedenle ellerinden geleni yapacaklar. Türkiye'yi zayflatmak için ellerinden geleni yapacaklar. BAE ve Suudi Arabistan üzerinden bir takım senaryoların Türkiye'ye servis edildiğini görüyorum. Afrin'de mücadele ederken aynı mücadeleyi içeride de veriyoruz.
Bu sadece bir seçim değil, geleceğin nasıl tayin edileceğinin resmidir.
Neden 18 Mart, neden 57. gün... Bunlar hepsi semboldür. Devletler sembollerle geleneklerle ayakta tutar toplumları. Güç dili sembollerdir. Türkiye, bir imparatorluk geçmişi olan bir devlettir. Bakmayın 20 yüzyılda ulus devlet olduğuna. Osmanlı imparatorluğunun geleneği devam etmektedir. Küçük devletlerin sembolleri olmaz. Büyük devletlerin sembolleri olur ve bu sembollerin diliyle dünya şekillenir.