HÜDA PAR Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Zekeriya Yapıcıoğlu, Anadolu Yayıncılar Derneği (AYD) tarafından düzenlenen Anadolu Sohbetleri Programında Yeni Şafak Ankara Haber Müdürü Fazlı Şahan ve gazetecilerin sorularını cevapladı. Yapıcıoğlu, Anadolu yayıncılar Derneği davetine teşekkür ederek gazetecilerle bulaşmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Yapıcıoğlu gündemde yer alan tartışmalı konularla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Milli iradenin yansıma oranının yüzde 95'in üzerinde olduğu parlamentonun yeni anayasa yapma kabiliyeti ve hakkı bulunduğunu anlatan Yapıcıoğlu, "Her birimizin öncelikleri, talepleri, formülleri farklı olabilir ama bir araya gelip ortak nokta neresidir, nerede buluşabiliriz onu ortaya koymamız lazım. Hiçbir partinin, grubun ya da şahsın yüzde 100 dediği olmayacak. Bütün siyasi partiler, bir masanın etrafında toplanalım. Nasıl bir anayasa yapabileceğimizi birlikte tartışalım ve birlikte kaleme ele alalım bu anayasayı" diye konuştu.
"HÜDA PAR geldiğinde kadınların bütün sosyal haklarını elinden alıp eve mi hapsedecek?" sorusunu yanıtlayan Yapıcıoğlu, bu tür ithamların daha önce de başkalarına yapıldığını söyledi.
"Doğrudan doğruya bunu söyleyemedikleri için HÜDA PAR üzerinden söylüyorlar, 'İslam kadına düşmandır. İslam kadını eve hapseder, İslam kadına çalışma, yaşam, okuma hakkı tanımaz.' bunu söylemeye çalışıyorlar fakat doğrudan faili İslam olan bir cümle kuramadıkları için içlerindeki kini böyle dışarıya vuruyorlar. Ben bunların tümünü reddediyorum. Ne İslam kadına düşman ne de HÜDA PAR kadına düşman. Biz programımızın hiçbir yerinde 'Kadın çalışamasın' diye bir şey söylemedik. Biz diyoruz ki 'kadın kendisini çalışmak zorunda hissetmemelidir.' İkisi farklı şeydir. Kadın çalışmak istemiyorsa mesela bir kadın anneyse kendi çocuklarına zaman ayırmak istiyorsa ve bir geliri de yoksa bunun bakımı kamunun üzerinde olmalıdır. Devlet ona ve çocuklarına yetecek kadar bir gelir sağlamalıdır."
"O olaylarda onlarca insanın can kaybına neden olan olaylarda kimin sorumluluğu varsa herkes bunun hesabını vermeli, sıfatı ne olursa olsun. O defter kapanmadı, olay bütün boyutlarıyla açığa çıkmadı. Çünkü sadece sokağa çıkanları derdest edip mahkemede yargılayıp ceza verirseniz iş kapanmış olmaz. Onları sokağa gönderenlerin de bu hesabı vermesi gerekiyor. Bir de sokağı onlara terk edenlerin bunun hesabını vermesi gerekir. Bazıları söylüyor işte FETÖ'dür. Kimse kim. FETÖ ya da değil. Bunu açığa çıkaracak olan ben değilim, bu benim görevim değil. Devletin kolluk kuvvetleri var. Adliyesi var, savcılık var. Onlar, bütün yönleriyle olayları açığa çıkarıp kimin bu olaylarda dahli, kastı varsa kendi payına düşeni almalı."
"Biz 'siyasi partilerle bir diyalog kuralım' dedik ama HDP, bir siyasi partiden başka şeylere daha fazla benziyor. Sonra baktık ki bunların iradeleri kendilerine ait değil, kendi ellerinde değil. Biz de dedik ki 'iradesi kendi ellerinde olmayan birileriyle biz oturup konuşursak nereye varabiliriz ki?' Madem irade Kandil'de İmralı'da, biz siyasi partiyiz. Biz bir terör örgütünü muhatap almayız, onunla oturup konuşmayız, anlaşma da yapmayız. Bizim muhataplarımız siyasilerdir. Onların kendi iradeleri kendilerine ait olduğu zaman belki oturup konuşabiliriz. İradeleri başkalarının ellerinde olduğu müddetçe onlarla konuşacak bir şeyimiz yoktur."