Paralel Devlet Yapılanması" iddialarıyla ilgili soruşturma kapsamında, aralarında eski Konya Emniyet Müdürü Mehmet Salih Tuzcu, eski Bingöl Emniyet Müdürü Ercan Taştekin, eski Mevlana Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahattin Adam'ın da bulunduğu 74 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamedeki bazı ayrıntılar, örgütün nasıl finansman sağladığını gözler önüne seriyor.
İddianamede, ifadesine başvurulan İbrahim Azman, bugüne kadar Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ/PDY) ile ciddi bir ilişkisinin olmadığını ancak 2003 yılına kadar zaman zaman hayır maksatlı 2 bin-4 bin lira arası miktarlarda paralar verdiğini söyledi.
Önceleri zaman zaman örgüte yardım yapmasına karşın, yaşadığı bir olaydan sonra bu yardımları kestiğini anlatan Azman, şunları kaydetti:
"2001 yılında eski ortağım Hüseyin Tırpan, maddi sıkıntı içerisine girince ilimizde galericilik yapan ve tefecilik yaptığını duyduğum R.F'den araç satın alıp, satmış gibi göstermek suretiyle borç almış. Bu işlem aynı araç üzerinden 10 veya 11 defa tekrarlanmış. Ortağım, borçlarının birikmesi, ödeyemez hale gelmesi ve alacaklı R.F'nin de kendisini sıkıştırması üzerine, emniyet birimlerine giderek bu kişi hakkında şikayetçi olmuş. Olay emniyet birimlerine intikal etmesinden sonra ben bu olaylardan haberdar oldum."
Azman, bu olaydan yaklaşık 1 ay sonra iş yerine örgütün Konya ilindeki üst düzey sorumlularından olduğunu bildiği M.Y.G, avukat M.O. ve ismini hatırlamadığı bir kişinin geldiğini vurgulayarak, "Her üç şahıs da bana; 'R.F'nin, eski ortağın Hüseyin Tırpan'a verdiği para cemaatin parasıydı. Biz cemaatin bu parasını kar amaçlı araç alsın, satsın diye R.F'ye verdik. Buradan elde edilen paralar cemaatin geliridir. Bu para cemaatin parası olduğu için yazık olmasın, yeniden anlaşalım. Hüseyin Tırpan bize olan borcunu bir yıl içerisinde ödesin' diyerek benden kendilerine yardımcı olmam konusunda ricada bulundular" ifadelerini kullandı.
Kendisinin bu olaya tepki göstererek, "Hayır ve zekat için toplanan paranın nasıl tefecilikte kullanılabileceğini sorduğunu" anlatan Azman, bunun üzerine iş yerine gelen kişilerin kendisini ikna etmeyecek birtakım sözler sarf ettiklerini ve ayrıldıklarını bildirdi.
Bu olay sonrası örgütten tamamen soğuyarak, zaman zaman yaptığı yardımları da kestiğini anlatan Azman, "Aynı şahısların R.F. isimli şahsın alacaklı olduğu birçok şahsa giderek borçların 1 veya 2 yıl vadelendirilmesi konusunda görüşmeler yaptıklarını da duymuştum" dedi.
İfadesine başvurulan Hüseyin Tırpan ise 2000-2001 yılındaki ekonomik krizden etkilendiğini, şirketinin borçlarını ödeyemez ve çalışamaz hale geldiğini belirtti.
İşlerini düzene sokmak için bankalardan yüksek miktarlarda kredi kullandığını ancak bu kredileri de ödeyemez hale geldiğini ifade eden Tırpan, bunun üzerine bir arkadaşının tavsiyesi üzerine galericilik yapan ve faizle borç para verdiğini öğrendiği R.F'nin yanına gittiğini bildirdi.
Tırpan, R.F'nin borç para verebileceğini söylemesi üzerine kendisinden aynı gün 20 bin mark değeri olan aracı 3 ay vade ile 26 bin marka satın aldığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bu alışverişimiz için kendisine 3 ay vadeli 26 bin marklık senet verdim. Daha sonra bu aracı nerede satıp nakit parayı çevirebileceğimi sorduğumda, 'istediğin yerde satabilirsin ancak benim yanımda bulanan şahıslar da alabilir' demesi üzerine odasından çıktım. Aynı iş yerinin yan odasında bulunan 5-6 kişiye sorduğumda 'biz alırız' dediler. Onlarla 20 bin marka anlaştık. Daha sonra içlerinden birisi R.F'nin odasına giderek 20 bin markı bana getirdi ve ilk faizle borç para alma olayım gerçekleşti. 2001 yılının Nisan ayına kadar bu şekilde 5-6 araç alım satımı yapmış gibi göstererek faizle borç para aldım. Aldığım her borç karşılığı üzerine faizi de hesaplanarak eklenen borç senetleri verdim."
Bu borçları faiziyle birlikte öderken emniyete çağrıldığını ve R.F. başta olmak üzere birçok kişiye tefecilikten işlem yapıldığını öğrendiğini dile getiren Tırpan, R.F'nin ev ve iş yerinde kendisinin 3-4 senedinin bulunduğunu söyleyen polislere, kendisinden otomobil alışverişi yapmış gibi göstererek borç aldığını anlattığını fakat ilk ifadesinde davacı ve şikayetçi olmadığını bildirdi.
Aradan 2 gün gibi bir süre geçtikten sonra cep telefonuyla arayan R.F'nin, "Verdiğin ifadede bana tefeci demişsin. O ifadeni değiştir. Faizle borç para almadığını, araç alıp sattığımı yazdır. Daha bende 3 tane senedin var. Ya onları işleme koyarım ya da bacaklarını kırarım" diyerek tehdit etiğini aktaran Tırpan, bunun üzerine tekrar emniyete giderek bu kişi hakkında şikayetçi olduğunu söyledi.
Şikayetçi olduktan birkaç gün sonra bu defa Fetullah Gülen örgütüne katıldığını ve hizmet ettiğini, hatta cemaatin sahibi olduğu Konya Vakıf Hastanesi yönetiminde bulunduğunu bildiği, Konyalı iş adamı M.Y.G'nin kendisini telefonla aradığını belirten Tırpan, "Bu kişi bana; 'R.F. ile bir meselen olmuş. Onun tefecilik yaptığını belirterek ifade vermişsin. Git ifadeni değiştir. R.F. sana ne diyorsa onun dediği gibi ifadeni değiştir' dedi. Ben de kendisine tepki göstererek, 'Bildiğim ve yaşadığım doğrular neyse onu hiç yalan katmadan anlattım. Asla bildiğim doğrulardan taviz vermem' diyerek telefonu kapattım" ifadelerini kullandı.
İddianamede, Konya'daki Fetullah Gülen yapılanmasına ait mali kaynakların M.Y.G, avukat M.O, R.F. ve S.C. isimli şahıslar tarafından kullanıldığı, yapılanmanın topladığı paraları kar amaçlı işletmek için tefecilik suçundan hakkında adli işlem yapılan R.F'ye verdiklerinin anlaşıldığı bildirildi.
Konya ilinde Fetullah Gülen Örgütü yapılanması içerisinde mütevelli olarak birçok kişinin isminin geçtiği, bu kişilerin cemaat adını kullanarak sanayici ve iş adamlarından yardım, zekat, kurban, himmet parası adı altında para topladıkları ifade edilen iddianamede, bu paraların toplanmasında vatandaşların dini inanç ve duygularının istismar edildiği, toplanan paralar karşılığında hiçbir zaman makbuz verilmediği, toplanan paraların kime aktarıldığının tam olarak beyan edilemediği kaydedildi.
Konya merkezli "Paralel Devlet Yapılanması" iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında, 22 Mayıs'ta 19 ilde düzenlenen operasyonda, adliyeye sevk edilen 18 kişiden, eski Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü ve polis başmüfettişi Anadolu Atayün'ün de aralarında bulunduğu 5 kişi tutuklanmıştı. Şüphelilerden 5'i adli kontrol kararıyla, 8'i tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı.